23.Bölüm: Bir De Bayıldı"

Start from the beginning
                                    

Yüzüm garip bir hal aldığında, ''Aslında,'' dedi. ''Bunu senden önce Gülbade bana söylemişti.''

''Nasıl yani?''

Sırıttım. ''Dedi ki; derste Yekta ile oturun yoksa size ihanet etmiş gibi olurum.''

Yekta memnun olmuş biraz da şaşkın bir ifadeyle, ''Ciddi misin?'' diye sordu. ''Gülbade gerçek...'' Cümlesinin devamını ben getirdim. ''O gerçek bir dost. Ayrıca bu tarz mevzulara takılmaz. Hani olur ya; erkek arkadaş yaptın ben unuttun tavırları... Bizim aramızda bunların lafı olmaz.''

''Olmaması da gerek,'' dedi Yekta düz bir sesle. ''Gerçek dostlar aralarına kimsenin girmesine de izin vermez.''

''Kimse de giremez zaten,'' diye noktayı koydum.

Biraz sonra otobüs geldi ve herhangi bir aksiyon yaşamadan okula geldik. Maalesef yine geldik arkadaşlar, buyrun cenaze namazına. Of aman, bit artık kardeşim sıkıldım ya.

Sakin bir şekilde okula giriş yaptığımızda yarım saat sonraki derse girmeden evvel kantine indik. Gülbade ve İlker köşedeki masada oturuyordu. Gülbade ile bakıştığımızda elini kaldırdı ve bizi yanlarına çağırdı. Yekta'ya bakarak, ''Rahatsız olmazsın değil mi?'' diye sordum.

''Kimden?''

''Gülbade ve İlker ileride oturuyor da, yanların gidelim.''

''İlker kim?''

Gülümsedim. ''Gülbade'ninki.''

''Hadi ya,'' diye güldü. ''Bacanağım mı var yani?''

Sessizce onu uyardım. ''Sakın bunu orada da söyleme.''

''Tamam o iş ben de,'' diyerek yanlarına gittik.

Kısacık bir selamlaşmanın ardından yanlarına oturduğumuzda İlker, ''Bir şey içer misiniz?'' diye sordu.

Yekta bana bakarak, ''Kahve?'' diye kaldırdı kaşlarını. Onu onayladığımda Yekta ayaklandı ve kahve almaya gitti. O sırada Gülbade ile bakışmaya başladık fakat gözlerimi kısarak eh biraz da fırsat kollayarak üzerine gittim. Oyunculuk damarlarım kabardığında abartılı şaşırarak, ''Gülbade,'' dedim. ''Sen kahverengi şal mı takıyorsun yoksa benim gözlerim ileri derece katarakt mı?''

İlker kafasını aşağı eğip hafifçe tebessüm ettiğinde Gülbade tatlı bir ifadeyle, ''Gözlerin bozuk değil,'' dedi. ''Bu sıralar kahverengiyi sevdiğimi fark ettim.''

Benim ileri derece katarakt olmayan gözler anında İlker'in yüzünde o ifadeye takıldı. Bak bak nasıl gülüyor! Kardeşim biz de geçtik o yollardan. Hemen anlatıyorum yolu iyi dinleyin ya da takip edin; önce yola çıkıyorsunuz sonra yolda karşınıza biri çıkıyor ve ilerlemeye başlıyorsunuz sonra yolda karşınıza biri daha çıkabilir ama yolda bulduğunuzu ilk karşınıza çıkan kişiyle değişirseniz yolda kalırsınız... Ay dur bu o değildi. Hım! Şimdi yoldasınız tamam mı abi?! Hemfikiriz? İşte yoldaşınız olacak insan size bir şeyleri yakıştırıyorsa siz hep o şeylerin üzerine gidersiniz. İşte kahverengi senin rengin, yok gülmek sana yakışıyor falan... Sonra bir bakmışsınız her şeyiniz kahverengi... Yok o kadar değil anasını satayım marangoz muyuz? İşte sonra hiç ağlamıyorsunuz... La hiç mi derdin olmayacak bu da abartı... Ay ne kafa şişirdim üf...

Harika bir yol haritası ama hiç kimse bilmez he bu taktikleri ama bilin bakalım önce neyin olması lazım?

Sevgili dediğinizi işitir gibiyim. Hayır canım o kolay iş.

Para lazım abi para. Güzel görüneceğim diye üzerimize başımıza yatırım yapıyoruz. Sonra geliyor diyor ki; üzerindeki sana bir beden küçük mü?

GÜNDÜZ GÜNCELERİWhere stories live. Discover now