~27~

8.6K 186 63
                                    

Uyandığımda hava yeni aydınlanıyordu. Belki de yeni kararıyordur. Ah bilmiyorum! Belimi saran sıcak kollar, bir nebze de olsa rahatlamama vesile oluyordu. Hâlâ gördüğüm rüyanın etkisinde olabilirdim.

Ne kadar iğrenç bir rüyaydı!

Benim gibi yavşak biri için bile çok iğrenç bir rüyaydı. Sınırları aşmıştım. Bu sefer gerçekten de aşmıştım! Düşüncesi bile midemi bulandırıyordu. Yüzümü ekşittim.

Araf ve Gökhan ile grup seks?

Yüce Rabbim ben cezamı bu rüyayı görerek aldım. Daha yavşaklık mı? Tövbe!

Burnumu Rüzgâr'ın boynuna gömdüm.  Nane kokusunu iyice içime çektim. Nefesimi kesmiyor, aksine daha çok açıyordu. Rüzgâr'ın kokusu bambaşkaydı..

Araf ile sevişmem aklıma geldi. Tedirgin bir şekilde dudağımı ısırdım. Acaba Rüzgâr öğrense nasıl bir tepki verirdi?

Kesinlikle benden tiksinirdi. Bundan emindim. Üstüne üstlük bir kez Rüzgâr'ın karşısında Gökhan'a sarılmıştım!

Ne hissetmişti acaba?

Bilhassa ne kadar kaşar bir kişiliğe sahip olduğumun farkındaydım. Hatta tiksindirici bir kişiliğim de olabilirdi. Lâkin ben bunu baba sevgisi görmemeye bağlıyorum.

Bu zamana kadar hiç baba sevgisi görmemiştim. Üstelik kendi ailemi dahi tanımıyordum ben. Yani hiç tanımamıştım. Kendimi bildim bileli üvey ailemin yanındaydım.

Annem ve ablama sonsuz teşekkür ediyordum. Bu zamana kadar hiç üvey evlat olduğumu hissettirmediler. Lâkin üvey babam olacak pezevenk için aynı şeyi söyleyemem. Onun tarafından hep aşağılandım. Beni her zaman hor gördü. Ben ona rağmen boyun eğmedim. Ve bu saatten sonra hiçbir erkeğe de boyun eğmeyecektim. Götümü yesinler ayol!

Belki de baba sevgisi görmediğim için erkeklerden medet umuyordum. Tabii Rüzgâr ve Gökhan gibi olgun olanlarından. Ortaokul da bana çıkma teklifi eden erkekleri kızlar tuvaletine sokup, döven bir kızdım. Vallahi erkek olsam asla kendim gibi sevgili istemezdim!

Tabi tamtlı çekici cana yakın olabilirdim burası ayrı!

Erkekler de salak olmasaydı benim gibi bir kekoya çıkma teklifi etmezlerdi canım. O benim sorunum değildi.

Yüzümü kaldırdım. Rüzgâr'ın sert çehresini incelemeye başladım. Tam bir mafya gibi uyuyordu koçum benim be!

Ablam bir ara öyle bir anlatıyordu ki onu bana. Çocuğu ve karısı olduğunu o da bilmiyordu sanırım. Çünkü bu konudan hiç bahsetmemişti. Sadece mafya ve zengin olduğunu söylemişti. Ha bir de Aras Holdingin sahibi!

Peki şu an nasıllardı? Ablam nasıldı? Annem nasıldı? Üvey babam olacak sik kafalı umurumda değildi. Beter olsundu!

Ablamdan ne kadar özür dilersem dileyeyim asla beni affetmeyecekti. Haklıydı. Ben olsam ben de affetmezdim. Zamanında bana hayranlıkla anlattığı adamın, hatta bilhassa tiksinerek dinlerdim hep; şu an kollarında uyuyordum. Düşündükçe değişik hissettiriyordu.

Gerçekten de bu hayatta kimseye güven olmuyordu. Bu da kulağınıza küpe olsun arkadaşlar, kimseye güvenip bir şey anlatmayın. Sevdiğiniz birini veyahut başka bir şeyi.. size en basitini söyleyeyim; şu an ablamın sevdiği adamın kollarında uyuyorum..

Böyle olmasını ben de istemezdim. Fakat iş işten geçmişti bir kere. Dönüşü var mıydı bilmiyorum. Sanki bu dünyaya gelmem koskocaman bir hata gibi..

Araf gibi takıntılı bir pezevenk bela olmuştu başıma.. ve ben vazgeçeceğini hiç zannetmiyordum. Çünkü kollarında ölen sevgilisine benziyorum. Tek nedeni bu!

'onun yerine koymam seni' demişti, bana. Sen kim köpek beni onun yerine koymuyorsun? Tamam sırf benziyorum diye beni onun yerine koymasını da beklemiyordum. Fakat bunu gelip de yüzüme söylemesi hiç hoş değildi. Onur kırıcıydı. Sanki o kıza benzemesem hiçbir ayrıcalığım yok gibi...

Merak ettiğim tek bir şey vardı. Benim hikayemin esas adamı kimdi?

38 yaşında, bir çocuğu olan Rüzgâr?

26 yaşında, Araf ile birlikte olduğunu bile bile Pera'dan vaz geçmeyen Gökhan?

Yaşını bilmediğim, ve sırf kollarında feci bir şekilde can veren eski sevgilisine benziyorum diye bana takıntı yapan Araf?

Ya da daha dün tanıdığım Kartal?

Belki de okulun ilk günü bana çarparak, beyin sarsıntısı geçirmeme vesile olan Karan?

Hiç normal değildi. Rüzgâr'ı deli gibi sevmek istiyor, bir yandan da onu sevmekten çekiniyordum.

Belki de benim hikayemde gerçek aşk yoktu. Sadece anı yaşıyorduk ve sonumuz belirsizdi..

Esas adam Rüzgâr'idi belki de, diğerleri sadece yan karakter olabilirdi..

Yan karakterler bizim için engel olabilir miydi?

Biz o engelleri aşarsak Rüzgâr ile musmutlu bir hayat yaşayabilir miydik?

Sorun şuydu ki engelleri aşabilecek miydik?

Yoksa sonumuz Pera ve Araf gibi mi olacaktı?

Şimdi bunları düşünmek istemiyordum. Başımı, Rüzgâr'ın göğsüne koydum. Nane kokusunu iyice içime çekerek, kendimi derin bir uykuya teslim ettim..

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin