𓇬10.10.2021 Ödülleri - Evrak İşi, Part I

34 7 0
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yazar: Seth Carter

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yazar: Seth Carter

Tarih: 1845, Nisan

Gecenin bir vakti, evime gelip beni olay yerine götüren çaylak seherbaz ile birlikte şehirden uzak, pek ıssız bir yerdeki tek başına duran kulübeye doğru yürüyordum. Üstüme giydiğim ceket cisimlenmenin etkisi ile biraz yamulduğu için yakalarını düzeltirken "Olay ne zaman gerçekleşmiş Bright?" diye sordum yanımdaki genç adama. "10 sıralarında." cevabını verince düşünceli bir tavırla "Kim bulmuş?" dedim. "Bilinmiyor. İşaret veren kişiyi bulamadık." Düşündüğümü belli eden bir ses çıkardım. Ortamda oluşan sessizliği hiç sevmediğim için de "Eee, seherbazlığa alışabildin mi?" diye sordum çocuğa kravatımı da düzeltirken. Bürodaki konularla ilgili hafif bir sohbetten sonra kulübeye ulaştık. Etrafta bakanlıktan bir sürü büyücü gezinirken bir bir hepsine selam veriyor, hal hatır soruyordum. Bir tanesinin kahve teklifini de memnuniyetle kabul edip küçük bir bardakta sıcak kahve alıp tütün + kahve keyfi yaparak kulübenin arkasına doğru ilerledim. Yetkili seherbazlardan Hoffman beni gördüğü gibi "Carter!" dedi sesli bir şekilde. Ağzımdaki sigarayı sağ elime alıp "Hoffman!" diye aynı şekilde karşılık verdim. Kollarımı iyi yana açıp sigaramı da kahvemi de adamın üstüne değdirmemek için sadece kafamı omzuna yaklaştırdım. O da bana sarıldı 2 saniyeliğine.

"Nasılsin, oğlun sorun çıkarmayı bıraktı mı Hogwarts'ta?" diye sordum doğal bir şekilde. Adamla birlikte kulübenin arkasındaki incelenmiş yerlerden geçerken bir yandan da kahvemi içiyordum.

"Yok ya!" dedi Hoffman. Oğlu geceleri dışarıda gezdiği için biraz torpil arıyordu en son. Ceza almasını istemiyordu doğal olarak. "Yasak orman cezası bu hafta. Eğer bir şey bulamazsam çocuğun canını tehlikeye atacaklar." dediğinde gülümseyerek "Doğru söyle, Hogwarts zamanında kaç kere ormana gittin?" dedim.

Hoffman bana anlık bir bakış attıktan sonra kahkahayı bastı. "5'ten fazladır!" dedi.

"Ve ölmedin." dedim.

"Ailemin endişesini anlıyorum şu anda. Sen kaç kere gittin?"

"Hiç."

"Şaka mı? Bir Gryffindor ormana nasıl girmemiş olabilir? Cezaya da mı kalmadın?"

"Cezaya kalmış olsam Seherbaz olurdum. Gördüğün gibi daire çalışanıyım."

Güldük birlikte.

Bir ayakkabının yanına geldiğimizde içindeki kemikleri görünce kafamı çevirdim yüzümü ekşitip. Hoffman hala gülüyor, "Mide gerektiriyor bu işler Carter. Dayanamayacaksan başkasını çağıralım." diyordu.

"Yataktan kalkıp kemik görmek isteyen birini bulursanız evet, çağırın." dedikten sonra kahvenin geri kalanını fondipleyip tekrar baktım ayakkabılara.

"Adam ölmüş." dedi Hoffman.

"Hadi ya?" dedim dalgın dalgın.

Gülümseyerek devam etti. "Buharlaştırılmış."

Düşünceli bir ses çıkarıp sigaramı ağzıma koyup eğildim ayakkabının yanında ve incelemeye başladım iğrenç görüntüyü. "Kimmiş?" diye sordum.

"Dale Swanson."

Tanıdığımı belli eden bir ses çıkardım. Burada yaşadığını bilmiyordum. "Meczuptu."

"Meczup mu?" Yanıma eğildi Hoffman. "Carter şöyle konuşmana uyuz oluyorum. Deliydi işte. Kafadan çatlaktı."

"Kimseye zararı yoktu." dedim rahatsız bir ses tonu ile. Rahatsız olmamın sebebi Hoffman değildi. Sigaramı elime alıp dumanını üfledim sakince. Sonra da "Takipsizlik verilecek." diyerek Hoffman'a rahatsızlığımı belli ettim.

Adam dizlerinden destek alarak ayağa kalktı. Ellerini cebine sokup karanlıktan çok ilerisi gözükmeyen ormana doğru gezdirdi gözlerini. Nefes alışverişinden duman çıkıyordu. "Sadece evrak işi yapılmasının yeterli olduğunu söylediler." dedi. "Yaptırımdan birini çağırın dediler, ben de seni çağırdım. Anlarsın ya. Sadece evrak işi yapacak birini..."

Kafamı kaldırıp baktım Hoffman'a. Ardından gülümsedim. O da bana bakıp gülümsemişti. Birbirimizi anladığımıza emindim. Ayağa kalktım ben de. "Sadece evrak işi..." diye tekrar ettim söylediğini.

"Evrağa koyulacak şeyleri göstereyim istersen." dedi imalı bir şekilde.

"Göster arkadaşım." dedim. "Göster."

𝔐𝔞𝔩𝔩𝔢𝔲𝔰 𝔐𝔞𝔩𝔢𝔣𝔦𝔠𝔞𝔯𝔲𝔪 - 𝐁𝐮̈𝐲𝐮̈𝐜𝐞𝐝𝐮̈𝐧𝐲𝐚 𝐑𝐏𝐆Where stories live. Discover now