"Vay vay vay kimler uyanmış? Polat zadeoğlu ve onun Biricik kardeşi!" Deyip kötü adam kahkası attı biri. Bu adam kendini joker falan mı sanıyordu? Neyse şimdi bunun tartışmasını yapmayacaktım.
"Kes sesini, senin sülaleni sikip soyunu kurutacağım yarım döllü pezevengin evladı!" Of bu ne yaratıcılık Polat bey? Adamın sırıtışı silindi. "Arifin yerini söyleyene kadar buradan çıkamayacaksınız. Sen burada ölürken kızı alırım gerisini sen düşün. Unutma buradan her türlü ben kârlı çıkıyorum." Derken yine pis pis sırıtmıştı. İma ettiği şey ile iyice Polat'ın yanına geçtim. Polatın sinirden gözleri koyulaşmıştı. "Sakın puşt herif ona dokunursan karşılığını veririm." Bu sefer Polat sırıtıyordu. Şu an benim anlamadığım şekilde aralarında bakışmalar geçiyordu.

Adam alayla güldü. "Ah Polat benim elimdesin ve hâlâ boş tehditlerle geliyorsun, söylesene diyelim kızı aldım ve halletim ne yapacaksın?" Korkum kat kat artmıştı. Polat da alaylı bir kahkaha attı. "Sen beni hiç tanımamışsın piç kurusu, bildiğim kadarıyla kardeşin vardı değil mi? Dur bir dakika adı neydi? Hatırladım galiba canerdi. O şerefsiz abin eğer benim kanımdan olan birine dokunmasaydı hiç bir şey yapmayacaktım. Lakin damarıma bastınız, şimdi sana tavsiyem git şu an bar da içen kardeşini koru."

Adamın tipinin bir değişi var böyle bir duygu değişimi görünmemiştir. Adam hiç bir şey demeden diğerleri ile depodan çıktı. Onlar çıkar çıkmaz Polat gözlerini kapatıp inledi. Kendini iyi göstermek için çok güç sarf etmişti.

Elimi kaldırıp yüzüne dokundum, buz gibiydi. Anında gözlerini açtı. "Ne yapıyorsun?" Diye fısıldadı. "Yüzün çok soğuk aynı şekilde ellerin de." Deyip büyük elini iki elimle tuttum. Belli belirsiz bir gülümse döküldü dudaklarından. "Asya" adımı söylemesiyle gözlerine baktım. "Buradan artık sağ çıkmam imkansız, özür dilerim..." Diye fısıldayınca kaşlarımı çattım. "Saçmalama Fırat abi gelecektir şimdi." Dediğimde başını iki yana salladı. "Beni iyi dinle, sen benim hayatıma girdiğinden beri hiç yaşamadığım duyguları tattım. Teşekkürler... Biliyorum benden nefret ediyorsun, şu an ne dersem boş olacak. Sadece şunu bil Asya, sen bizim ailemizi toparlayan ve mutlu olmamızı sağlayan tek şeysin. Her şey için özür dilerim..." Diye fısıldadı ve gözlerini buruk bir gülümsemeyle kapattı.

"Hayır, hayır! Aç gözlerini lütfen, yalvarırım aç gözlerini!" Sesim boş depoda yankı yapmıştı. Gözyaşlarımı tutamadım ve sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Ona yaslanıp kafamı göğüsüne gömdüm ve hıçkırıklarımı bu sefer saklayamadım...

꧁꧂

Gözlerimi açtığım da bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Olanlar aklıma gelince gözlerim doldu. "Şükürler olsun uyandın." Tanıdık bir ses duyunca yanıma baktım. Meriç gözleri kızarık bir şekilde yanımda ki koltukta oturuyordu. Anında yerimden doğruldum. "Polat nerde? Onu görmem lazım." Dedim ve ayağa kalkmaya yeltendim, lakin Meriç beni durdurdu. "Asya sakin ol güzelim, Polat abi ameliyatta." Dediğinde nefesimi bir an tuttum. En son Polat'ın göğsünde ağlıyordum sonrası yok.

"O nasıl?" Sesim çok kısık çıkmıştı. "Belli değil 6 saattir ameliyathane de." Onun da ağladığı çok belliydi. Kolumda ki serum kablosunu çıkarıp attım. "Benim gitmem gerek." Deyip ayağa kalktım ve Meriçi umursamadan dışarı çıktım. Tam karşımdaydı ameliyathane. Onun önünde bitik bir aile...

"Asya!" Güneyin bağırışı koridor da yankılanmıştı. Hepsi yanıma geldi. Fırat abi beni kendine çekip sarıldı. Göz yaşlarımı tutamadan yine ağlamaya başladım. Bu yaşadıklarım çok fazlaydı!
"Abi benim yüzümden oldu, eğer ben olmasaydım hiç bir şey olmayacaktı!"
Dediğimde bacaklarım beni taşıyamadı ve yere düşecekken Fırat abi beni tuttu.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Where stories live. Discover now