BÖLÜM 2-İLK KARŞILAŞMA

156 25 50
                                    

Bir tütsü çubuğu yanma süresi geçtikten sonra:

Vali'nin malikanesinde Ceng Xing'in kimliği ile ilgili büyük bir tartışma çıkmıştı. Herkes bu genç adamın niyetinin oldukça şüpheli olduğunu ifade ediyordu ve iyice sorgulanmalıydı.

Zhu Xu konuştu. "Xie An tarafından verilen bu resmi belge sahte olamaz! Benden ne yapmamı istiyorsunuz?"

Bir general, "Sadece bir belge, idam mahkumunu götürmeyi haklı çıkarmaya yetmez!" dedi.

"O şehrin dışından gönderilen bir casus olabilir!" başka biri konuştu, "İdam mahkumları her türlü vahşeti işleyebilirler. Şehir düşse bile kesinlikle onların hayatta kalmasına izin veremeyiz!"

Malikanenin üstündeki misafir odasında:

Ceng Xing adamı yatağa yatırdı ve eşiğe oturduğunda nefes nefeseydi. Yüzünü silip dışarı biraz su dökmeye çıktı, beline asılı olan ilaç torbasını açtı ve kırmızı bir hap çıkardı. Adamın ağzını açmak için zorladı ancak adamın dişleri sıkıca kenetlenmişti ve titremeye devam ediyordu bu yüzden ilacı ona yediremedi. Ceng Xing uzun süre düşündü ve hapı çiğneyip eritebilmek için biraz soğuk su aldı ardından adamın çenesini çimdikledikten sonra ağızıyla onu zorla besledi.

Bu o mu? Ceng Xing, adamın yüzünü incelerken kaşlarını çattı ve rüyasında gördüklerini hatırladı. Kar, Xiangyan şehrinin her yerini doldurmuştu. Şehrin kalbindeki bina, Vali'nin malikanesiydi; burada herhangi bir tutarsızlık yoktu. Kalp Işığı, şimdiye kadar üç kez yanmıştı. İlki, zindana giderken yolu göstermişti, ikincisi zindanın önündeydi ve üçüncüsü, zindanın en derin kısmına adım attığında yanmıştı.

"Kökeni ne?" Ceng Xing, adamın yüzünü sildi ve mırıldandı, "Neden Kalp Işığı tarafından seçildin?"

Dışarıdan biri ona bir mesaj getirdi: Zhu Xu onu görmek istiyordu. Ceng Xing, adam için bazı düzenlemeleri bitirmemişti bu yüzden Zhu Xu'ya birkaç dakika bekleyebilir mi diye sormak istedi ancak mesajı getiren kişi ayrılmadı ve kapının dışında ısrarla bekledi. Ceng Xing'in, aceleyle mesajı getiren kişiyi takip etmekten başka seçeneği yoktu.

Kar yağmaya devam etti. Zhu Xu malikanenin, tüm Xiangyang şehrini gören üçüncü katında duruyordu.

Ceng Xing, Zhu Xu'nun arkasına geldi ve ışıklarla dolu olan şehre baktı. Uzaklardan gelen, bir flütün hafif, fark edilebilir bir müziği duyulabiliyordu, kavalcı kederden ağlıyor gibiydi.

"Bana net bir şekilde açıkla." Zhu Xu konuştu, "Aksi takdirde 'defedici' olup olmadığına aldırmam, mahkumu götürmene izin vermem."

Ceng Xing, Zhu Xu'yu inceledi ve aniden sordu, "Lord, bu dünyada tanrıların ve canavarların olduğuna inanıyor mu? Büyülü güçlerimin olduğuna inanıyor musunuz? Tahminimce aslında tam olarak inanmıyorsunuz."

Zhu Xu iç çekti ve itiraf etmek zorunda kaldı, "Bugünün eylemleri sadece göstermelikti, ordunun ruh halini dengelemek içindi. Sadece doğruyu söyle, artık yalan söyleme. Asıl hedefin, o mahkum - doğru mu tahmin ettim? Kim, onu alıp götürmeni istedi? Xie An olamaz. Hu* insanları tarafından mı gönderildin?"

*Beş Barbar veya Wu Hu, Doğu Han Hanedanı'ndan Kuzey Çin'e göç eden antik Çinli olmayan halk için eski Çinlilerin kullandıkları isim. Bu göç eden topluluk, 4-5. yüzyıllarda Batı Jin Hanedanı'nı devirip kendi krallıklarını kurdular. İnsanlar Beş Barbarı, Xiongnu, Jie, Xianbei, Di ve Qiang diye sınıflandırdılar. Bu beş etnik kabile grubundan Xiongnu ve Xianbei, kuzey bozkırlardan göçebe halktı. Xiongnu'nun etnik kimliği belirsizdir ancak Xianbei'nin Moğol oldukları görülmektedir. Başka bir kırsal halk olan Jie, Xiongnu'nun dalı olan Yeniseyli olabilir. Di ve Qiang, Batı Çin'in dağlık bölgelerindendir. Qianglar çoğunlukla Çin-Tibet (Tibet- Burman) dillerini konuşan çobanlardır, Di'ler ise Çin-Tibet ya da Türkçe konuşmuş olan çiftçilerdir.

Dinghai Fusheng Records 定海浮生录 (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin