42. Bölüm / Ayazdan Kaybediş

Start from the beginning
                                    

Bizimkisi de normal hayat değildi ki amına koyim. Saniye başı bir felaket geliyordu başımıza.

"Ateş, bundan 40 gün önce ben Bade'nin yaşıyor olduğunu öğrendim. İngilterede kendine yeni bir hayat kurmuştu onunla tekrar karşılaştığımda. Bu 40 gün o kadar kısa sürdü ki hayatımda, onsuz geçirdiğim 3 ay 3 asır gibi gelirken, 40 gün ise 40 saniye gibi geldi."

Anlayışla eliyle omzuma yavaşça vurup "Nasıl kaldırdın bunları be Batu." Dedi.

Neler kaldırmamıştım ki?

"İşte daha geçen günlerde de bu hamilelik haberini aldık. Bebeğin babası da benim. Zaten riskli bir hamilelik geçiriyordu Bade, buraya gelince de daha fazla dayanamadı" dedim. Sesim bir çocukmuş gibi titriyordu.

Yanımıza Berke yaklaştı bu sırada. Her zaman enerjik olan Berke de çöküşteydi şu anda.

"Su'nun durumu normale döndü. Şuanda sakinleştirici ile uyuyor." Dedi. "Bebeğin durumu beklediğimizden daha iyi, ama ne olur ne olmaz diye bir süre Ömerin durumu belirlenene kadar sakinleştirici ile uyuyacak."

En iyisi şuan için buydu.

"Ömer çıktımı ameliyattan?" Başını olumsuz anlamda salladı. "3 buçuk saat oldu ama hala bitmedi. En iyi profesörleri koyduk ameliyatına."

Ömere birşey olursa ne Su ne de Bade kaldırabilirdi bu durumu.

Badeye bakan doktorlarlar odadan çıktığında, Bade hakkında kapının önünde durumunu konuşuyorduk.

Düşük haberini ne kadar tahmin etmiş olsam da doktordan duymak beni çok daha kötü yapmıştı.

Doktorun söylemesine göre Bade uyandığında krize girerse iki gün kadar uyutulması gerekliydi. Bebeğini kaybetme acısı üstüne Ömeri düşünürse kendi psikolojisine zarar vereceğini söylemişti doktor. O yüzden biraz uyuyarak bu zamanları geçirmesini tavsiye etmişti.

Konuşmamız bittiği sırada odadan Bade'nin acı dolu bağırışı geldiğinde aklımın yok olup gittiğini hissetmiş, korkuyla kapıyı açmıştım. Önümden doktor ve hemşire girdiğinde en son olarak içeri ben girmiştim. Bade'nin ağlayışı ve bağırışını görmemle içimden onun yanına gidip sıkı sıkı sarılmak geçse de doktorun dediğini onayladığım için kendini tutmaya çalıştım.

Badeye yapılan iğne sonrası vücudu bir anda mayışıp uyumaya hazırlanırken gidip yanına saçlarını okşadım.

Bade derin bir uykuya daldı, doktorlar odadan çıkıp gitti. Baş başa kalmıştık.

Güzel yüzüne odaklanıp saatlerce bu manzarayı seyretmiştim, onsuz geçirdiğim her saniye ölümden beter geçen günlerin inadına saatlerce seyrettim güzel yüzünü.

İçeri birinin girmesiyle birlikte yerimden hafifçe sıçradım. Başımı kapıya çevirdiğimde gelenin Emre olduğunu gördüm. Yorgun gözleri hala olanlara inanamıyor olduğunu belirtecek şekilde şaşkınlık doluydu.

Boğazını temizleyerek "Ömer odaya alındı." Dedi.

Ellerimi Badeden çekip birkaç adımda Emreye yaklaştım. "Durumu nasıl?" Diye sordum.

Nefesini seslice verip "Dışarıda konuşalım" dedi.

Odadan çıktık, konuşması için meraklı gözlerle Emreye doğru bakıyordum. Oda uzatmadan söze girdi.

"Karnına isabet edilen kurşun çıktı, ve yarası iyi durumda." Söylediği sözcüklerle yüzüm gülmüştü. "Fakat başka bir sıkıntı daha var. Vurulma sonrası bedeni yere düşerken kafası oldukça sert bir şekilde mermere gelmiş ve kafada bir tranva etkisi yaratmış. Anlayacağın bir süre uyutulması gerekli, zamanını ben de doktorlarda bilmiyor. Belki 2 hafta sonra uyanır belkide de 1 yıl sonra. Ömere bağlı." Dedi

YENİDEN SEVEBİLİR MİSİN Where stories live. Discover now