Sakusa burnundan soludu.

"Al," dedi, duş lifi ve küçük bir kalıp sabun uzatarak. "Mum soya bazlı, suda kaldığın için kalıntıları kolay çıkıyor olmalı."

Atsumu lifi alıp suyun altında kendini silmeye başladı. Göreve odaklanmaya çalışsa da ağzından gelen şeyi engelleyemedi, üzerinde sildiği mum dışında kim bilir başka neler varken.

"Sen de hoşlandın gibi, ha, Omi-kun?" dedi Atsumu, karnı neler olduğunu hatırladığında nasıl kendini kaybettiğini düşününce kendi kendine saldırdı. Yumuşak bakışlı ve cevap vermeyen Sakusa'yı görmek için başını kaldırdı. "Karşı konulamayacak kadar çekici olduğumu düşünmen normal, biliyorsun. Çok kişi öyle düşünüyor."

Mumun sonunu da silerken, ona doğru adi bir bakış attı.

"Seni şu küvette boğabileceğimi ve kimsenin senin bu dairede olduğunu bile kanıtlayamayacağı kadar iyi temizlik yapabildiğimi biliyorsun," dedi Sakusa, ifadesizce.

"Çok da aftercare-imsi değil, Omi-Omi~," diye şarkı mırıldandı Atsumu. 

"Saçlarında mum var. Nasıl oldu ki bu?" Sakusa döndü -çok zarif değil, ki Atsumu algılayabilecek gibi değildi.

Umrunda da değildi. Hepsi pastanın üzerindeki krema gibiydi Atsumu'ya. Gerçi, tam olarak ne yaparak Sakusa'ya kontrolü biraz kaybettirdiğini merak ediyordu- çünkü tepkisinden biliyordu, Sakusa bunu baştan planlamamıştı.

Atsumu bunu tekrarlatmak için ne yapabileceğini merak ediyordu.

"Bilmiyorum, Omi-kun, sen söyle. Şampuan ver bana."

"Çantandan saç ürünlerini almamı ister misin?" diye sordu Sakusa, gerçi kendininkilere uzanmış ve Atsumu'ya teklif etmişti, ki o da etiketi dikkatle okuyordu.

"Hayır, iyi bu," dedi Atsumu, Sakusa'nın oldukça kaliteli saç malzemelerine şaşırmayarak. O parıl parıl bukleleri vardı sonuçta.

Avucuna biraz şampuan aldı ve kollarını kaldırmaya yeltendi; omuzları bayağı sancılandığı için alçak, tereddütlü bir ses çıkardı. "Ah." 

Belki de kısıtlamaları çekiştirirken biraz coşkundu. Yaptığını hatırlamıyordu ama üst sırtı ve kolları kesinlikle yaptığını söylüyordu.

"İşte," dedi Sakusa, aniden bir el Atsumu'nun avucundan şampuanı kazıdı. "Benden uzağa dön yüzünü ve başını geriye doğru kaldır."

Ah. Tamam, o zaman.

Atsumu ona söylendiği gibi yaptı, başını küvetin kenarından arkaya eğdi ve Sakusa'nın duş başlığıyla saçlarını yeniden ıslatıp şampuanlamasına izin verdi. Kafa derisindeki uzun parmaklar bambaşka bir şeydi, ve Atsumu kalp atışının hızlandığını hissedebiliyordu. Samimi hissettiriyordu. Gözleri kendiliğinden kapandı ve boğazından tırmanmakla tehdit eden mutlu bir iniltiyi bastırdı.

Dikkatinin dağılması gerekiyordu.

"Hm, banyon manyak şıkmış," diye başladı Atsumu. "Yani, tüm mekan çok hoş. Sormak istiyordum, ailen aşırı zengin falan mı?"

Atsumu Sakusa'nın cevap vermemesini bekliyordu, ama öyle olmadı. Sakusa her nasılsa mum bulaşan saç tutamını parmaklarıyla tarıyordu, nazikçe materyali sökmeye çalışıyordu.

"Evet. Babamın bir yatırım şirketinde yüksek rütbeli bir pozisyonu var ve babasının da aileden parası vardı," dedi Sakusa açık açık.

"Ah," dedi Atsumu akıllıca, Sakusa saçlarını durularken. "Onlarla çok, ımm, görüşüyor musun? Ailenle?"

Su kesildi ve Atsumu saçlarında tekrar ellerini hissettiğinde oturmaya hazırlanıyordu. Ah, saç kremi. Ne düşünceliydi.

"Çok değil. Kardeşlerim çok daha büyükler ve kendi hayatları var. Babam ben çok küçükken Hong Kong'da iş aldı ve annem de ben liseden mezun olunca ona katıldı. Sadece yılbaşı zamanlarında görüyorum onları."

"Ah," dedi Atsumu yine.

"Sorun değil. Çok hoş insanlar değiller."

O kadar da coşkulu ya da özellikle gelecek vaat eden bir şey değildi, ama Atsumu'nun Sakusa'nın aile hayatı hakkında Komori Motoya'nın kuzeni olması dışında hiçbir şey bilmediği düşünülürse, şimdi göğsünde garip bir sıcaklık fışkırmıştı. Biraz gülmeden edemedi, ki bu muhtemelen kabalıktı ama gözünü aralayıp yukarı baktığında, Sakusa'nın yüzünde yarım bir gülümseme olduğunu fark etti. Her zaman benzer bir (kötü) mizah anlayışına sahiplerdi zaten.

"Tamam. Bana büyüdüğün zenginler evinden bahset. Geleneksel miydi batılı tarzında mı?"

Ilık su Atsumu'nun saçından geçti ve başının üzerine parmaklar bastırıldı. Banyo bir süre zamandan kopmuş gibiydi, ve Atsumu bununla savaşmıyordu. Orada oturdu, saçlarını yıkayan Sakusa Kiyoomi ile, ve onun Tokyo'nun dışındaki çeşitli yapısal sorunları olan konak hakkındaki hevessiz tarifini dinledi. 

*

"icarus" bölümü uzundu ama favorilerimden biriydi.

kurdukları bağa bakın ya <3

Terminal Curiosity | SakuAtsu | +18 ✔çeviriWhere stories live. Discover now