10: "BALLI BADEMLİ PASTA"

1.1K 56 70
                                    

"Arkadaşlar! Buçukta burada olalım!"

Efe nefes nefese sahneden atlayıp duvarın köşesine bıraktığı çantasına doğru yürüdü. "Yedi saat!" dedi içinden. Aralıksız yedi saattir aynı sahneleri prova alıyorlardı. Eğer o replikleri bir kez daha söylerse kesinlikle kusacaktı. "Hocam biz de insanız!" diyebilir miydi ki? Başını salladı iki yana, bunu asla söyleyemezdi.

Ciğerlerine oksijen göndermeye çabalarken terli saçlarını yüzünde hissedince dudağını sarkıttı. Çantasından hemen bir havlu çıkardı. Sırılsıklam olmuştu her yeri. Önce yüzünü, sonra ensesini ve saçlarını kurulamaya başladı.

"Efe... Bizimle gelmiyor musun?"

Efe başını kaldırmadan kendisine seslenen kıza "Hayır!" diye cevap verdi.

"A, neden?"

"Çok terledim, dışarısı da esiyor..." Efe başını öne atıp saçlarını kurulamaya devam ederken gözlerini ayırmadan kendisini takip eden kıza döndü. "Ulan Kerem!" diye mırıldandı içinden. Provaların başından beri Funda ile "Flörtleş!" diye başının etini yemişti, sonra da kesin kıza gidip yalan yanlış şeyler gevelemişti. Funda da son zamanlarda bu yüzden sıkıştırıyordu böyle.

"Sırtın da şey... Hasta olursun Efe! Yardım edeyim, versene havluyu."

"Yok, yok gerek yok, hallederim ben."

"Tamam, peki... Ama kırıldım şu an, onu bil."

Efe kaşlarını çattı. "Neden?"

"Teklifimi geri çevirdiğin için olabilir mi acaba?"

Efe gözlerini kapatıp "Git, git, git!" diye sayıklarken arkasını döndü.

"Efe... Bu akşam boş musun? Yani istersen gece de olur, bir şeyler içelim mi? Laflarız."

Efe dudaklarını ısırarak Funda'ya döndü yeniden. Belli ki kızın pes etmeye niyeti yoktu. "Funda... Gelemem, kusura bakma lütfen."

"Neden? İşin varsa sonra da olur..."

Efe havluyu omzuna attı ve kollarını indirdi. Funda aralarındaki birkaç adım mesafeyi kapatmak için yavaşça kendisine doğru ilerliyordu. Efe bu anın bir an önce bitmesini diledi. "Prova başlayacak şimdi, hem lavaboya gitmem lazım."

"Bırak şunu Efe! Konservatuarda aynı sınıftaydık, hadi o zaman birileri vardı, bizimle takılmıyordun, anlıyorum ama bayadır yok biri, biliyorum. Alt tarafı bir kahve dedim, neden bu kadar büyük bir tepki veriyorsun?"

Efe Funda'dan birkaç adım uzaklaşarak ellerini yüzünde gezdirdi. "Seninle alakalı değil; benimle alakalı..."

"Biraz muhabbet fikrini değiştirir belki?"

Efe yüzünü astı ve bu sefer Funda'ya cevap vermeyip arkasını döndü. Artık gitsindi kız.

"Efe?"

Efe hiç istifini bozmadı ve çantasında telefonunu ararken kısık sesle "Efendim?" diye mırıldandı.

"Başka bir şey demeyecek misin?"

"Hayır." Efe telefonunu bulunca derin bir nefes verdi ve telefonunun tuş kilidini açtığı an dakikalar sonra ilk kez güldü yüzü. "Güneş" yazıyordu. Ağzı açıldı birden. Kalp atışları hızlanmaya başlarken şakaklarından akan ter damlalarını umursamadı. Heyecanla tıkladı Güneş'in isminin üzerine. Bir kez aramış, sonra da mesaj atmıştı kız. Efe kesik nefesler alırken mesajın üzerine tıkladı bu sefer. Gözlerini kırpıştırdı. Güneş'ten aldığı ilk telefon mesajıydı bu. Okumaya başladı heyecanla:

Güneş'e GiderkenWhere stories live. Discover now