13.Bölüm

3.1K 179 224
                                    

Vote ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, sizin bir yorumunuz benim en büyük motivasyonum. <3

Keyifle okuyun<3

Sinan Güleryüz feat Özge Özder, Senle ben.

13.Bölüm

Ya yar olacaktı ya da yâra Araf Ağa.

Ama Araf Ağa ikisi olmayı da becerebilmişti. Şüphesiz yar olmak istese de yara olarak kalmıştı artık. Prangaların atılmış olduğu düşüncelerinin, özgürlüğe kavuştuğunu hissediyordu artık genç kız. Sadece kendini düşünecek ve kendisi için ayakta duracaktı. En kısa zamanda da, bu yaşatılan acının sebebi olanlara çok güzel bir ders verecekti. Aklında dolanan oyunların hadi hesabı yoktu. Sadece biraz daha beklemeli ve sabretmeliydi birçok şeyi.

Geniş yatağında oturmuş öylece parmağındaki yüzüğe bakıyordu, bakarken içi kıyılıyor, gözleri kendiliğinden doluyordu. Dün gece parmağına geçirilen bu halka, duydukları ile boynuna da geçmiş, onu boğacak şekilde acı çektirmişti. Artık eskiyi değil, ileriyi belirlemeli ve ona göre hareket etmeliydi. Yanabilirdi bu yolda, şüphesiz oldukça yanmıştı zaten ancak artık yanmak hiçte umrunda değildi.

Varsın yansındı.

Kendini boşluğa bırakmıştı dün geceden sonra. Araf'ın söyledikleri bir an olsun aklından çıkmazken, bugünü nasıl geçireceğini de bilmiyordu. Sabah erken saatlerde kalkıp kıldığı namaz sonrası rabbine dönüp bugünün bir an önce bitmesini dilemişti.

"Roya?" Diyerek kapıyı çalan evin emektarı, Zeliş sultan içeriye girmeye tereddütlüydü. Roya duyduğu kapı sesi ile yatağından kalkarak küçük çantasını eline aldı. Gözlerini birkaç saniye kapatıp rahatlamak için bir çabaya girdi ancak bu çok boş bir eylemdi. 'Allah kahretsin! Bugün nasıl bitecekti!' diyerek dilini dişleri arasına kıstırıp gözlerini açtı. Gözleri açılır açılmaz, elbise dolabının aynasındaki yansıması ile göz göze geldi. Gözleri soluk teninden birkaç gün içinde erimiş bedenine doğru yol alırken, giydiği siyah elbisenin hakkını verircesine yas yeriydi yüreği. Dudakları kıvrıldı. Bunlar geçecekti elbet! Bu günler geride kalacak, mutluluğu bulacaktı.

"İyi olacağım." Diye telkinler verdi kendisine ne kadar işe yaramayacağını bilse de. Kapıya doğru giderek beklemeden açtığında başını yerden kaldıran Zeliş sultan ile karşılaştı.

"Heh! Hazır mısın? Bozbey'ler geldi seni beklerler." diyerek beklemeden diline dolananları söyleyen kadına uzanıp, yanağını öperek geri çekildi Roya.

"Azıcık daha bekleseler ölecekler mi? Zeliş'im."

Kadın duydukları ile iflah olmayan kıza baktı. Bu gidişle çok bela alacaktı başına bu deli kız. "Dine! Sessiz ol, duyacaklar şimdi." Dedi etrafına telaşlı hâli ile bakınıp. Duymaları Roya'nın çokta umrunda olduğu sayılmazdı.

Omuzunu umursamazca silkti. "Tamam Zeliş sultan, bu kadar gerilme!" Kaşlarımı çattı bu duruma. Kimseden çekinmesi gerekmiyordu. Bu yapılan zaten normal bir durum değildi ve onu bu yola sürenler biraz da kendi laflarını yemişse, çokta kötü sayılmazdı.

Derin bir nefes aldığın da aklı, geçmiş anılara uğradı. hatırlamak istemediği ancak sürekli aklına doluşan anılarla sertçe yutkundu. Aklına dolanmaması gereken bu anılar ruhuna fırtına katıyordu. Hafifçe iç çekti.

ROYAOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz