2

3.3K 267 50
                                    

Harry yaklaşık beş dakikadır Draco'yu takip ediyordu. Neden peşine düştüğünü bilmiyordu, aklında hiçbir şey yoktu, sadece yürüyordu.

Birkaç adım sonra Draco önüne çıkan pastaneye girdi. Harry mesafesini koruyarak dışarıda durdu. Birden bütün olanlar kafasına dank etti. Avucunun içiyle alnına vurdu.

"Merlin! Malfoy'u takip ediyorum!" İçindeki  dejavu hissini görmezden geldi.

"Pekala, bir karar vermem lazım." diye mırıldandı sakinleştiğinde. Ya arkasını dönüp koşarak uzaklaşacaktı ya da yürüyerek uzaklaşacaktı. Her türlü oradan uzaklaşmalıydı.

Saniyeler sonra Draco elinde bir paketle dışarı çıktı ve yürümeye devam etti.

Harry yanındaki ağaca yaslanıp derin bir nefes verdi. İçinde dönüp gitmesini engelleyen güçlü bir his vardı. Galiba merak ediyordu. "Bunu yaptığıma pişman olacağım."

Ve tekrar peşine düştü.

İki veya üç dakikalık -Harry'e saatler gibi gelmişti- bir yürüyüşün ardından Draco bir apartmanın önünde durdu. Harry nefesini tuttu, buraya kadardı.

Draco Malfoy sırt çantasında anahtarlarını ararken Harry de git gide onlara yaklaşıyordu.

Bir yandan çantasıyla uğraşırken diğer yandan tasmasını çekiştiren köpeğiyle konuşuyordu. "Cassandra dur tamam, eve geldik."

Harry o tanıdık sesi duyunca irkildi. Geçmişten gelen soluk bir el boğazını sıkıyormuş gibi hissetti. O ses eskiden olduğu gibi canını yakıyordu.

Draco sonunda anahtarını bulup çıkardığında Harry artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Bu sefer gitmesine izin veremezdi. Tüm cesaretini toplayıp seslendi.

"Malfoy!"

Draco onu duymuş gibi görünmüyordu. Köpeğini kucağına aldı. Harry boğazını temizleyip bir kez daha seslendi.

"Malfoy!"

Draco ona hiç bakmadan kapıyı açıp içeri girdi. Harry gayet yüksek sesle seslenmişti. Onun duymamış gibi yaptığını düşündü. Bu onu durdurmadı.

Ağır kapı yavaş yavaş kapanırken koştu ve son anda kapıyı tutmayı başardı. Draco Malfoy birkaç adım önünde asansör bekliyordu.

Koştuğundan mı yoksa şu an içinde olduğu durumdan mı emin değildi ama kalbi deli gibi atıyordu.

"Ne o Malfoy kaçıyor musun?" dedi alayla. Draco hala onu umursamıyordu. Harry bu sefer sinirlendiğini hissetti. Asansörün geldiğini belirten ufak zil sesiyle beraber Draco Malfoy'u kolundan tutup kendisine çevirdi.

Bir an karıştırdığını onun Malfoy olmadığını düşünmüştü ama artık emindi. Bu buz gibi ama alev alev yanan gri gözler sadece onun olabilirdi. Ve o gözler şu an ona şokla bakıyordu.

"Potter?! Burda ne arıyorsun?"

Harry niye bu kadar şaşırdığını anlamadı deminden beri ona sesleniyordu.

"Şaka mı yapıyorsun bir saattir sana sesleniyorum!"

Draco bir an duraksadı ve gözlerini kaçırdı. Kucağındaki köpeği Harry'e doğru hırlamaya başlayınca kafasını okşayıp sakinleştirmeye çalıştı.

Sorusunu tekrarladı, öncekine kıyasla sesinde tehlikeli bir soğukluk vardı. "Burada ne arıyorsun dedim."

Harry ne diyeceğini bilemedi. Seni gördüm peşine takıldım diyemezdi, hiçbir mantıklı cevabı yoktu. Draco sessizliğini böldü.

"Biliyor musun, umrumda değil. İzninle evime gideceğim, sen de nerden çıktıysan oraya gidebilirsin."

Asansöre yeltenince Harry kapıyı tutup açmasını engelledi.

Draco burnundan bir nefesle güldü. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Konuşmalıyız." Harry ne konuşacağını bile bilmiyordu, sadece onunla biraz daha vakit geçirmek istiyordu.

"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok." Hala buz gibi olan ses tonu Harry'nin içini üşütüyordu.

"İzninle." dedi kucağında iyice huysuzlanan köpeğini göstererek.

Harry birkaç saniye nefretle köpeğe baktıktan sonra pes edip asansörün kapısını açtı.

Draco derin bir nefes alıp içeri girerken hemen peşinden Harry Potter'ın da gelmesini beklemiyordu.

Onun ne kadar inatçı olduğunu biliyordu, istediğini almadan onu rahat bırakmayacaktı.
Ona hiç bakmadan uzanıp kat numarasını tuşladı. Belki de gerçekten konuşmaları lazımdı.

——

💔

silence | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin