47.bölüm "Korkma"

Start from the beginning
                                    

Çok şükür...Elinin tersiyle terden yüzüme yapışan saçlarımı arkaya doğru savurdu. Yutkunmakta zorluk çektim.

"Ben su getireceğim şimdi." dedi, sesindeki çıkan acıyı hissettim. Üzerimden kalkarak hemen baş ucumda olan abajuru açtı. Gurur'a sessizce bakınmaktan ötesine geçemedim. Cevap verecek durumda değildim.

Ya rüya değilde gerçek olsaydı? Allah'ım ölürdüm bu sefer.

Gurur odadan ayrılıp çıktığında yavaşlıkla doğrulup sırtımı yatağın başlığına dayadım. Elimi kalbime bastırıp, nefesimin düzene girmesini bekledim.

Rüyası bile çok kötü!

Etrafa baktığımda hava henüz aydınlanmamıştı. Kendi kendime düşünürken Gurur'un ne ara yanıma geldiğini bile farkedemedim.

"Suyunu iç bebeğim." deyip büyük bardağa doldurduğu suyu bana uzattı. Ellerim titreyerekten bardağı alıp içmeye başladım. Yarısına kadar içtikten sonra, komidinin üzerine bıraktım.

"Ne gördün rüyanda bebeğim." diye sorunca sessizce yatağa uzandım.

"Hatırlamıyorum ki." dedim. Gurur'da yanıma uzanarak örtüyü üzerime doğru çekti. Beni göğsüne yaslamasıyla sırtım sıcacık oldu.

"Piçi mi gördün rüyanda?" dedi, sesi fısıltılı çıksada, sesindeki öfkeyi hissettim. Başımı iki tarafa çevirdim.
"Yavrum, bana o piçi korumaya çalışma." dedi, benim takıldığım bir nokta var, gözleri uykusuzluktan dolayı kızarmıştı bunun. Suyu getirip verdiğinde farkettim.

"Saat kaç?" diye sorup konuyu geçiştirmeye çalıştım.

"Saat henüz sabahın dördü."

"Uyumadın mı sen?" diye sorduğumda sesli nefesini saç diplerinde hissettim.

"Uyudum."

"Gözlerin öyle demiyor?" dediğimde elini göbeğime doğru bastırıp parmaklarıyla daireler çizmeye başladı.

"Gözlerim nasıl diyor bebeğim?" derken sesi oldukça yakıcıydı. Elini yavaşlıkla kasıklarıma doğru indirmeye başladığında elini tuttum.

"Napıyorsun sen?" diye korkuyla fısıldadım.
Ben korkuyorum. Ben Gurur'la ne yapacağım.

"Ne yapıyormuşum?" deyip elini hareket ettirerek kasıklarıma doğru sürtmeye başladı. Kalçamda hissettiğim sertlikle bacaklarımı birbirine bastırdım. Bedenimin kasılmasıyla, eli kasıklarımın üzerinde asılı kaldı.

Göğsü inip kalktı.
"Yavrum niye korkuyorsun?" deyip bir süre öylece elini hareket ettirmeden bekledi. Bir anda beni kendisine çevirip parmaklarıyla çenemi tutarak dudaklarını dudaklarıma değdirdi.

Sıcak nefesiyle dudaklarımı kavurdu.
"Korkma." deyip dudaklarının her hareketi beni öpmeden dudaklarımı sızlattı. Göbeğime kadar uzanan demir gibi sertliği beni korkutuyor. Dışındayken böyle, içime nasıl sığacak!

Dudaklarımı yavaşça öpmeye başladı. Öperken hırıltılı sesi, nefesi, kokusu bedenime doğru yayıldı.
"Neden karşılık vermiyorsun bebeğim?" diye sesi oldukça sabırsız çıktı.

Karşılık verirsem devamı gelmez değil mi?

"Sadece öpüp uyuyacağım bebeğim." dediğinde, nedense artık ona karşı koyamıyordum. Şimdiyse dudaklarıyla bana tatlı işkenceler etmeye başladı. Onun öpüşüne karşılık vermemle birlikte, yumuşak başlayan öpüşün yerini sert öpüşlere bıraktı. Onun dilini hissetmek, tiksindirici olması gerekirken aksine çok zevk alıyordum.

SAPLANTILI [+18] Where stories live. Discover now