•you're coming with me to the brooklyn•

1K 115 164
                                    


Arkadaşlar lütfen hayalet okuyucu olmayın. Zaten herhangi bir  oy veya yorum sınırı koymuyorum. Yaptığınız her yorum verdiğiniz her oy beni yazmaya daha çok itiyor. İyi okumalar (。♡‿♡。)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Tam scripti en baştan okumaya başlayacaktım ki camımın tıklandığını duydum. Arkamı dönüp baktığımda bir çift tanıdık gözle karşılaştım. Peter Parker ters durmuş bir şekilde bana bakıyordu.

Elimdeki defteri hızlıca yatağın altına fırlattım ve silkelenip pencereyi açmak için ayağa kalktım. Pencereye doğru yaklaşırken aklıma "o an" geliyor ve kalbim sanki atlılardan kaçıyormuşcasına hızlı atıyordu.

Sonunda pencerenin önüne gelip onu açtım. Kollarımı kovuşturdum ve geri çekilip içeri girmesini bekledim. Temkinli ve yavaş adımlarla içeri girdi. Üzerinde siyah bir tişört altında lacivert bir uzun kollu üstüne de siyah günlük bir ceket vardı. Altındaysa koyu kahverengi bir pantolon ve spor ayakkabılar.
Onu kısaca süzdüğümü fark etmediğini umdum ve tam o anda kendi halimin çok kötü olduğunu hatırladım. Ah! Ne vardı sanki düzgün bir şeyler giymeye vaktim olsaydı?

"Hey!" dedi gergin bir sesle.
"Hey!" dedim gergin olmadığını umduğum bir sesle.
"Nasılsın?" wow çok yaratıcı sorularla karşı karşıyaydım.
"Gayet iyiyim,sen?"
"Ben de iyiyim."
Bundan sonra birkaç saniyelik tuhaf ve gergin bir sessizlik yaşandı.
"Sana bir şey söylemem gerek."
"Sana bir şey söylemem gerek." dedik ikimiz de aynı anda.
"İlk önce sen."
"İlk önce sen." dedik yine aynı anda.

"Tamam tamam ilk önce ben söyleyeceğim." dedim bu duruma sinir olarak.
"Bugün annem ve babam geldiler. O yüzden normalden daha sessiz olman lazım. İkinci bir Vanessa vakası yaşamak istemiyorum."
"Oh dışarda gördüğüm arabalar onlarındı yani."
"Aynen öyle." dedim onu onaylayarak. "Şimdi senin sıran."

"Ben ah ben nerden başlayacağımı bilemiyorum."
"Direk ortasından başla."
"Tamam o zaman. Benim sana bir şey itiraf etmem gerekiyor."
"Neymiş o?" dedim tek kaşını kaldırarak.
"Ben bir haftadır gizlice seni gözetliyordum."
Gözlerimi kısarak ona baktım.
"Bana zaten daha tanıştığımız ilk gün bunu söylemiştin. Gerçek kimliğini bildiğim için bundan sonra beni sürekli izleyeceğinden bahsetmiştin zaten."
"Evet söylemiştim.Evet ilk başta bunun için yapıyordum." yutkundu. "Ama aslında sana zaten güvendiğimi söylemiştim."kelimeleri dikkatlice seçmeye çalışıyordu ve bu yüzden çok yavaş bir biçimde konuşuyordu. "Sana güvenmeme rağmen seni izlemeye devam ettim. Sabah sen okula giderken, okul bahçesindeyken, eve dönerken. Bunun için özür dilerim. Ben... Ben kendime hakim olamadım."

En sonunda dayanamayıp gülmeye başladım. Peter kaşlarını çatmış bir şekilde neye güldüğümü anlamaya çalışıyordu.
"Bu komik mi sence?" dedi bozulmuş bir sesle.
"Evet. Çok komik. Çünkü beni en başta sapık ve Stalker olmakla suçlayan adam geçmiş karşıma aynılarını bana yaptığını söylüyor." bir yandan gülerken bir yandan da konuşmaya çalışıyordum. "Bu çok ironik."
"Yani bana kızmadın mı?" dedi kafası karışık bir şekilde.
Kahkamı en sonunda kontrol altına alıp konuşmaya başladım.
"Eğer başkası yapmış olsaydı şuan onu boğardım. Ama ben de sana aynısını yaptığım için şimdi ödeşmiş olduk."

Peter'ın yüzünde rahatlamış bir ifade oluştu. Sanırım benim bağırıp çağırmamı veya sinirlenmemi bekliyordu.
"Ama dur bi dakika." dedim.
"Benim Örümcek Adam'ı takip etmememdeki sebep sana olan hayranlığımdı."gözlerimi ona dikip sorgular biçimde baktım."Peki senin beni takip etme sebebin neydi?"
"Gerçekten bilmiyor musun?" tabiki de bir fikrim vardı ama onun ağzından duymam gerekiyordu.

Wrong Peter ParkerWhere stories live. Discover now