💕3. Bölüm

136 6 0
                                    

Fife Dükü James ve eşi Catherine kır evlerini her zaman çok sevdiler. Bunun nedeni burada her zaman tek başlarına olmalarıydı. Komşuları olan Bridgerton ailesi ile iyi bir ilişkileri vardı. Arazilerindeki kiracılar fazlasıyla mutluydu.

Dük ve düşes bu evlilikten beş çocuğa sahip olmuşlardı. Sırasıyla William, Joseph, Maud, Alice ve George. Bu mutlu dolu ailenin sevinci herkesin gıpta ettiği bir şeydi. Çünkü ton bu mutluluğu arayan kıskanç insanlar doluydu.

Ailenin sevinci ise yağmurlu bir sonbahar günü uçup gitti. Orta yaşlarının başındaki dük çiçek hastalığına yakalanmıştı. Onun yaşındaki bir adam için fazlasıyla tehlikeli olan bu hastalık karşısında doktorların yapacağı bir şey yoktu. Dük son nefesini verirken sadece eşinin yanında olmasına izin vermişti.

Evin en büyük kızı Maud, o akşamı hatırlıyordu. Yağmur damlalarının cama vuruşu, annesinin ağlama sesi, babasının zar zor duyulan nefes alma sesi. Odanın önünde dört küçük kardeş korkuyla oturuyordu. Maud, kardeşlerini sıkıca sarmıştı ama ağabeyi Joseph dışarı bakıyordu. En büyükleri ise burada değildi. Büyük ihtimalle Oxford-Londra arasındaki bir yoldaydı.

Merdivende adım sesleri duyulduğunda Maud gelenlere döndü. Ağabeyi William ve en yakın arkadaşı Vikont Bridgerton buradaydı. William kardeşlerine doğru:

"Neden odada değilsiniz?"

"Babam girmemizi yasakladı."

"Ben gireceğim..."

"Yapma."

Joseph ağabeyini tuttu. İkisi kısa bir süre bakıştıktan sonra hava almak için dışarı çıktılar. O sırada Maud küçük kardeşleri ile koltuklardan birinde oturuyordu. Kısa süre sonra Maud, merdivenlerin başında dikilen Anthony Bridgerton'ı gördü. Maud:

"Neden buradasınız?"

"William'ı yalnız gönderemezdik. Simon gelemeyeceği için ben geldim."

"Anlıyorum."

"Babanız dük için üzgünüm. Acınızı en derinden anlıyorum."

"Teşekkür... teşekkür ederim. Önce Edmund amca şimdi babam..."

Vikont yavaş adımlarla ilerledi. Vikont:

"Eminim babalarımız cennette olacaklardır."

"Babam hala nefes alırken o ölmüş gibi konuşmak... acı verici. Burada olduğun için teşekkür ederim."

İkisi sessizlik içinde bakıştılar. Sessizlik çok kısa sürmüştü. İki dakika sonra düşes acı çığlıkları tüm evi doldurdu. Maud, kendisine sıkı sıkı sarılan kardeşlerine sarılırken göz yaşlarını tutmaya çalışıyordu. O gece her şeyin değişeceğini kimse bilemezdi.

***

Leydi Danbury benim vaftiz annemdi. Bu hırslı çöp çatanı yılda bir kere ziyaret ederdim. Sezonlara katılmamak için kır evimizde kalırdım. Ama yılda bir kere vaftiz annemi görmek için şehre gelirdim. Ve şimdi yanında kalan Simon'u da görmek için çay saatinde onlara eşlik etmeye gittim.

Üçümüz yuvarlak masada otururken Leydi Danbury:

"Daha ilgi çekici bir aday olmadı mı leydi Fife?"

"Açıkçası hayır. Ama önümüzdeki birkaç yılda da olacağını sanmıyorum."

Simon benim yanıtıma gülerken leydi Danbury kaşlarını çatarak:

"Eminim Simon kadar çabuk fikrini değiştirirsin. Şimdiden sezonun elmasına kur yapmaya başladı."

"Vikont buna nasıl izin verdi?"

Maud//BridgertonTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang