"Salacağım başka şeyler var küçük." Kasıklarım karıncalanıyordu. "Sev artık oğlumu." Bakışları yüzümden ayrılmadı. "Aksi taktirde beni tehtid olarak görüp seni benden koruyacak." Aynı anda yutkunduğumuz vakit bakışlarımız kilitlenmiş gibi birbirinden çekememiştik.

Elime değen sıcak beden ve siyah tüylerin içinde koybolan küçük elim ile beklenen o dokunuşu nihayet yaptığım vakit sadece nefes sesleri duyuldu. "Adın ne senin?" Diye sorduğumda cevap geç kalmadı.

"Buz." Ne mana? Demek istedim ancak büyük ihtimalle gözlerinden kaynaklı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Sorgulamadım ve koca kediye bakıp gülümsedim. Bence artık gidebilirdi. Gitsindi çünkü onun buz grisi gözleri bile aklıma sadece yosun yeşillerini getiriyordu.

"Artık elini çek yoksa gitmeyecek." Ciddi olup olmadığına baktım. Hep ciddiydi. Sevilmeden gitmiyor, sevilince kalıyor bu defa da sevgiyi kesince gidiyordu. Düşüncelerim in arasında derin bir nefes alıp elimi çektim. Onun gibi hayvanı da aptaldı.

Yanımda büyük bir boşluk oluştuğu an Sidar doldurmuştu ve yayıldığı sırada beni tutup üstüne çekti. Asla karşı koymadım. Bir bacağını kırıp koltuğa dayarken diğer bacağını sallandırmış beni de tam üzerine almıştı.

"Bende elimi böyle üzerinde tutarsam gitmez misin?" İki elimde göğüsüne üstüne yerleşmişti. Fısıldayarak sorduğum sorudan çıkan sıcak nefeslerim yüzüne çarpıyordu. Eli belime çıktı savaşca sıvazladı ve soğuk elinden batan dikenler etimi kesmeye başladı. Bana hissettirdikleri çok farklıydı. Teni tenimi kesiyor ve bu bana zevk veriyordu.

"Gideni sikerler." Şaşırıp kaldığımda ağzım açık öylece ona baktım ve sonra gülmeye başladım. Ciddi miydi bilmiyorum ancak cevabı sevmiştim. Gülmeye devam ettiğim sırada belimin iki tarafındaki soğuk baskı hareketlendi. Her hareket tenime battı ve bu inanılmaz başka hareketlere yol açtı. Gülmem anında bıçak gibi kesildi. Elinin altında ki bedenim kasıldı.

"Benim elimi çekmem için yalvaracaksın." Sesi tüm bedenime deprem etkisi yaratmaya başladı. Soğuk eli ateş olmuş olabilir miydi? Çünkü ben cayır cayır yanmaya başlamıştım.

Çekiştirerek açtığı sütyenimle beraber göğüslerimin nefes almasını sağlamıştı. Tamamen elinin altında pürüz kalmadan sırtımı boydan boya okşamaya başladı.

Hissettiğim dokunuşlar karnıma atılan tekmelere yol açtığı vakit dudaklarımı birbirine bastırmaya başladım.

"Ben ağzını doldurmadan önce sormaya başla küçüğüm." Kapanan gözlerim açıldı ve bana alttan bakan köyü yeşilleri buldu. "Yoksa ağzını açtığın an sadece inlemelerin çıkacak." Yutkundum ona bakmaya devam ettim.

"Babamı nasıl ikna ettin?" Ellerinin dokunuşları durmadı. Bir eli karnımın üzerine geldi ve sertçe ilerledi. Rotasını hissetmemek mümkün değildi.

"Sara sayesinde." İki kaşım hayretle havalandığı vakit dudaklarımı sertçe ısırdım. İri eli göğüsümde durmuştu.

"Bu çok saçma." Göğüsüme elini bastırdı ve öylece bekledi. "Babam onun lafını neden dinliyor?" Şeytani bir gülümsemeyle baktı bana. Avuç içini dairesel hareketlerle bastırdığında genizden çıkan sese engel olamadım.

"Sara K'nın yapabileceklerini gördü." Şaşkındım. "Elimin altında nasıl da sertleşti." Kafamı indirip kazağın altında hareketleri görüyormuş gibi baktım. "Ağzıma zevkle alıp öyle bir dişleyeceğim ki." Durdu sertçe sıktı. "Siktir çok iyi." Gözündeki karartıyı görebiliyordum bu bende olan tutkunun karasıydı. "Küçük bedenin ne tepkiyi vereceğini iyi biliyor." Her konuştuğunda nabız gibi atan vajinamdan habersizdi.

KARAYEL +18 (KBM)Where stories live. Discover now