14. HASTA

97.3K 4.3K 1K
                                    


Üzgünüm bölüm geç geldi,öncelikle söylemeden rahatlayamayacağım.
'test' bölümün de bir kız şey yazmış "bu kitap nasıl bu kadar yükselmiş? Mantıklı bir girişi bile yok" ben de bu şahsa gerekli cevabı verdim. Hemen yorumunu silip beni engellemiş.
Cidden böyle boş yorumlar yapan kişiler olacaksa okumasın lütfen.
Her neyse kusura bakmayın, iyi okumalar.

(30.06.23 güncellemesi: üstte yazdığım yazının kalmasına karar verdim ve belirmem gereken bir şey var. Bu bölümdeki son sahneyi değiştirdim, normalde kısa ve hangi kafayla yazdım bunu dediğim bir şeyler vardı. Neyse işte değiştirdik onu brolarım OY vermeyi unutmayınnnn 💞💓🫶🏽🫶🏽)

Gördüğüm şeyle donmuştum çünkü Polat karşımda uzaktan bile belli olacak türde tir tir titriyordu ve sayıklıyordu. Gece gece bu halini görmek yutkunmama ve tırsmama sebep olmuştu.

"Siktiğimin ilaçları nerde amına koyayım," diyerek dolapları karıştırıyordu ve dağılmış bir vaziyetteydi. Gözleri çökmüş, kısa saçları dağılmış, rengi hafiften solmuştu. Ne olmuştu bu adama? Az önce sağlamdı.

Şu içmek için bir bardak aldı fakat bardağı o kadar sıkmıştı ki bardak elinde kırılmıştı. Bu durum irkilmeme ve kendime gelmeme sebep olmuştu. Şu an çok panik yapmıştım ama bu ona yardım etmeme engel değildi. Zaten sadece Polat'a özel bir yardımım dokunmayacaktı, kim olsa aynı şeyi yapardım. Yani, yapacaktım.

Hızlıca varlığımı belli edip yanına gittim ve onun bakmadığı dolaplara bakmaya başladım. Polat tezgahtan sıkıca tutunmuştu ve ayakta zor duruyordu anladığım kadarıyla. Bir ilaç paketi bulmamla ona döndüm. "Bunlar mı?" Kafasını belli belirsiz salladı. Tüm ilaçları boşalttım tezgaha. Polat beyaz bir hap kutusunu eliyle bana ittirdi. Ne yapmam gerektiğini anlayınca hiç beklemeden bir kapsülü çıkardım ve suyla birlikte yutmasına yardım ettim.

Buzdolabına yaslandı ve gözlerini kapatıp beklemeye başladı. Bense gidip kalmak arasında sıkışmıştım ve bu beni strese sokuyordu. Gözüm sağ eline kaydı. Of hep kan olmuştu eli. Kandan irkilmezdim ama kötü bir manzaraydı şu an.

"Neden uyanıktın?" Duyduğum sözlerle gözlerimi elinden çektim. "Sanırım teşekkür etmen gerekiyordu ama neyse, beklemiyorum." Dedim ve tezgahtaki ilaçları toplamaya başladım. Yaslandığı yerden doğrulup yanıma geldi ve ellerimi tutup tezgahtan uzaklaştırdı. Şaşkınca geri çekildim. Daha ben soru sormadan tezgahtaki kırık cam parçalarını işaret etti. Ardından kapıya doğru bir adım atacaktı ki dengesi sarsıldı ve bunun üzerine ben kendimi onun yanında kolunu tutar halde buldum.

Bir insan hasta insanlara karşı zaafının olması kadar saçma bir durum yoktu! Gerçi nerde saçma durum varsa o beni bulurdu.

Kanlı eliyle başını tutacaktı ki engel oldum. "Dur!" Dedim telaşla ve masadan peçete alıp eline koydum. Ondan daha çok panik olmuştum.

Ohoo, ben bu gidişle zor tıp okuma hayalimi gerçekleştirirdim.

"Odana git." Dedi fısıltı gibi çıkan bir sesle. Fakat oldukça kötü görünüyordu ve gözlerini bile açık tutamıyordu. Kaşlarımı çattım ve aldırmayarak elimle ateşine baktım. "Yanıyorsun sen resmen!" Dedim telaşla. İnsanlık namına bu duruma çözüm bulmam lazımdı.

"Ben doktoru çağırıp geliyorum." Dedim ve yanından ayrılacağım sırada kolumu tuttu. "Sakın," dedi çok kısık bir sesle. "Ne! Hayır olmaz saçmalama." Dediğimde gözlerini kapatmaya yakın bir şekilde aralık tuttu. "Sadece sessiz kal." Dedi.

"İyi gidiyorum ben de." Deyip geri çekildiğimde başını öne doğru düşürdü.
"Of siktir siktir." Diye mırıldanıp yanına gittim.

"İyi tamam, sadece bu geceliğine her şeyi unutup doktorluk yapacağım tamam mı?" Beynim diyor nau nau, ben diyorum kaos, aksiyon.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin