•now we are even•

974 122 158
                                    

Arkadaşlar lütfen hayalet okuyucu olmayın. Zaten herhangi bir oy veya yorum sınırı koymuyorum. Yaptığınız her yorum verdiğiniz her oy beni yazmaya daha çok itiyor. İyi okumalar (♡‿♡。)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Luna dur artık!"

Arkamı dönerek sesin geldiği yöne baktım. Bu Peter'dı. Daha doğrusu Örümcek Adam. Üzerinde Örümcek Adam kostümü vardı.
"Neden durayım ha? Bu orospu çocuğu kim bilir bana ne yapmaya çalışacaktı?! Doğduğuna pişman edeceğim onu şimdi."
Bu sefer kafasına vurmak için ayağımı kaldırdım. Tam tekmeyi basacaktım ki o tanıdık yapışkan ağlardan biri kolumu yapıştı. Kaşlarımı çatıp Peter'a ne halt ettiğini sorucaktım ama ağı birden kendine doğru çekince beni de yanına getirmiş oldu.
Kollarımı iki yandan tutup konuşmaya başladı.

"Çocuğa bak Luna. Biraz daha devam etsen onu öldürecektin!"
Kafamı çevirip yerde bir seksen uzanan Alex'e baktım. Üstü başı kan içinde kılını kıpırdatmadan yerde yatıyordu. Bu görüntü beni biraz kendime getirse de öfkemi dindirmeye yetmemişti.
"Öldürmekte de gayet haklı olurdum! Dünya onun gibi bir pislikten kurtulmuş olurdu." dedim sinirle.
"Ayrıca sen onun ne yapmaya çalıştığını görmedin." dedim.
"Gördüm Luna." dedi yüzüme bakarak. Sonra Alex'in sesini duymaması için kısık sesle devam etti.

"Seni izliyordum."
"Beni izliyor muydun?" dedim gözlerimi şaşkınla açıp ona bakarak.
"Beni izliyordun ve hiçbir şey yapmadın öyle mi?!" dedim inanamaz bir şekilde.
"Hayır Luna yani düşündüğün gibi değil."
"Beni izliyordun,beni takip ettiğini gördün, ondan kaçmaya çalıştığımı gördün ve buna rağmen gelmedin öyle mi?" dedim ona bağırarak.
"Hayır Luna gelecektim ama sen uzak durmamı istediğin için son ana kadar uzak durmak istedim. Seni kovalamaya başladığı anda yanına gelicektim ama sen çabucak onu yere serdin."
"Senden uzak durmanı falan istemedim ben! Her şeyi yanlış anladın ve açıklama- ma fırsat vermeden kaçtın. Ya onun yanında silah olsaydı? O zaman da burda bu konuşmayı yapıyor olabilir miydik?!"

Başını öne eğdi. Eliyle yüzünü sıvazladı.
"Ben ben bilmiyorum. Özür dilerim. Ben ben düşünemedim-" sözlerini devam ettiremeyeceğini anlayınca sustu. Ona gerçekten çok kızgındım ama kendime hakim olmaya çalıştım.

"Al şu çantamı." çantamı sırtımdan alarak ona uzattım.
"Anlamadım?" sesinden kafasının karıştığını anlayabiliyordum.
"Bu yaptığını öyle bir özürle affedeceğimi mi sanıyorsun?" diye sordum. Cevap vermesini bekleyerek ona baktım. Ama cevap vermedi sanırım hala anlayamamıştı.
"Bundan sonra ben seni affedene kadar kölem olucaksın. İlk görevin çantamı eve kadar taşımak. Sonraki görevleri mesaj atarım."
"Sen... Ciddi misin?" sesi hala inanmamış gibi çıkıyordu.
"Bak seni affetmememi ve Alex'e attığım gibi senin de bacaklarının arasına tekme atmamı istiyor musun?" hızlıca kafasını iki yana salladı.
"İyi, o zaman şu kostümünden kurtul ve çantamı eve kadar taşı." bir çantaya bir bana baktı. Ciddi bir şekilde duruşumu bozmadığımı görünce konuştu.
"Peki ya Alex?" dedi işaret parmağıyla yerde yatan Alex'i işaret ederek.
"Onu bayılttım. Ama merak etme yarım saat sonra falan iğrenç bir baş ağrısıyla uyanır."
"Hatırlat da seni kızdırmayayım."
"Hatırlatmama ihtiyaç duymamalısın." dedim ona göz kırparak.

Peter olduğumuz ara sokakta bir yangın merdiveninde üstünü değiştirdikten sonra yanıma geldi. Çantamı uzattım.
"Emrinizdeyim Leydi Luna" dedi çantamı alırken ve abartılı bir reverans yaptı.
Göz devirdim ama bu yaptığına gülmekten de kendimi alamadım.
Bir süre yan yana yürürken ikimizin de ağzını bıçak açmadı. Tabiki bu sessizliği bozan yine ben oldum.

Wrong Peter ParkerWhere stories live. Discover now