Güçlü yüreklerdeki aşk kıvılcımları...

1.2K 76 159
                                    

GÜLSELİ...

Yiğit araziye çıkalı beş gün olmuştu. Her sabah ufak odamdan çıkmadan yan tarafta ki balkonuna geçerek kapısını tıklatıyordum. Açılmadığı her gün moralim biraz daha bozuluyordu. Bu beş günde karar almıştım. Ankara'ya döndüğümde artık görev almayacaktım. Bu sabahta kapıyı tıklattığımda yine açılmaması canımı sıkmıştı. Kendi tarafıma geçerek balkon kapısından içeriye girdiğimde üzerime mor hırkamı ve kalın şalımı aldım. Odamdan ayağımı sürüyerek çıktığımda Binbaşını fark ettim. Askerlerle eğitime başlamıştı. Başımı önüme eğerek uzakta görünen revir binasına yürürken aklıma gelen türküyü mırıldanmaya başladım.

"Derde düştüm dermanını aradım

Derdimin dermanı yar imiş meğer

Yari arar iken yarden ıradım

Yarden ayrı kalmak zorumuş meğer

Turab olup yare varayım dedim

Ayağına yüzüm süreyim dedim

O yarin sırrına ereyim dedim

Arifler keşfeder sır imiş meğer

Coşkun sel gibiydim yoruldum gayrı

Çok bulanık aktım duruldum gayrı

Nice güzel gördüm hep ayrı ayrı

Hakikatte gönül bir imiş meğer

Gurbet ellerinde Garip olanın

Yarin aşkıyınan derde dalanın

Yanılıp da yardan ayrı kalanın

Her günü her anı zar imiş meğer"

Neşet Ertaş'ın türküsü bittiğinde revir binasına girmiştim. Odama girdiğimde üzerimdeki şalı çıkarırken Sunay'ın beş gündür olduğu gibi kıyafetlerinin yine burada olduğunu fark ettim. Beş gündür kendinden önce kıyafetlerini burada buluyordum. Başımı sallayarak yerime oturduğumda çekmecemi çekmiştim ki odanın içi, bana ayrı dert olan Ayda şırdan suratlısının sesiyle doldu. Başımı kaldırıp kapıya baktığımda üniforması üzerinde bana bakan teğmen Ayda sinsice gülüyordu. Kaşımı kaldırıp baktığımda  bana doğru bir kaç adım atarak masamın önündeki koltuğa oturdu. Gözümü hayırdır der gibi kıptığımda;

"Ah canım yalnız mı kaldın. Sahi kuzum sen niye doktor oldun. Birde çok iyi doktormuş gibi askeriye yardım doktorlarından olmuşsun. Burada boş boş oturuyorsun"

Derin nefes alıp içimden sabır çekerek;

"Ben değil de siz boş boş çocuk gibi parkta gezer gibi beş gündür geziyorsunuz. "

"Sana mı düştü kızım bana hesap sormak "

"Size mi düştü de her sabah gelip bana aynı cümleleri kuruyorsunuz. Beş gündür köpeksiz köy bulmuşsunuz değneksiz geziyorsunuz, çocuk hanım ay teğmen hanım. Şimdi sizin işiniz olmayabilir ama benim işim var. Kapı tam karşınızda duruyor"

"Sen, sen bana hesap vermek zorundasın"

Ağızımı açmıştım ki odada davudi gür, bir o kadar sinirli bir ses 'asker' dediğinde, başımızı kapıya çevirdik.  Servet binbaşım kaşları çatık, Ayda'ya bakarak;

"Doktor hanım sana hesap vermek zorunda değil fakat senin bana itaat etmek zorunluğun var. Şimdi doğru askerlerin başına teğmen Ayda"

"Emredersiniz Binbaşım"

Ayda odamdan hızla çıkarken Servet binbaşı az önce teğmenin kalktığı yere oturdu. Aydınlanmamış havaya camdan baktıktan sonra;

"Günaydın doktor hanım"

SEVDA YELİWhere stories live. Discover now