22

1.8K 183 92
                                    

"Artık çıkabilir miyiz?" diye sordu Harry bıkkınca. Draco defalarca gereken her şeyi alıp almadıklarını kontrol etmesine rağmen tekrar yaptığı listeyle çantalarını kontrol ediyordu.

"Kalacağımız yerin evcil hayvan kabul ettiğine eminsin değil mi?"

"İki kere arayıp sordum Malfoy, kabul ediyorlar."

Sarışın adam yorgunlukla koltuğa çökünce Harry de derin bir nefes alıp yanına oturdu. Birkaç gün önce Bakanlığa mektup yazıp durumu sormuşlar ve Fransa içinde olduğu sürece ve nereye gittiğini bildirdiği halde istediği yere gidebileceğini öğrenmişlerdi. Draco cisimlenmek istemediği için Jack'in arabasını ödünç almışlar, denize sıfır küçük bir otelde de bir gecelik yer ayırtmışlardı. Her şey hazırdı ama Draco bir türlü ikna olmuyordu.

Harry, sarışını belinden sarıp kendine çekti ve şakağına bir öpücük kondurdu. "Her şey hazır. Almamız gereken her şeyi aldık. Artık çıkmalıyız." dedi gülümsemeye çalışarak. Draco'nun bu aşırı endişeli hali onu da tedirgin ediyordu.

Draco'nun eli tekrar boynuna gidince koltuktan inip dizlerinin üstüne çöktü ve kendisine bakmasını sağladı. "Bakanlığa haber verdik Malfoy. Hiçbir sıkıntı çıkmayacak. Bak Cassandra bile gitmek istiyor." dedi kapının önünde oturan köpeği göstererek.

Draco kapıya bir bakış atıp tekrar Harry'e döndü ve kısaca kafasını salladı. "Tamam, çıkalım."

Harry gülümseyerek ayağa kalktı ve elinden tutarak sarışını da kaldırdı. "Sen Cassandra'yı al ben çantaları alayım."

Harry arkasını dönüp çantaları alıyordu ki cebinden gelen titremeyle donakaldı. Telefonuna mesaj gelmişti ve gönderen sadece Hermione olabilirdi. Telefonun titremediğini, yanlış hissettiğini umarak cebine uzandı. Kilit tuşuna basıp ekranda Hermione adını gördüğünde ise eli yanmış gibi telefonu koltuğa fırlattı.

"Hadi Potter! Bir de bana diyordun."

Draco gülerek salona girdiğinde Harry'nin garip yüz ifadesiyle gülüşü soldu. "Ne oldu? Bakanlık mı, gidemiyor muyuz?" diye sordu çekinerek. Zaten başından beri bir sorun çıkacakmış gibi hissediyordu.

Harry kafasını iki yana sallayıp telefonu gösterdi. "Gelen mesajı okur musun?" Kendisi bakmak istemiyordu. Draco'nun sesinden duymanın durumu yumuşatacağını düşünüyordu bir de.

Sarışın adam eğilip telefonu aldı ve kilidi açtı. Harry onun mesajı okurken değişen yüz ifadelerini izliyordu. Kötü bir şey olmuştu. Draco bunu doğrular gibi üzgünce ona bakınca dizleri tutmadı, yere çöktü.

"Kim?" diye fısıldadı.

"Sakin ol lütfen, ciddi bir şeyi yokmuş-"

"Kim!"

Draco yutkunup gözlerini kaçırdı. "Weasley."

Harry şokta gibi görünürken Draco mesajın tamamını okudu. "Ron bir çatışmada yaralandı. Şifacılar hayati tehlikeyi atlattığını söylüyor ama hala uyanmadı. Eğer umrundaysa St. Mungo'dayız."

***

Harry yavaşça saatlerdir yattığı Draco'nun kucağından kalkıp sırtını koltuğa yasladı. Saçlarında dolanan parmakları ilk defa onu sakinleştiremiyordu.

"İyi misin?"

Kızarmış gözleriyle sarışın adama baktı. İyi değildi, nasıl olabilirdi?

"Durumu ciddi olmasaydı Hermione bana haber vermezdi." diye mırıldandı. Pencereden dışarıya baktı. Gece çökmüştü, akşam olmadan yola çıkmaları lazımdı oysa.

silence | drarryWhere stories live. Discover now