30. Bölüm #istediğimtekşey
Mitat: ne oyunu dedim?!
Melek: hani biz dolaşmaya çıkmıştık ya ha işte orda şüpheli bi adam gördüğümüzü söyledik emreye şaka olsun diye ama ciddiye almış.
Mitat: ne kızım tabiki ciddiye alıcak Yonca senin peşinde bir sürü adam var.
Yonca: ya amca meleğin fikri işte ama ben halledicem anlatıcam emreye her şeyi sen bir şey söyleme tamam mı bana bırak
Mitat: belli meleğin fikri olduğu bi daha asla böyle bir şey yapmayın
Yonca: merak etme amca hadi sen git dinlen
Mitat kapıyı kapatıp çıkarken Yonca arkasında olan koltuğa kendini attı.
Yonca: ohh ödüm patladı.
Melek: yine suçlu ben oldum.
Yonca: sende atarken düzgün at o zaman
Melek: al işte bizi kurtarmam bile suç.
Yonca: yok suç değil iyi kurtulduk valla
Melek: e sen ne oyunundan bahsediyordun.
Yonca: emre bizden kesin şüpheleniyor
Melek: neden?
Yonca: balo mevzusundan dolayı bi şüpheli halleri var işte gitmeliyiz falan ne biliyim yani şüpheleniyor işte!
Melek: e tamam sakin ol baloya gidicez o da tüm şüpelerinden kurtulur.
Yonca: ya öff ben gitmek istemiyorum
Melek: başka çaremiz yok
Yonca: yarından sonra 2 hafta resmen bitiyor ben onun yerine döner dedemle vakit geçiririm diye düşündüm.
Melek: neden sanki anlaşma bitince sana bir şey olucak gibi konuşuyorsun?
Yonca: yani olabilir melek bunu sende biliyorsun belki balo da bir şey olmıycak ama yarın benim son rahat günüm
Melek: saçmalama ayrıca sanki o adam çok rahat bıraktı iki haftayı burnumuzdan getirdi. Baloda eğleniceksin sonra dedemizin yanına dönüp bu işi halledicez tamam
Yonca: tamam ama
Melek: ama ne?!
Yonca ayağa kalkıp meleğe doğru gitti. Meleğin ellerinden tuttu.
Yonca: melek bundan sonra ne olur ne yaşarım bilmiyorum koca bi bilinmezlik içindeyim. Ama söylemeden yapamam
Melek: yonca
Yonca: bana söylediklerim ve söyliyceklerim için kızma çünkü inan bana bunları söylemem gerek. Ben yıllarca babamla ordan oraya sürüklendim. Şehirler gezdim. Yeni insanlar tandım. Ama hiç birine anlatamadım derdimi hep yanlız kaldım senden uzakta ama ablanım ben senin sen benim her şeyimsin o yüzden dedemde o minik, kırılgan kalbinde içinde taşıdığın o güçlü Karadeniz kızına Emanet söylediklerimi sakın unutma ve bana bi söz ver ne olursa olsun yıkılmıycak ve dediklerimi yapıcaksın
Meleğin gözlerinden yaşlar akarken ne kadar bilmek istemesede yoncanın bunları neden söylediğini biliyordu. Bir şey derse hüngür hüngür ağlıycaktı. O yüzden sadece söz diyebildi. Gözyaşlarını silip lavaboya gitti.
Yoncanın iç sesi: üzgünüm sana bunları söylemek zorundaydım. Ben bi bilinmezliğin içindeyken sizi de o bilinmezliğe sürükleyemezdim. En azından şimdi içim rahat
Yonca ayağa kalkıp cama doğru yürüdü o sırada bavulun orda duran büyük kutuyu farketti beyaz büyük bi kutuydu. Kutuyu aldı camın kenarında duran koltuğa oturup. Açtı kutuyu. İçinde çocukluğundan taşıdığı eşyalar ve anıları vardı. Hemen ayağa kalkıp değerli eşyalarını koyduğu çantasını aldı. İçinden babasının hiç bitiremediği o masal kitabını koydu kutuya. Sonra yazdığı yazıları sakladığı mavi ajandayı koydu. Çantanın içinden en son meriçin ona verdiği kutuyu çıkardı. Anahtara ve nota baktı. Sonra kutuya attı. Kutunun kapağını kapatıp yaşaran gözyaşlarını sildi. Melek lavabodan çıkınca kaşlarını çattı.
YOU ARE READING
İntikam İle aşkın Ortasında
ActionKaranlığa alışmış bir adam, kanatları kırılmış bir kadın. Kadın umuduna sarılmıştı. Adamınsa öfkesinden başka hiçbir şeyi yoktu. Birbirinden ayrı iki ruh, şimdi yan yanaydılar. İkisinin de vazgeçmeye niyeti yoktu. İkisde inatçıydı. Ama aşk daha inat...