27 - friends?

25K 2.1K 512
                                    

Jeongguk sıkıntıyla yanaklarını şişirdi ve oturduğu yerde birkaç saniye aynadan kendi yansımasını izledi. Zaten dağınık olan saçlarını daha da karıştırdı ve sırt üstü kendini zemine bıraktı. Boş gözlerle stüdyonun tavanını izlemeye başladı. Dışarıdan oldukça sakin görünmesine karşın içinde kıyametler kopuyor, dün yaptığı aptallık aklında dolanıp duruyordu. Böyle bir şeyi düşünmeden söylediği için alfa ona adeta işkence ediyor, vicdan yaptırıyor, yetmezmiş gibi azarlıyordu.

Arada sırada cümlelerinin yanlış olmadığını düşündüğünde ise içindeki koruma iç güdüsü devreye giriyor ve onu üzdüğü için kendi kendine kızıyordu. Dediği şeyler yanlış değildi belki fakat üslubu kesinlikle affedilemezdi.

Ona duyduğu sevgi ve kör kütük bağlanan alfası bir olmuş Jeongguk'un son mantık kırıntılarını da hiç acımadan yok ediyorlardı. İçinde meydana gelen savaş; yaptığı hatanın bir sonucuydu ve ne yapacağını bilmemek ise bu savaşı harlayan en büyük şeydi.

Jeongguk'un kıvrak bir zekası vardı, elinden her iş gelirdi, altıncı hissi kuvvetliydi, karşısındakinin ne düşündüğünü gözlerinden bile anlayabiliyordu. Gösterilen şeyi tek seferde daha iyi yapabilirdi, derslerde not tutan biri olmamasına rağmen okul hayatı boyunca hep başarılı bir öğrenci olmuştu. Denediği birçok şeyde her zaman en iyisiydi. İçindeki huysuz alfayla bile baş etmeyi başarmıştı.

Yapamadığı tek şey ona doğru dürüst bir adım atmaktı... Her türlü kurnazlığı ona fısıldayıp duran alfası bile bu konuda ne yapacağını bilmiyordu. İçten içe kendini azarladı, bu kadar aptal olmamalıydı. Madem onu istiyordu, aklına bir şeyler gelmeliydi, en azından ona birazcık cesaret vermeliydi. Alfasından cevap alması ise çok kısa sürüyor, sen bana engel oluyorsun diye fısıldıyordu.

Evet, ona engel oluyordu.

Taehyung'a asla zarar vermeyeceğini biliyordu ama alfanın yaptığı en ufak bir hareket, yaydığı en ufak feromon bile onu korkutmaya yeterdi.

Hayatının her döneminde alfanın istekleri ve Jeongguk'un istekleri çok farklıydı, bu yüzdendi kendiyle olan savaşı. Kendine zarar verdiği kadar, çevresindekilere de zarar vermiş, onların hayatını tehlikeye sürüklemişti.

Fakat Taehyung hayatında girdikten sonra her şey değişmişti. Tek bir dokunuşuyla dizginlemişti onu.

İlk defa istekleri birbiriyle çelişmiyordu.

O gece, Taehyung fark etmeden Jeongguk'un hayatını kurtarmıştı. O hayatına girdikten sonra, kendini kontrol edebilmeyi öğrenmiş, alfasına nasıl sahip çıkması gerektiğini anlamıştı fakat konu, Taehyung olunca ne kendisine sahip çıkabiliyor ne de alfasına söz geçirebiliyordu. Onun rol aldığı her konuda gözü dönüyordu.

Onu üzen herkese musallat olup hayatı cehenneme çevirmek istiyor, ona dokunan herkesi paramparça etmek istiyordu.

Taehyung ona aitti. Sadece ona.

Sonra düşünüyordu, o kimseye ait değil diyordu kendine. Bir hayatı, tercihleri ve istekleri var diyip saygı duymaya çalışıyordu. Yapamıyordu. Birçok konuda kendine söz geçirmeyi beceren Jeongguk, bu konuda henüz çok acemiydi. İçindeki alfa onu mühürleyip sahip olmaya bu kadar kafayı takmışken bunu yapamıyordu. Bir de üstüne ona duyduğu sevgi eklendiğinde kendine asla engel olamıyordu.

Ondan vazgeçemeyeceğinin farkındaydı. Taehyung olmadan hayatına devam edebilirdi belki fakat nasıl idame ettirebileceği hakkında en ufak fikri yoktu.

Dönüştüğünde eskisine nazaran daha kolay bir şekilde geri gelebiliyordu, kendini istediği gibi kontrol edebiliyordu ama Taehyung'a bağlı en ufak bir şeyde yıllarını verdiği emeklerinin aslında bir hiç olduğunu düşünmeden edemiyordu. Konu o olunca bütün akan sular durmakla kalmıyor, tamamen kuruyup çöle çeviriyordu kendini. Bütün bedenine bir sancı saplanıyordu.

what about usHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin