41. Bölüm / Kaybediş

3.1K 158 78
                                    

Instagram: kimbuyazarciniz
Keyifli okumalar diliyorum :)

Tekrardan başladığımız yere geri dönmüştük. Kandemir Hastanesi, ve lüks olmasına rağmen vermiş olduğu kasvetli havaya. Hastanelerden oldum olası nefret etmiştim, benim için sadece ölüm ve üzüntü demekti hastane.

Gözyaşlarım yol boyunca durmamış, hala da devam ediyordu. Karnıma ufak ufak sancılar girmişti yol boyunca, fakat aldırmamıştım.

Danışma bölümüne geldiğimizde Ayaz bağırarak "Ömer nerede?" Diye sordu. Kadın korkmuş gözlerle birkaç saniye cevap veremezken, sonrasında "Size özel kata alındı Batu bey." Dedi.

Ayaz hızla asansörlerin oraya doğru ilerledi. Gelen asansörle ikimize bindik. On yedinci düğmeye bastı.

Açılan kapılar sonrası koridorda yankılanan Su'nun sesi buraya kadar geliyordu.

Ömere birşey olmasından o kadar çok korkuyordum ki. Şuanda kendimi bayılmamak için zor tutuyordum. Biz daha duvarın arkasını dönmeden Su'nun sesi kesilmişti. Ve bu sefer uzun süredir duymadığım Berke'nin sesini duydum. "Hemen sedye getirin buraya"

Su'ya birşey mi olmuştu. Daha hızlı bir şekilde yürüyerek duvarı döndük ve gözlerim çok uzun zamandır görmediğim, Ateş, Berke, Sevda, Emre ve yerde yatan Su'yu buldu.

Kimse daha bizi fark etmemişti. Telaşla Su'yu sedyeye koyuyorlardı.

Benim aksime Ayaz koşarak Su'nun yanına gitmişti. Bense hala kıpırdayamıyordum.

Beni ilk gören kişi Ateşin sevgilisi, benimde eskiden yakın olduğum Sevdaydı.

Ağlayan göz pınarlarının arasında beni görmesiyle şaşkın bir nida ile "Bade" diye konuştu. O karmaşa üstüne herkesin gözleri birde bana döndü. Herkes hortlak görmüş gibi bana bakıyordu, çünkü hortlak görmüşlerdi.

Ve görüntüler bir anda dönmeye başlamıştı, deprem mi oluyordu yoksa ben bayılmak mı üzereydim? Ellerim düşmemek için duvara tutundu.

Bu sırada hemşireler Su'yu sedye ile götürüyorlardı.

Ayazın gözleri beni bulduğunda "Bade" diye korkuyla konuştu. Gözleri ayaklarımdaydı. Bende gözlerimi ayaklarıma doğru çevirdiğimde karnımdan damlayan kanları görmemle "Bebeğim" diye bağırdım. Sonrasında daha fazla dayanamayarak kendimi soğuk mermere bırakmıştım.

Vücudumda hissetiğim bir eksikle gözlerim açılmıştı. İlk başta bulanık olan görüntüler gözlerimi birkaç kez kırpıştırmamla birlikte normale dönmüştü.

Gözlerim beyaz duvarda kala kalırken aklıma dolan görüntülerle hızla doğrulamaya çalıştım fakat karnıma saplanan keskin acıyla sadece çığlık atmıştım.

Benim bağrışımla birlikte içeri bir doktor bir hemşire ve Ayaz girmişti.

O sırada bayılmadan önce karnımdan kanlar geldiği aklıma yeni gelmişti. Bebeğimi kaybetmiş miydim şimdi?

"Bebeğim" diye acıyla bağırdım. Doktor ve hemşire hızla yanıma gelerek kollarımı tuttular. Ama ben aldırmadan direnmeye devam ediyordum. "Bırakın beni aptallar." Diye bağırdım.

Ayaz karşımda çökmüş bir şekilde duruyordu. Ne yapacağını bilemiyor, bir yandan da oldukça canı yanıyor gibiydi.

"Ayaz öyle durmasana, söyle bebeğimiz yaşıyor desene" diye bağırdım.

Gözleri acıyla doldu Ayazın. O da perişandı, ve bu koridorda bulunan herkes şuanda perişandı.

Doktor daha fazla beni tutamayacağını anlamış olacak ki "Sakinleştirici ver" diye hemşireye bağırdı.

YENİDEN SEVEBİLİR MİSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin