Bu sefer de Gümüş Serranın ağzına bir tane vurdu.

" Terbiyesiz." Diyip ayağa kalktı Gümüş.

" Sen yap yap terbiyesiz olan ben olayım oh ne güzel iş ya.

Elini ensesine ataydın bundan sonra senin helalin benim aslan parçası deyip alnını öpeydin.

Siz iki odundan fazla romantiklik beklemiyorum ben zaten."

Serra çoktan yerlere yatarak gülmeye başladı.

Onun bu haline Gümüşte gülerek katıldı.

Böyleydi Serra Gümüşün çocukluğu arkadaşı sırdaşıydı.

Gözlerinin yaşı bir akmıştı çoğu zaman.

İlkokulda Gümüşün annesi yok diye dalga geçenlerin saçlarını ikisi bir olup yolardı.

Çocuklar bazen yetişkinlerden bile acımasız olurdu.

Böyle geçmişti seneleri Serrayla çoğu zaman birlikte kalırlardı.

Serranın dersleri iyi değildi zaten çokta okumada hevesi yoktu.

Ama Gümüş gittiğim okulda beni yanlız mı bırakacaksın dediğinde sabahlara kadar çalışmıştı.

Gümüş evlendikten bir ay sonra eve gelmişti mektup.

İkiside İstanbul'da hukuk fakültesini kazanmıştı.

Serra mektupları göğsüne bastırarak sabaha kadar ağlamıştı.

Hala mektuplar sandıkta bir yemeniye sarılı halde duruyordu.

Gümüş üzülmesin diye Serra ikisininde kazanamadığı söylemişti.

Gümüş inanmasa da daha çok üzülmesin diye inanmış gibi yapmıştı.

Serra Gümüşün yatağında kurdukları hayalleri hatırladı.

İkiside avukat olacak birlikte büro açacak yaralı kadınların yanında duracaklardı.

O hayalleri kurarken Gümüşte o kadınlardan biri olacağını bilemezdi.

Ortamın ağırlaştığını gören Serra hemen lafı değiştirdi.

" Ee ne giyeceksin gülüm yeni aldığımız elbiselerden birini giy yakışır sana."  Serra ellerini yüzüne koymuştu.

Gümüş dolabı açıp ilk zamandan beri beğendiği elbiseyi gösterdi.

" Çok abartı olmaz dimi." Gümüş elbiseye bakıyordu.

" Olmaz kızım niye olsun ben senin yerinde olsam şöyle afilli bir şey giyer resmini Berzan ağaya atardım.

Ama bu değil böyle daha ateşli bir elbise falan eee ne diyordun sen şeytan azapta gerek.

Azıcık kudursun adam değil mi gülüm."

" He az kuduruktu biraz daha kudursun oldu." Gümüş elinde ki elbiseyi dolaba astı.

" Valla orasını bilemem sen bileceksin onu da hadi ben kaçtım gülüm eve gidip kendi elbisemi seçeyim belki bir kısmetim çıkar."

Serranın yüzünde çiller vardı ve beyaz tenliydi Gümüş gibi.

Onu gören hep hasta sanıyordu ten renginden dolayı.

Oraların gelin standartlarına pek uymuyordu bu yüzden.

" Gel gel Berzanın bir adamı var Bekir onu da sana alalım."

Serra koşarak kaçmıştı odadan ama Gümüşün aklını da karıştırmıştı.

Önce dolabı açıp bir şeyler aradı, biraz uğraş sonucu istediğinden de fazla bir şey bulmuştu.

BERZAN GÜMÜŞWhere stories live. Discover now