Birazcık kayıplara karışmıştım ama geldim. Hafiften bir giriş yapalım sonra BAM BAM BAM...
Beklediğiniz için ve mesajlarınız için teşekkür ederim. Ben de sizin gibi bir kaç kitaba sık sık ziyarette bulunurum. Ve benim kitaplarıma da böyle birileri olduğunu bilmek.... mükemmel hissettirdi. Yorumlarınıza yansıttıklarınız benim için çok çok önemli ve hayatımda büyük bir yer edindi. Karakterlerimi sevmenizi seviyorum. Sizi seviyorum. Yeni bölümlerde ( Zirve'ye bölüm yazmaya başladım ama bildiğiniz üzere çok fazla düşündüğüm ve yazıp yazıp sildiğim için o çok yavaş ilerliyor )görüşmek üzere...
' Ana? ' diyerek boş salona doğru ilerleyen Kuzey'in kaşları çatılmıştı. Neredeydi bunlar? Kahvaltı saatinde evde olurlardı. Bir şey mi olmuştu? diye düşünürken anahtar sesini duydu ve kapıya doğru ilerdi.
' ..... haklıyım diyorum ama beni takan yok ki ' diyen Ozan'ın sesi ile ' Nereden geliyorsunuz sabah sabah? ' diye sordu.
Ozan ' Ooooo Yüzbaşı, önceliğin değişti bizi sik- ' derken Zeliha Hanım ' Ozan! ' diye oğlunu uyardıktan sonra ' Hoş geldin oğlum ' dedi.
' Hoş buldum ana da nereden bu saate? Babam nerede? '
' Buradayım ' diyerek kapıdan içeriye giren babası ile Kuzey ' Söyleyecek misiniz artık? ' diye sinirle konuştu.
Zeliha hanım ' Önemli bir şey yokmuş oğlum, baban biraz tekledi hastanedeydik '
Kuzey, babasına ilerlerken ' Nasıl? Ne zaman? ' diye sormayı ihmal etmedi. Babasının koluna girerken ' İyi misin baba? ' diye ekledi.
' Yırtuk kefeni '
Zeliha Hanım ' Bak! Sana şunu söyleme demedim mi? '
' Demedun '
' İyi şimdi diyorum, konuşma öyle '
' Konuşmam hatun ' diyerek salona doğru ilerleyen babasına eşlik eden Kuzey ' Bana neden haber vermediniz? ' diye sorusunu yineledi.
Ozan ' Aklımız başımızdan gitti ağabey '
' Bana haber verip öyle gitsin o akıllar ' derken koltuğa oturması için yardım ettiği babasına ' bir emrin var mı baba? ' diye sordu.
' Var '
' Nedir? '
' Kaybol gözümün önünden '
Kuzey, kafasını aşağı yukarı sallarken annesine bakıp ' Babam iyi ' dedi ve babasının hemen yanına oturdu. Sıkıntı ile içini çekmekten kendini alıkoyamadı Kuzey.
Zeliha Hanım ' Tabi iyi ' dedikten sonra ' Ben şimdi kahvaltı sofrasını kurayım. Bir şeyler ye sonra ilaçlarını al ve uyu, bir şeyin kalmaz tamam mı* ' diye ekledi.
' Tamam değul desek bir boka yaracak mı hatun? '
' Hayır '
Ozan ' O zaman seçenek gibi niye soruyorsun anne? '
Zeliha Hanım ' Kendinizi iyi hissedin diye, oldu mu? Rahatladın mı oğlum? '
Ozan ' Evet '
' Güzel, şimdi git çay koy bende ağabeyinin gazını alayım geleceğim ' diyerek bakışlarını Kuzey'e çevirdi.
Kuzey, annesinin nasıl anladığını sorgulamadı bile. Hep anlıyordu. Canı mı sıkkın, sinirli mi, tedirgin mi...?
Kuzey ' Otursana anne ' diyerek annesini babasının yanına yönlendirdi.
' O kadar mı? Annemi oturtacak kadar mı? Bekleyin beni çay koyup geliyorum. BEKLEYİN ' diyerek mutfağa koşturan Ozan ' Bekleyin, az kaldı. Dolsana çaydanlık, dol! Emrediyorum dol ' diye bağırarak salonun dikkatini dağıtmaya çalışıyordu ki olayı kaçırmasın. Onun bu haline göz deviren Kuzey ' Çabuk ol ' diye bağırdı.
Salona ışık hızında giren Ozan ' YETTTİMM AĞABEY ' dediğinde koltuğa kendini atıp yerleşmesiyle Kuzey 'Oldun mu paşa? Yerleştin mi, başlayabilir miyim artık? ' diye kinaye dolu sesiyle konuştu. Cevap vermesine gerek yoktu ama Ozan, game of thrones geyiği yaparak ' go ahead lord commander ' diye karşılık verdi.
Zeliha Hanım ' Ay hadi ama Kuzey, daha ne kadar bekleyeceğiz? ' diye söylenirken Kuzey ' Seni daha fazla bekletmeyeceğim ana ' derken annesinin gözlerinin içine bakıyordu.
Zeliha Hanım, oğlunun gözlerinde gördüğü şey ile anladı. Yüzünü geniş bir gülümseme kapladı. Bu gülümseme o kadar yoğundu ki gözlerinden akan yaşlara yansıdı.
' Bir fışkı anlamadum ne ağlaysun hatun? Ne oldi da? '
' Aynen, aynen. Ne oldu ya? Ne kaçırdık? Bir şey kaçırmamız imkansız değil mi baba? '
' He başundan beri buradayık '
Zeliha Hanım ' Ettin mi? ' diye sorarken neyi kast ettiğini anlayan Kuzey ' Henüz değil ' diye karşılık verdi.
Ozan ' Ne ettin mi? '
' Ne henüz değul? '
Zeliha Hanım ' O zaman sadece? ' diye konuşmaya başlayınca Kuzey ' Klasik ' diye sormadan cevap verdi. Sadece klasik süreç başlamıştı.
' Ne sadece? '
' Ne du klasik mi ne zıkkumsa? '
Zeliha Hanım ' Nasıl yapalım peki? Önce ... ' derken Kuzey ' Biz daha uygun gibi ' diye atıldı.
' Neyi nasıl yapalım? Ne önce? Neeee? '
' Biz nereye uygunuk? '
' Kime de uygun olabilir ba-ba hay ve vayyy anasını ben anladım ' diyerek cümlesini tamamlayan Ozan'a babası' Ne du? Ne oldi? Bana da desene sıpa? ' diye sorunca bir game of thrones geyiği daha geldi.
' Winter is coming baba, winter is coming '
' Ne com -ne? '
' Ağabeyim kaybetti, annem kazandı '
' Anan mu kazandi? Anan kazandu ise bir - Hay babanun şarap çanağuna bende anladum '
Kuzey, bakışlarını annesinin gözlerinden alıp babasına çevirdi ve ' Evleniyorum 'dedi.
' Kimdur? Kimlerdendur? Şaşırt benu de bizden biri olsun '
' Benden biri baba '
' Asker midur? '
' Evet '
Ozan ' Vay be! Vay be! Demek ki lennister doğru söylemiş '
Kuzey, yandan biri gülümseme ile ' Ne demiş? ' diye mırıldandı.
Ozan ayağa kalkıp sesini kalınlaştırarak sanki halkı selamlıyormuş gibi ' Tahtların oyununu oynadığında ya kazanırsın ya da ölürsün ' hemen sesini incelterek ' Öldün çık ' dedikten sonra annesinin eline uzandı ve elini öptükten sonra ' Helal olsun queenim! Taht senindir. Hazır tahtta iken şu yan komşuyu da bana alır mıyız? ' diye devam etti.
Zeliha Hanım ' Alacağım ama sana değil ' derken Kuzey, Ozanın ensesinden tutup havaya kaldırdı ve ' Adnan beyin şu meşhur sözü var ya hani? ' diye sordu.
Ozan ' Hangisi? '
Kuzey, hafif sinirli bir ses ile ' O senin yengen, yengen ' diye dişlerinin arasından konuştu.
Ozan, kalakaldı ama kısa bir süre sonra Adnan Beyin sözleri ile konuştu. Sesinde dram yüklüydü.
' Sen. Benim. Ağabeyimdin. '
Kuzey ' Ayağını denk al. Ne ben Adnan ne de Masal, Bihter ' dedikten sonra ' Anladın mı Behlülcüğüm? ' diye sordu.
Ozan, Ağabeyinin elinden kurtulurken ' Anladım Yüzbaşı 'dedi ve kendini koltuğa atarken son vuruşu yapmayı ihmal etmedi.
' O zaman Behlül kaçar '
DEVAM EDECEK!
