✒ | Into the unknown

57 8 6
                                    

"Peşimdelermiş gibi hissediyorum."

"Kim olduğunu bulamazsam yine aynı şeyleri yaşayacağımı sanıyorum."

"Bilmiyorum ama korkuyorum."

"Tanımadığım birisinin bu kadar yakınımda olması iyi mi hissettirse yoksa kötü mü hissettirse karar veremiyorum."

"Kelimeler çekici olabilir.
Ama kokusu kötü olan çiçekler de
var."

Balkonu dar olabilirdi. İki kişinin sığmasını bile zorlaştırabilirdi. Ama sanıyordu ki asıl sıkıştıran şey tek duvarı olan bir balkonu değildi onu.

"İnsanlar kelimelerle de sıkıştırılabilirmiş." diye geçirdi içinden, elindeki kahve bardağındaki sıvının son damlalarını yudumlarken.

"Yalan üstüne yalan. Neden gerçeği söylemedim ki?" ekledi ardından zihnine yeni bir düşünceyi daha.

"Senin korktuğun kadar ben de korktum. Korkunun 'K' sini unutmuştum ben oysa." Yaklaştı ve karşısında balkon demirleri üstüne kollarını bağlamış bir şekilde uyuklayan gencin gri saç tutamlarını yeniden parmakları arasına aldı.

"Sana ne yaptılar da bu kadar canını yaktılar bilmiyorum. Anlatmanda ısrarcı değilim."

Zihninden diline dökülen kelimelere ardını getirdi ki bir hikaye gibi bütünlüğünü koruyabilsin.

"Ama anlatmasan da beni yakın tut. Bilmesem de merhem olduğumu bileyim en azından. ... Sandığından fazla bilgi sahibiyim hakkında. Ve amacım sadece yaşamaktı başta. Amaç bile gütmedim, yaşamak da bu değildi zaten."

"Yalnızca para yaşatmıyormuş seni,
bunu öğrendim."

Karşısında sadece derin bir uykuya dalmış olan çocuğun bu dediklerinden ne anlayacağını düşündü bir an kahve saçlı genç. Ama kendisine öfkeli ve gard almış bir ifadeyle bakmasındansa uykulu haline anlatmayı tercih etmişti.

Ayaklanıp bir balkon kadar daha dar olan odasına geçip kendi battaniyesini onun üzerine getirdiğinde tek düşündüğü şey sadece birkaç güncük içinde birisinin nasıl bu kadar umuruna girdiğiydi.

Normal bir tanışıklıkları yoktu. Her şey alelacele başlamış ve bitecek olan bir dostluk ilişkisi gibiydi. Bir tarafın işi var ve yardıma ihtiyacı olmuşcasınaydı.

İşi bitince de çekip gidecekti.

Madem öyle, neden bu hislere kapıldığı hakkında bir fikri yoktu.

Beynini alaşağı etmişti. Mantığı devre dışındaydı.

Bir şeylere kaptırmıştı. Ama neye...?

Kaos gibiydi. Ama kaos ortasında bir çiçek bitmişti.

Bir gece boyunca uyumamaya alışkın olabilirdi. Ancak karşısındaki gök gri manzara o kadar kahve içmesine rağmen onu izlemesinin getirdiği huzurla mayışmasını sağlayıverdi...

𓂀

Ama bilmiyordu ki grili olan her şeyi duymuş ve bu sefer saçlarını okşayan uzun parmakları da hissetmişti.

Göğün bile yanında sönük kaldığı anda önündeki çocuğu gizlice izlemeye başladı Osamu.

O an ne duyguda olduğunu bilemez bir şekilde izledi gece boyu ayakta durmaya zorladığı genci.

"Sandığından daha fazla bilgi sahibiyim hakkında." Kendisi hakkında ne biliyordu, ne için biliyordu, kim adına kalkışmıştı bilmiyordu.

Bu bilinmezlik kendisini görünmez eller tarafınca boğuyorken sanki kendi isteğince izin vermiş gibiydi oysa.

Savunmasızdı. Kararsızdı ve durgundu.

Sonradan dalgalanmaya hazır durulmuş bir deniz misali...

Ama o deniz dalgalanana dek içindeki karmaşanın kendisini kontrol etmesine izin verebilirdi.

Ve buna telefonunu çıkartıp önündeki doğa şaheserinin resmini çekmekle başladı.

𝐇𝐢𝐝𝐝𝐞𝐧 𝐈𝐧 𝐍𝐮𝐦𝐛𝐞𝐫𝐬 | 𝐒𝐮𝐧𝐚𝐨𝐬𝐚Donde viven las historias. Descúbrelo ahora