31 x Sevmek Güzel

19.8K 1.3K 261
                                    

Herkese selam!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim. Ders çalışmadığım anları saymazsak tabi✌️

Salı günü geldi sonunda. Kavuştuk🤭
Satır içi yorumlarınızı bekliyorum. Bölüm sonunda görüşmek üzere.

Koç - Bölüm Otuz Bir : Bir Takım Delirmeler

Dört Gün Sonra - Pazar

"Kartal, bozuk kolu mu verdin lan bana?" diyen Necip abi ile, güldüğümü saklamak için elimi dudaklarımın üzerine götürdüm. Karşımda oturan Rıdvan ile göz göze geldiğimizde, onunda benden bir farkı olmadığını gördüm. "Ne bozuğu abi ya?" dedi Kartal tuşlarının üzerinde parmaklarını gezdirirken. Oğuzhan bizim aksimize güldü. "Oyun becerin yok Neco. Ne bozuğu?" dediğinde Rıdvan ile göz göze geldik. İkimizde aynı anda kocaman bir kahkaha attığımızda, Necip abi ters bakışlar attı bize. 

Cumartesi gecesi deplasmandan dönmemişler gibi, birbirlerini özlediklerini söyleyerek yeniden buluşmuşlardı. Rıdvan ve Ersin'de Kartal ile bir olup beni çağırmışlardı. Bende evdeki düğün karmaşasından kaçmak için koşa koşa gelmiştim. Özgür'ün evinde toplanmıştık. 

Özgür'ün evde olmaması ve bizim burada olduğumuzu bilmemesi dışında sorun yoktu. 

Özgür, Yılmaz amcanın yanındaydı. Kartal geleceğini söylemişti. Necip abinin nişanlısı ve yemek aldıktan sonra Dorukhan ile Ersin'de  gelecekti. Aslında onlar zaten buradaydı ama Necip abi onları dışarı çıkartıp, kapıyı yüzlerine kapatmış ve yiyecek bir şeyler almaları gerektiğini söylemişti. Onları beklerken de Kartal, Özgür'ü sinir etmek için sakladığı ve Özgür'ün asla bulamadığı oyun konsolunun kollarını çıkartmıştı. 

Özgür bu kolları nasıl bulamamıştı anlamamıştım açıkçası. Kartal kolları orta sehpanın altındaki dolaptan çıkartmıştı çünkü. 

Zil çalınca Rıdvan ile birbirimize baktık. Diğerleri sallamamıştı bile. Sanırım küçük olduğumuz için bu görev bize kalmıştı. "Taş kağıt makas?" dedi Rıdvan. Elimi hızlıca sallarken, üç dediğimde ikimizde elimizi gösterdik. İkimizin de eli yumruktu, yeniden yaptık. Ben kağıt yapmıştım Rıdvan ise taş. Güldüm ve oturuğum yerde biraz daha yayıldım. Rıdvan yüzünü buruşturarak kapıyı açmaya gitti.

İçeri Ersin ve Dorukhan girerken, telefonum çaldı. Yanlarından geçip mutfağa adımladım. Mutfağa girdiğimde telefonu açtım hızlıca. "Vera ne zaman geleceksin eve?" dedi babam konuşmama izin vermeden. Cevap verecekken yeniden sözümü kesti. "Çocuklar ne zaman gelecek?" diyerek devam etti babam. Birisi acaba ona sakin olması gerektiğini söyleyebilir miydi?

"Yarın sabah gelecekler. Başka bir şey babacığım?" dedim bende hızlıca. "Yok, hadi dikkat et." diyerek telefonu suratıma kapattı. Göz devirerek telefonu eteğimin cebine kattım. Şu bir haftadır babam bir tuhaftı. Düğünle alakası olduğunu düşünüyordum ama bu tuhaflık banaydı sadece. Sayesinde evde cinnet geçirmeme ramak kalmıştı.

Salona geçecekken, kapıdan anahtar sesi geldiğini duydum. Özgür olmalıydı. Ondan önce kapıyı açtım. "Lan." diyerek şaşkınlıkla mırıldandı Özgür. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde, gözlerini içindeki şaşkınlık net bir şekilde daha çok arttı. "Vera?" 

"Hoş geldin." dedim neşeli sesimle. Anahtarı kapıdan çıkardı ve içeri girdi. Ardından kapıyı örttüm. Ceketini çıkardı ve astı. "Kartal hepimizi buraya topladı." diyerek devam ettim. Bana döndü ve gülümsedi. Kollarını belime sarıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Kollarımı bende onun beline doladım ve kafamı omzuna yasladım. "Seni gördüğüme çok sevindim." dedi mırıltı gibi çıkan sesiyle. Derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim. "Bende." diyerek mırıldandım. Göğüsü kalkıp indi. Oda benim gibi derin bir nefes almış olamlıydı. 

KOÇOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz