43. Bölüm / Remzi Doğanlı

Start from the beginning
                                    

Kimin umrundaydı ki?

"Eren ver hadi, yoksa çıkıp ben alacağım bu soğukta" dedim.

"Abime bi sorsam?" Diye tekrar emin olmayacak şekilde sordu.

"Abin birşey derse benim hakkımda kararlar veremeyeceğini, kendi özgür irademle haraket edebileceğimi belirtirsin." Dedim.

Cebinden bir paket ve çakmak çıkartıp bana doğru uzattı. Hızlı bir şekilde alıp "Eyvallah" diyerek yanından ayrıldım. Kaldığım hastane odasına girip camı açtım. Gece saat 4'e geliyordu. Hava hala karanlıktı.

Paketten bir dal çıkartıp çakmak yardımıyla yaktım. Uzun süre sonra içimi dolduran dumanla birlikte gözlerim yumuldu. Ben gerçek bir bağımlı olmuştum.

Oda kokmaması için buz gibi havada cam açık bir şekilde üç dört sigarayı orada bitirmiştim.

Saat 5'e yaklaşırken yumulan gözlerimi daha fazla zorlamak istemediğim için, ilk başta camı örtmüş, sonrasında yatağa kurulmuştum.

Çok üşümüştüm, dişlerim benden bağımsız bir şekilde titriyorlardı.

Gözlerim yumulduğu sırada kapı tıklanmadan hızlı bir şekilde açılmıştı. Tam uykuya dalacağım sırada odaya birinin dalmasıyla yerimden sıçradım.

Gözlerimi kapıya doğru çevirdiğimde, Ayazın koyu kahveleriyle karşılaşmıştım.

Kaşları hafifçe çatıldı, sonrasında "Bu oda neden hem ağır bir şekilde sigara kokuyor, hemde buz gibi?" Diye sordu. Neden olabilirdi acaba, düşünelim biraz.

Cevap vermedim, sadece omzumu silktim.

Oflayarak odanın kapısını kapattı, kendisi de içeri girdi. Ona ne var bakışları atarken derin bir nefes alıp "Titriyorsun." Dedi.

Üzerimde atlet tarzı bir şey vardı, altımda ise ince bir eşoftman. Pek ocak ayına uygun giyinmiş değildim, hele ki 1 saat boyunca cam açık bir şekilde camdan baktığım için üşümem gayet normaldi.

Ayaz yanıma geldi, yatağın boşluğuna doğru uzandı, bende götümü biraz kaydırıp ona daha çok yer açtım. Sıcak kolları soğuk bedenimi sarmasıyla vücudum ısınmaya başlamıştı.

"Ah be kızım, ne vardı bu kadar saat camda oturacak kadar." Diye hayıflandı.

Omzumu bilmem dercesine salladım, sonrasında kafamı sıcak göğsüne doğru yasladım. Hayatım da yatmış olduğum en huzurlu bölgeydi burası.

Burnuma dolan tarifsiz kokuyla gözlerim yumuldu, Ayazın elleri saçlarımı okşamasıyla birlikte daha fazla dayanamayarak kısa sürede uykuya dalmıştım. 

Güneş ışınları gözlerime vururken, oldukça rahat hissetiğim yerden yavaş yavaş uyanmaya başlamıştım. Biraz kıpırdandım, sonrasında gözlerimi açıp kapattım.

Uzun süre sonra huzurlu bir şekilde uyanıyordum.

Benim kıpırdanmamla birlikte gözlerini aralayan Ayaza, kafamı kaldırmış dik dik bakıyordum. Onunda gözleri ilk başta açılıp kapandı, yarım dakika geçmeden de kendine geldi.

Yüzümde içten bir gülümseme ile birlikte "Günaydın" dedim. Oda benim gibi gülümserken "Günaydın." Dedi, ikimizin de bu şekilde huzurlu olması hayıra alamet değildi.

Gözlerimi onun yüzünden çekip, yatakta hafifçe yuvarlanıp komidindeki telefona ulaşmaya çalıştım. Elime aldığım telefonun ekranını açtığımda saatin 10'a geliyor olduğunu gördüm.

Normal insanlara göre az, kendim için olukça fazla bir uykuydu 5 saat.

"Keşke hayatımın kalan sürelerini sadece burada geçirsem." Diye sessizce mırıldandı Ayaz. Yüzümü tekrardan ona doğru döndürdüm, dediğini anlamış olsamda "Anlamadım" diye sordum.

YENİDEN SEVEBİLİR MİSİN Where stories live. Discover now