"İşte böyle." dedi Özgür çekmeceden siyah bir şey önlüğü çıkartırken. Önlüğü yavaşça boynuma geçirdi ve arkama geçip yavaşça bağlamaya başladı. "Beni sinir edersen kafana bir şeyler yiyebilirsin Çalhan." dedim sahte bir sinirle. "Anlaştık." dedi ve eğilip dudaklarını çıplak omzuma bastırdı. İçim titrerken, kalbim ilk günkü gibi hızla çarpmaya başladı. Nefes alamadığımı hissederken, kollarını bedenime sarıp sıkıca çekti beni kendine. Yüzümde huzur dolu bir gülümseme oluşurken, ellerimi kollarına sardım. 

Aradan aylar, hatta yıllar geçmesine rağmen bedenimin ona verdiği tepkiler hala ilk günkü gibiydi. 

"Ne yapıyoruz şef?" dedim bedenime yüklenen enerji ile. "Keşke ömrümüzün sonuna kadar böyle kalabilsek." diyerek huzurla mırıldandı Özgür. Kolların tutarak ona doğru döndüm. Sıkıca sardı Özgür bedenimi. "Misafirlerimiz gelecek sevgilim." diyerek mırıldandım. Yüzüm buruştu sonra. "Kartal'ın makarnan için ettiği şiddet içerikli tehditleri hatırlatmama gerek var mı?" 

Özgür'ün yüzü buruşurken hızlıca geri çekildi ve mutfak tezgahının önüne geçti. "Hızlı davranalım." dediğinde kıkırdadım. 

Evinizi Trabzon taraftarlarına bastırırım diyerek başladığı tehditlerine, düğününüze dansöz çağırırım diyerek bitirmişti. Tabii arada Manas destanından hallice tehditlerde vardı. 

Tezgahta Özgür'ün yanına geçtim ve elimi belime koydum. "Ben ne yapayım?" dedim tezgahın üzerindeki malzemelere bakarken. "Makarnanın yanında Ratatouille yapıyoruz." dediğinde kaşlarım havalandı. "Fransız yemeği?" dedim heyecanla mırıldanırken. Gülümseyerek kafa salladı. "Sen patlıcanları doğrar mısın?" dediğinde kafa salladım ve yıkanmış patlıcanları kesme tahtasıyla birlikte önüme çektim. "Eskiden köylü yemeği olarak bilinirmiş ama restoranlarda tariflere ufak eklemeler yapılarak servis edilmeye başlanmış." diyerek yemekle ilgili duyduğum bir şeylerden bahsettim. Özgür gözlerindeki ışıltı ile bana bakıyordu. Gülümsedim usulca. "Tatlılar benden." dedim hızlıca devam ederek. "Baba au Rhum yapıyorum. Genel olarak bir Fransız tatlısı değil ama oralarda oldukça ünlü olduğunu biliyorum. Ablamla birlikte çok sık yapardık." 

"Paris'e gidelim." dedi Özgür hızlıca. Gözlerim kocaman açılırken şaşkınlıkla baktım ona. Özgür gülümsedi ve elindekileri bıraktı. "Odanda, telefonunda Paris ile ilgili bir sürü şey var. Her şeye hakisin, diline bile. Hep gezmek istiyoruz. Neden gitmiyoruz ki?" diyerek heyecanla devam etti. İçimde kocaman bir heyecan filizlenirken, bende elimdekileri bıraktım. "Önümüzde devre arası ve benim tatil haftam var." dedim heyecanla. 

Galiba en büyük hayalim gerçek oluyordu.

Aşık olduğum adamla Paris' gidiyordum. Delirmek serbest miydi?

Yemekleri hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra hazırlanmak için karşı eve geçmiştim. Kısa bir duştan sonra hızlıca üzerimi giyindim. Altıma siyah eşofman şortumu, üzerine ise Özgür'ün beyaz tişörtünü giymiştim. Hava ne kadar soğuk olsa da evlerin içi oldukça sıcaktı. Beyaz çoraplarımı da giyip hızlıca saçımı kuruttum ve dağınık bir topuz yaptım. Telefonumu aldıktan sonra terliklerimi giyerek hızlıca yeniden Özgür'ün evine geçmiştim. Kartal ve Dide birzdan burada olurdu. 

Ayağıma panduflarımı geçirdim ve hızlı adımlarla Özgür'ün odasına girdim. Tişörtünü giyiyordu. Bir süre durup onu izledim. Aynanın önünde saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip yanına yaklaştım ve avuç içlerimi yanaklarına bastırıp yanaklarını sıktım. Kafasını kendime çekerken rahat davranmam için eğildi. Dudaklarımı yanakalarına bastırdım ve kokusunu içime çektim. "Oy benim sevgilim mis gibi mi olmuş? Aşkım benim ya." dedim bebek severmişçesine sesimi inceltirken. Yüzü şekilden şekile giriyor, alışmış bir şekilde yanaklarına yaptığım işkencenin sonlanmasını bekliyordu. Son kez dudaklarımı dudaklarının üzerine bastırdım. Belimden tutup beni kendine çekerken öpüşüme yavaşça karşılık vermeye başladı. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Özgür bedenimi biraz daha kendine çekerken zil sesinin kulaklarımıza dolması ile Özgür geri çekildi. 

KOÇDonde viven las historias. Descúbrelo ahora