~9~

13.8K 338 81
                                    

Gözlerimi, Gökhan'ın kollarında açtım. Bana sıkıca sarılmıştı. Sanki kaçmamdan korkuyor gibi..

Yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Hadi ama mafyalar kaşları çatık uyurdu!

Mafya olduğuna emin misin Gökhan?!

"Gökhan.." diye, mırıldandım. Kaşları çatıldı. "Gökhan uyansana!" Diye cırladım, bu sefer.

"Off.. kulaklarım özür dilerim.." dedi, bezgin bir tavırla. Gözlerini araladı. Araladığı gibi geri kapattı. "Ben hiç uyanmamış gibi yapayım. Sende uyumuş gibi yap. Biraz daha böyle kalalım." Diye mırıldandı, uykulu sesiyle.

"Rüzgâr ağzımıza sıçacak Gökhan!" Dedim, gülerken. Sonra Rüzgâr'ın sinirli suratı aklıma geldi. Endişeyle ayağa kalktım. "Kalksana ulan!" Dedim, Gökhan'ı sarsarak.

Gökhan, sıkıntıyla sesli bir nefes verdi. "Rüzgâr'dan korkuyor musun?" Diye, sordu. Bana değil, tavana bakarak söylemişti.

Tavanla mı konuşuyorsun Gökhan?

"Hadi kalk!" Dedim. Gökhan istemeyerek kalktı. Bezgince yüzüme bakıyordu. "Ne vardı az daha uyusaydık!"

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Çok tatlı görünüyordu vesselam. Tam ağzımı açmıştım ki, yastığın yanında çalan telefonu fark ettim. Hızla telefonu elime aldım. Gökhan'ın telefonuydu. Üstelik sessizdeydi. Demek ki rahatsız edilmek istememişti..

Hasiktir lan! Rüzgâr arıyor! Telefon kapandığında ekrana baktım.

Şaka?!

255 arama neydi Rüzgâr?!

Sıkıntıyla dudağımı dişlemeye başladım. Gökhan sorgularcasına yüzüme bakıyordu. "255 cevapsız arama. Rüzgâr'dan." Dedim, şirince sırıtarak.

"Oha amına koyayım! Normal gün de hiç aramayan adam şimdi 255 kez mi aramış?!" Dedi, hayretler içinde. Başını iki yana salladı.

"Sanırım bu sefer cidden bize koyacak." Dedim, gevşek bir tavırla. Gökhan gözlerini devirdi.

Telefon tekrar çaldığında, ekranı Gökhan'a çevirdim. Gökhan bir hışımla telefonu elimden aldı.

"Ne var amına koyayım!" Diye, tısladı sinirle. Rüzgâr'ı duymak için Gökhan'a yaklaştım.

"Nerdesiniz lan!" Diye bağırdı, Rüzgâr.

"Sana ne amına koyayım. Sana hesap mı vereceğim. Git Japon kılıklı pezevenk versin hesabını!" Dedi, Gökhan.

"Sikik sikik konuşma Gökhan. O kızı getir buraya. Hemen!" Dedi, Rüzgâr. "Ne o birlikte mi oldunuz? Kızı kandırdın mı lan?"

Kanımın donduğunu hissettim. Zorlukla yutkundum.

"Siktir git amına koyayım!" Diye tısladı, Gökhan. Telefonu Rüzgâr'ın suratına kapattı. Sinirden alnında ki damarlar belirginleşmişti. Gözleri dönmüştü neredeyse.

"Gökhan." Diye mırıldandım, ürkek bir tonlamayla. "O şu an sinirli olduğu için ne dediğini bilmiyor."

Oysa dün geçirdiğim en güzel gün olabilirdi! Gökhan benimle birlikte olmayı bırak, beni öpmeye dahi kalkmadı..

Omuzlarından tutup, kendime çektim. Başını göğsüme yasladım. "Dün için çok teşekkür ederim. Geçirdiğim en güzel gündü." Diye, fısıldadım. İstemsizce gülümsemiştim. "Ve Rüzgâr ile aranızın bozulmasını istemiyorum. Sen şimdilik onu alttan alır mısın?"

"Hep ben alttan alıyorum Naz. Sürekli bir şeyleri bahane ediyor. Benim yerime Japon kılıklı pezevengi aldığı için Rüzgâr ile bağlantıyı kesmem gerekiyordu. Ama sırf senin için kesmedim."

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin