bonus - running

17.4K 1.3K 291
                                    

Hızla koşan alfa yavaşladı ve arkasından gelen omeganın ona yetişmesini bekledi. Olduğu yerde arkasını dönüp ona doğru koşan omegayı kontrol etti.

Gri ve beyaz tüylere sahip omega onu bekleyen alfanın yanına yetiştiğinde zaman kaybetmeden alfanın boynuna başını sürttü. Bir nevi onu beklediği için teşekkür ediyordu. Alfa karşılık olarak burnunun üstünü yaladığında omega keyifle alfanın etrafında dönmeye başladı.

Hava çok güzeldi, ilkbaharın getirdiği ılık hava ve çoktan yeşeren ağaçlar omegayı heyecanlandırıyor oyun oynamak istemesine sebep oluyordu ve alfa, omeganın istediği her şeyi özenle yerine getirmeye her zaman hazırdı. Omeganın peşinden oldukları yerde daireler çizerek yürümeye başladığında omega adımlarını hızlandırdı ve büyük bir çam ağacının arkasına saklandı.

Alfa onu takip etmeye başladığında omega ona ulaşamasın diye çam ağacının etrafında dönmeye başladı fakat alfadan uzun süre kaçamayacağının bilincindeydi, yine de eğleniyordu. Alfanın yanında hiç olmadığı kadar cesur ve mutluydu. Omeganın yavaş adımlarına ayak uyduran alfa hırçın ve tehlikeli olmaktan çok uzaktı. Sonunda omegasına kavuşmuş olmanın verdiği rahatlık ve huzurla hareket ediyordu, uzun zamandır hiçbir sorun çıkarmamıştı.

Omegaya kavuşup onu yakalamak için üstüne atladığında yere düşen omega düştüğü yerde yuvarlanıp sırtı üstü döndü ve ön ayaklarını üstüne eğilen alfanın kafasının üstüne koydu. Alfa hareketlerini kısıtlamaya çalışan ön ayaklardan kafasını kurtarıp omeganın boynuna öldürmek ve avlamak için yaratılmış sivri dişlerini hafifçe geçirdi. Omega hırlayarak karşılık verdiğinde alfa dişlerini geçirdiği yere burnunu sürttü ve geri çekildi.

Omegayla uğraşmaya bayılıyordu. Artık Jeongguk'un başının etini bunun için yiyordu. Sürekli ona dönüşmesi ve omegayla vakit geçirmek için izin vermesini istiyordu. Alfa değişmişti tabii, izin istemeyi ve saygı duymayı öğrenmişti.

Omegayı arkasında bırakıp yürümeye başladığında omega tekrar yuvarlanıp dört ayağının üstüne durdu ve sırtına yapışan yaprakları temizlemek için silkelendi. Ağır adımlarla yürüyen alfaya yavaşça koşturarak yetişti ve bütün bedenini alfaya yaslayarak dengesini kaybetmesini sağladı.

Huzurdu bunun adı.

Dengesini çabucak toparlayan alfa ona yaslanarak yürüyen omeganın yanağından gözüne kadar burnunu sürttü. Huzur içinde ormanlık alanda yürüyen iki kurt, sevginin dilini çok iyi biliyordu. Bir süre daha yürüdükten sonra ormanın derinliklerinden gün batımını tamamen gözler önüne seren açıklığa çıkmayı başardıklarında yorulan omega ayaklarını altına alarak yüz üstü bir şekilde yere uzandı.

Alfa yere uzanan omeganın yanına kavuşup zaman kaybetmeden yanına kıvrıldığında omega başını başına dayayıp burnunun üstünü yaladı. Herkesten çabucak korkan ve kendini herkesten saklayan omega, bir tek alfaya sığınıyordu. Korkularını ve acılarını dindirmenin yolu alfadan geçiyordu.

Saatlerce yürümenin vermiş olduğu ağırlık üstlerine çökerken omega alfaya iyice sokulup gözlerini kapattı.

Jeongguk sırtının huylandığını ve üstündeki bir ağırlık yüzünden hareket edemediğini fark ettiğinde kaşlarını çatarak gözlerini açtı. Hala kurt formunda uyuyakaldıkları dağın başında olduklarını anlamak birkaç saniyesini almıştı. Sabahın erken saatleri olduğunu havanın hafif serin ve güneşin yeni yeni doğmaya başlamasından anlıyordu. Saatlerdir uyuyorlardı.

Sonunda gözlerini açtığını fark eden Taehyung, alfanın çıplak omuzlarından destek alarak yüzlerini eşitlemek için kendini kaydırdı. Dakikalardır ona sırnaşıp duruyor, uyanmasını sabırsızlıkla bekliyordu.

"Jeongguk..." diye fısıldadı inlermişçesine. "Sonunda uyandın..." Jeongguk, omeganın hakim olamadığı feromonlarını ve bal rengine bürünmüş gözlerini algıladığında nefesini tuttu. Birkaç saniye önce uyanmış olmanın verdiği ağırlık vardı üstünde, neyin ne olduğunu kavrayamıyordu.

"Jeongguk." omega tekrar fısıldayıp kafasını alfanın boynuna gömdü, kendini alfaya tamamen bastırırken elleriyle iki kolunu okşadı. Alfanın keskin ve mest edici kokusunu içine çekti. Bütün vücudu yanıyor, içine dolan hislerle kendine engel olamıyordu. Bir alfası vardı ve bu anda ihtiyacı olan tek şey alfaydı.

"Alfa."

Kaşları çatık bir şekilde olayları kavramaya çalışan Jeongguk, Taehyung'un feromonlarındaki yoğun değişikliğin ve omeganın ihtiyaç dolu sesinin neye işaret ettiğini sonunda anlayabildiğinde gözlerini kocaman açtı. Etrafında dönüp duran ve kanına karışmak için uğraşan davetkar feromonlar hala uyuyan zihninin açılmasını engelliyor, doğru dürüst düşünmesine engel oluyordu. İçindeki alfa ise çoktan kendini kaybetmişti.

"Taehyung? İyi misin?" diye sorabildi elini kaldırıp omeganın çıplak sırtını sıvazlarken, alev alev yandığını fark ettiğinde neredeyse duygu yoğunluğu yüzünden boğulacaktı.

"Ben," Taehyung boynuna doğru mırıldandığında Jeongguk gözlerini sıkı sıkı kapattı. Buna dayanamayacağını biliyordu, bu kadar güçlü değildi. "Çok sıcak..." ormanın ortasında sadece pantolonla oldukları ve Taehyung'un buna rağmen sıcaklamasının gerçeği alfanın yüzüne tekrar çarparken derin bir nefes aldı.

Taehyung kızgınlığa giriyordu. Taehyung, Jeongguk'un kucağında kızgınlığa giriyordu.

Jeongguk doğrulmaya çalıştığında Taehyung kendini ona daha da bastırıp bunu engelledi. Onun üstünde uzanırken arsızca yaydığı feromonlar ve alfanın kokusuyla rahatlamaya çalışan omega, ne yaptığının ve neyle uğraştığının bilincinde değildi. Tek istediği şey içindeki sıcaklığın yok olması ve rahatlamaktı. Tehlikeli sularda yüzüyordu, bu haliyle herhangi bir alfanın yanında olması bile tehlikeliyken ona kör kütük aşık olan bir alfanın yanına olması olayı bambaşka bir boyuta taşıyordu.

Alfa, omeganın pişman olacağı bir şey yapmasından korkuyordu, istemsizce endişelenmişti. "Taehyung."
Jeongguk fısıldadığında Taehyung dudaklarının üstüne minik bir buse kondurdu. Geri çekilip alfanın dudaklarını okşadı.

"Mühürle beni."

what about usWhere stories live. Discover now