"Yade abla geri almıştır." dedi Sude alayla. Omuz silktim umursamazdı. Hamuru açma işlemi bitince kalıpları hamura bastırdık. Çıkan şekilleri düzgünce tepsiye dizdim. Kurabiye hamurunu şekillendirme işlemi bitince onları fırına attım ve Sude'ye emanet edip mutfaktan çıktım. Salonda Eniz'in söylenerek kurduğu yılbaşı ağacımız ve perdelere astığımız ışıklarımız rengarenk parlıyordu. Kocaman evimiz, her şeyi ile bizi yansıtıyordu. Her köşesinde bizden bir parça vardı. Gülümseyerek odama adımlamaya başladım.

Özgür geldikten sonra hazırlanıp ona sürpriz hazırladığım yere gelecekti... Yani evime. Yani yeni komşusunu ziyarete. Tatlı bir yemek yiyecek, ardından Armağan ve basketbol takımı ile buluşup bir şeyler içecektik. Son olarak ise kutlama yapmak için tesislere gidecektik. Önder Hocam takımın bir arada olmasını istemişti ve kimse ona hayır diyememişti. Gecenin sonunun bizi nereye götüreceğini ise bilmiyordum.

Odama gelince direkt dolabımın başına geçtim ve dolabımın içine bakmaya başladım. İçimde kocaman bir heyecan ve onun yanında bir neşe vardı. Yüzümde gülümsemem asla eksik olmuyordu. Özgür ile birbirimize sık sık küçük sürprizler yapıyorduk evet, ama bu seferki fazla film variydi. Kendimi tatlı bir romantik komedi filminden çıkmış gibi hissediyordum. Bir şeylerin ters gitmesinden aşırı korksam da, evrene iyi enerjiler göndermeye çalışıyordum.

Her şey yolundaydı ve öyle devam edecekti.

"Masaya mum?" dedi Sude alayla odama dalarken. Gözlerimi devirdim ve kıyafetlerimi karıştırmaya devam ettim. Alışveriş yapmadığım için kendi kendime sinirlenirken, ellerim sakince kıyafetlerimin üzerinde gezinmeye devam ediyordu. "Efe abimle Eniz kıskanç abi triplerine girdiler. Grupta sürekli söyleniyorlar. Özgür eniştemi bizden çok sevdiklerini bilmesem inanacağım."

"Lan cidden?" dedim şaşkınlıkla ona dönerken. "Özgür yokken biz vardık ama onu daha çok seviyorlar. İnanamıyorum şuan." diyerek devam ettiğimde Sude kıkırdadı. Şaka bir yana, bazen bu konu oldukça ciddi bir hale bürünüyordu. Özellikle maçlardan birkaç gün önce Efe abim, Eniz ve hatta babam Özgür'e bebekleriymiş gibi davranıyorlardı. Benim biricik sevgilim ise bu ilgiden oldukça memnundu ve seve seve bu ilgiyi kucaklıyordu.

Özgür'ü bu kadar çok sevmelerinin sebebi tabi ki Beşiktaş'tı. Ha... Birde ben.

Bulduğum siyah elbiseyi askıdan alıp üzerime tuttum ve yatağımdan bana bakan arkadaşıma döndüm. "Nasıl?" dedim heyecanla. "Çok güzel. Beğendim." diyerek oda benim heyecanıma eşlik etti. Sonrası ise oldukça hızlı geçmişti. Banyodan çıktığımda ablam ve Sude masa hazırlıyordu. Ben ise odama geçip hazırlanmıştım.

Saat beşe gelirken, aynada kendimi süzmeye devam ettim. Üzerimde mini, kalp yaka ve ince askılı siyah bir elbise vardı. Saçlarımı ensemde salaş bir topuz yapmıştım. Çillerim belirgin, yüzümde hafif bir göz makyajı ve bordo rujum vardı. Ayağımda ise Kartal'ın seni gördüm aklıma geldi, diyerek aldığı Kartal figürlü pandufum vardı. Telefonuma bildirim gelince heyecanla ekranı açtım.

Koç : Gül Güzeli, ben hazırım. Konum bekliyorum.

Hızlıca kapıya çıkması gerektiğini söyleyen bir mesaj yazdım ve kapıya koştum. Kapı deliğinden karşı dairenin kapısını izlerken kapı açıldı. Telefonuma bildirimler gelirken derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Özgür şaşkın bakışlarını telefonundan kaldırıp bana dönerken, "Hoş geldin sevgilim." diyerek mırıldandım. Hızlı adımlarla bana yaklaşıp kollarını bedenime doladı ve beni kendine çekti. Kafasını boynuma koyduktan sonra derin nefesler almaya başladı. Özlemden gözlerimin dolduğunu hissederken, kollarımı onun bedenine doladım. "Özlemişim seni." dedik aynı anda. Dudaklarımın arasından bir kıkırdama firar ederken kendimi ondan uzaklaştırdım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Dudakları, dudaklarımı hemen kabul ederken içimdeki özlem kendini daha çok belli etmişti.

KOÇWhere stories live. Discover now