13: "HEYECAN"

700 37 30
                                    

"Çünkü sen varsın benim yanımda ve…"
"Ben varım senin yanında. Biz ikimiz hep birbirimizin yanındayız, işte böylece bizi düşünen biri var bu dünyada..."


***

"Prenses, seni nerede bekleyeyim?"

"Sen bilirsin baba… Görüşme uzun sürebilir, belki başka işlerim de çıkabilir o yüzden sen sıkılırsan halamlara geçebilirsin, ben de çıkınca yanınıza gelirim. Olur mu?"

"Olur da… Ben seni beklemek istiyorum, halana gidip ne yapacağım burada kızım dururken?" Gülümsedi, kızının titreyen ellerini aldı avucunun içine. "Her şey güzel olacak, tamam mı canım? Bol şans diliyorum!"

Güneş birkaç kez derin derin nefes alıp verdi. "Teşekkür ederim baba…" dedi. Babasına fark ettirmeden bedenini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu sırada babasının birkaç metre önlerindeki Efe'yi gördüğünü fark edemedi.

Kemal Bey aralarında uzak mesafe olmasına rağmen kızına olan bakışlarından Efe olduğunu tahmin ettiği çocuğun kendisine bir baş selamı verip gülümsediğini gördü, o da başını sallayıp gülümseyerek karşılık verdi genç adama. Sonra şöyle bir süzdü; yakışıklıydı doğrusu. Kıvırcık uzun saçları, hafif kirli sakalı, uzun boyu, özenli ama spor giyimi ve duruşuyla ilk izleniminin olumlu olduğuna kanaat getirdi.

"Baba, ben yavaştan-" Durdu Güneş. Babasının karşıya baktığını görünce o da başını kaldırıp karşıya baktı. Efe'nin yavaş adımlarla kendilerine doğru geldiğini gördü. Şaşırdı, daha geç bir saat için sözleşmişlerdi çünkü. "Efe…" diye mırıldandı. "Baba, Efe!"

Kemal Bey başını sallayıp Güneş'ten önce davrandı ve küçük adımlarla yanlarına yürüyen genç adama doğru ilerledi. "Merhaba!" dedi tok bir sesle.

"Merhaba…" dedi Efe. Bir an ne diyeeceğini bilememişti. Sonra sustu, babasına göre daha yavaş adımlarla gelen Güneş'e baktı. Kızın güzel yüzüne gülümsedi ve göz kırptı hafifçe. Bu küçük duraksamanın ardından kendine gelip ismini söylemesi gerektiğini hatırladı ve ekledi. "Efe ben."

"Memnun oldum Efe. Ben de Kemal."

Efe başını sallayarak gergin bir şekilde gülümsedi ve elini uzattı Kemal Bey'e. Adam hiç bekletmeden elini sıkarken Efe kaçamak bakışlarını adamın üzerinde gezdirdi. Güneş'le fiziksel olarak pek benzerlikleri yoktu ama adamın gözlerindeki ifade tanıdık gelmişti.

Kemal Bey Efe ile tokalaşmalarının ardından arkasına dönüp biraz endişeli ama yine de gülücüklerle yanlarına gelen kızına baktı. Sonra Efe'ye dönüp devam etti. "Emrivaki olmadı umarım…"

Efe aceleyle başını iki yana salladı. "Yok, yok hayır… Ben zaten her koşulda gelecektim."

"Peki, peki... İzninle-" dedi ve Güneş'e döndü. "Kızım ben şu büfeden bir su alıp geleyim mi hemen? Valla dilim damağım kurudu!"

"Tamam baba… Ben de içeri geçerim artık…"

Babası kollarını açtı, sarmaladı Güneş'i.

"Çıktığımda haber veririm sana."

"Bekliyorum... Seni seviyorum kızım."

Güneş babasının kollarından koptu yavaşça. "Ben de…"

Efe, Güneş ve babasını izlerken tüm o gergin havasının uçup gittiğini hissetti. Gülümsedi. Sıcacık olmuştu içi. Güneş'in babasıyla olan ilişkisi, gördüğü kadarıyla tabii, çok hoşuna gitmişti.

Güneş'e GiderkenWhere stories live. Discover now