25🎱AŞKI MECHUL

Start from the beginning
                                    

Beni kafası ile onaylayıp çıkmıştı gerisingeriye arkasından çıkıp durdum kapının önünde. "Olanlar için gerçekten çok üzgünüm. Oğlunuza asla bağırmak istemedim ama ne olduğunu anlamadım zaten bu yüzden yıllardır dışarı çıkamıyorum.. " kafasını eğip durgun sözleri son bulurken sustu. "Biliyor musun bende krize giriyorum ama asla bir çocuğa karşı gaddar değildim ve hiçbir zaman bunun arkasına sığınmadım. Her neyse bir daha olmamasını rica ediyorum."

"Haklısın fakat elimde değildi. Üzgünüm."

"Sorun değil, olan oldu sonuçta. Aşağı inelim istersen."

"Anlayışın için sağol. Önden buyur." Önden gergin adımlarla yürürken merdivenin başında korkuluğa tutunup kaybettiğim dengemi toparladım. "İyi misin?"

"İyiyim. Dengemi toparlayamadım." Sıkışan kalbimi elimle baskı yaparken derin nefes alıp merdivenden aşağı bir adım atıp aheste aheste yürümeye başladım. Merdivenlerin sonunda bir gürültü ile açılmıştı evin kapıları. "Kimleri görüyorum Kraliçem." Kollarını açmış gülerek bana doğru gelirken ona gülümsemekten kendimi geri alamamıştım. Yalnız gözlerim birden bileklerine kadar kırmızı eline takıldı, düşüncelerime göre kan olmalıydı. "Hoş bulduk Enz." Kaşlarım çatılmış, sorgulayan gözlerle ellerine bakarken o da anlamıştı. "Ellerim kirli olmasa sarılırdım, malum iş."

"Kimin Amel defterini kapattın bensiz." Salondan gülüp, kollarını açarak gelen Aren'di. Birbirlerine sarılırken sırtını sıvazladı Aren'in."Vay vay siz buralara uğrar mıydınız?"

"Geldim buraya kardeşim yok, hiç misafirperver değilsin." Aren ile gerçekten birbirlerine değer verdikleri her şekilde belli oluyordu. Birbirlerinden ayrıldıklarında, "Siz sofraya geçin. Ellerimi yıkayıp geliyorum."dedi.

Yanımdan merdivenleri çıkarken döndü bana."Seninki de yarım saate burada olur." Göz kırpıp yanımdan hızla uzaklaştı. "Değişik." Diye söylenip ayrıldım yerimden. Aren yüzüme bile bakmıyordu sanki suçlu benmişim gibi. Sinirlerimi bu hali daha çok bozarken sinirden ağlamamak için dilimi yanağında gezdirip sakinleşmeyi denedim. "Buyur canım." Masanın önüne geldiğimizde bana Aren'in oturduğu sandalyenin yanını göstermesi ile göz devirip oturdum yanına.

Masa baştan aşağı birçok çeşitle dağılmışken canımın istediği bir şey yoktu, ki Aren benden ziyade her şeyi midesine indirmekle meşguldü. " Sen neyi bekliyorsun özel davetiye mi?" Ağzında yemekle homurdanıp çatalla aldığı mezeyi ağzıma doğru götürdü. Ne olduğunu anlamasam da "Aç ağzını." Demesi ile açtım, Anında gelen yumuşama ile ağzımı açıp verdiği mezeyi yedim. "Aferin şimdi tabağına koyduklarını yiyorsun itiraz edersen dilini ısırırım bu sefer." Bulduğu her şeyi tabağıma koyarken yüzüme dahi bakmıyordu yeme kapasitemi aştığında koydukları durdurmak için elimi tabağın üstüne koydum. "Yeter oburiks miyim ben?"

"Ye biraz kilo al, belki şu sinirin de gider. Hep açlıktan bunlar hep!"

"Allah Allah Sen ters tarafımı görmemişsin benim." Ağzıma dayatılan yemekle ağzımı açmak zorunda kalırken büyük lokmayı ağzımda çevirememiştim bile. "Artık her konuştuğunda ağzına yemek atacağım nasıl fikir!"

"Kızı boğacaksın."

"Yine formunda bunlar." Söylenerek sandalyenin birine oturup yemeye başladı Enz. Ben sinir küpü bir şekilde gördüğüm böreğin birini eline alıp Aren'in ağzına sokmaya çalıştım. "Demek bana kumpas." Ağzını kocaman açıp bir lokmada ağzına atarken ben hayret içinde kalmıştım. Onun bu hâline kahkaha atmamla herkes gülmeye başladı. "Boğulacak."

"Yok ya onun ağzı teneke gibi bir şey olmaz." Ağzındakini yutup bardaktaki suyu içtikten sonra eliyle yüzümü kapatıp sıktı gözlerini. "Seni de yemeden sus." Ağzını açıp elini ısırmaya çalışırken bu halimiz herkesin hoşuna gitmiş sonu görünmeyen ev koca kahkahalarla dolmuştu. Ta ki kapı çalana kadar çalan kapı ile herkes suspus olmuş gelene odaklanmışlardı. Kimin geldiğini bildiğimden ben ayağa kalkıp önden selâmladım onu. Yorgun bir halde gelmişti yanımıza. Yanına yürüyüp sarıldım. "Nasılsın?" Bitkin, halsiz yüzüne bakınca da anlaşılıyordu hali! Fakat soracak başka bir sorum yoktu ona.

MASALIN SON ŞARKISIWhere stories live. Discover now