37🎱RA'Ç

297 114 2
                                    

Bana masallar anlat sevgilim, nefesinde yıllansın, dudaklarında anlam bulsun.

Dakikalardır gelen konum bilgisine bakıyordum, Aren hâlâ onun peşindeydi demek ve benim biraz önce çocuk tutan ellerim bir adamın kanına daha bulanacaktı, bana tecavüz etmiş bir piçi öldürmekten korkmasam da bir kez daha katil olacağımı tahmin etm...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dakikalardır gelen konum bilgisine bakıyordum, Aren hâlâ onun peşindeydi demek ve benim biraz önce çocuk tutan ellerim bir adamın kanına daha bulanacaktı, bana tecavüz etmiş bir piçi öldürmekten korkmasam da bir kez daha katil olacağımı tahmin etmemiştim.

Kim tahmin ederdi ki?

Aren'in dediği gibi bu tarikat sıradan bir şey değildi ve Aren'in silüetinde beden bulan ruhun dediği gibi." Biz bir piyon aynı zamanda onların efendileriydik."

Telefon ekranının kapanması ile kafamı sallayıp kendime gelmeyi denedim. Nefes alışlarım düzelirken ayaklanıp güne uygun kendime simsiyah bir kefen yarattım.

Siyah kot, siyah crop; saçlar at kuyruğu ve tek eksik siyah demirden bir silah.

Elbiselerin arasında gizlenmiş kasanın şifresini girip içindeki silahı belime koydum.

Çocuklar!

Üzerime uzun bir hırka alıp çıktım odadan. Gözlerime ışıl ışıl bakan çocuklarımın yüzüne hafif bir tebessümle baktım. İkisi de kanepeye oturmuş beni bekliyordu. Yanlarına gidip oturdum. "Hadi kahvaltı yapalım anne." Heyecanlı sesini, buğulu sesim gölgeledi. "Ben bir saat içinde geleceğim, siz şimdi kahvaltı yapacaksınız, gelince de sizle tatlı yemeye gideceğiz." Yüzlerini sırayla okşayıp, saçlarına buselerimi iliştirdim.

"Yine mi iş?" Bıkkın çıktı ikisinin de sesi. Sizinle sıradan aileler gibi olmadığımız için özür dilerim fakat büyüyünce bizi anlayacaksınız. Az vaktimiz kaldığını hissediyorum, düşmanlarınızı azaltabildiğimiz kadar azaltmalıyz bebeklerim.

"Maalesef kuzum. Şimdi size bi şey diyeceğim bunu sakın unutmayın tamam mı?"

"Ne?"

Yerinde oturuşumu dikleştirip, harelerindeki saflığı izledim, çocukluğuma özlemim burnumda tüttü.
"Büyüdüğünüz zaman babanız ve ben yanınızda olmazsak sizi koruyamazsak. Siz iki kardeş sakın birbirinize sırt çevirmeyin, en büyük güç ailedir bunu unutmayın olur mu? Bizden size miras kalan şirket, evler arabalar olacağı kadar düşmanlarımız da miras kalacak. Onların sakın sizi ezmesine izin vermeyin. Siz Aren ve Amine'nin çocuklarısınız. " Son sözüm gururla çıktı, onlar bizim çocuklarımızdı ve bazı şeyleri artık bilmeleri gerekiyordu.

"Siz çok güçlüsünüz değil mi anne?"

"Biz gücümüzü sizden alıyoruz, siz de birbirinizden alın. " Diyip ayaklandım, saçlarına öpücük koyup elimi tutmaları için uzattım ellerimi. Birlikte aşağı indik, onları yemek masasına oturtup çıktım evden. Arabaya bindiğimde dedikleri konuma bakıp, beni arayan numarayı tekrar aradım.

"Evet."

"Marcus attığınız konumda mı olacak?"

"Evet şuan oraya geçiyor, gideceğin yer tersane. Onu kimsenin olmadığı bi alana çek, öldürdükten sonra kafasını torbanın içine koyup gerisini denize at. O kafa birine hediye paketi edilecek."

MASALIN SON ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin