Ben de onu umursamadan tekerlekli sepetlerden birini önüme çekmiş ve duran makinelerin üzerindeki etiketlere bakıp bizimkini bulmuştum.

"PCY-G7" yazanın kapağını açıp asker üniformalarını çıkardım ve sepete doldurdum. Ama geri zekalı Sehun'un atleti burada yoktu. Diğer makinelere baktım, zaten çoğunun içi boştu.

En sağdaki makinenin içinde beyazlar olduğu belliydi. Acaba Sehun'un atletini buraya atmış olabilirler miydi? Ama buradaysa bile açmaya götüm yemiyordu çünkü üstünde komutanların olduğu yazıyordu.

Derin bir nefes verdim. "Of... Burayı nasıl açayım ben şimdi? Komutanların olduğu yazıyor, başım belaya girer mi ki?"

Kendi kendime söylenirken kız yerden kalktı ve bana döndü. "İstesen de açamazsın zaten. Annem komutanların makinesini kilitliyor." dediğinde görevli teyzelerin birinin kızı olduğunu anlamıştım. Yine de neden burada olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Hmm," dedim dudaklarımı birbirine bastırıp. Yapacak bir şey yoktu. "Sağ ol yine de."

Bir anda gelen sesle eline baktım. Yaklaşık on anahtarın olduğu bir anahtarlığı sallıyordu. "Ama belki ben açabilirim."

Kız makine ve arama girmiş, anahtarı sokmaya çalışırken eğilmiş ve kalçasını bana oldukça bastırmıştı. Gözlerim kocaman olurken önce şokla olduğum yerde kalmış, sonra kafamı sallayarak birkaç adım gerilemiştim.

Tamam, kız güzeldi ve biz buradaki askerler olarak cinsel yoklukta olabilirdik ama kızın amacı neydi tam olarak anlamamıştım.

Makinenin kapağını açan kız bana sırıtarak bakmaya başladı. "Açtım, ne yapmak istiyorsan yap."

Kenara çekildiğinde tereddütlü bir şekilde makinenin önüne gidip Sehun'un atletini aradım ama bulamayınca umutsuzca kapağı kapatmıştım. Kız da makineyi tekrar kilitlerken kıyafet sepetinin itme yerinden tuttum.

"Teşek-" Lafımı kesip ellerimi çamaşır arabasından çekmiş ve boynuma yaklaşıp bir öpücük kondurmuştu.

"N-ne yapıyorsun?" Endişeyle ondan uzaklaştığımda neler olduğunu gerçekten anlamamıştım. Şaşkındım, birine yakalanacağım diye korkmuştum. Fakat daha çok, kendime kızmıştım. Bir kızın karşısında kekeleyip durduğum ve bir şey yapamadığım için kendime çok kızmıştım.

Askeri lisemiz de hem yatılı hem sadece erkekleri içerdiği için, kadın bedenine dokunmayalı yıllar oluyordu. Ara sıra herkes birtakım videolarla kendi işini halleder ve yaşamaya devam ederdi. Ama burada telefonlarımız da yoktu. Her şeyden önce bunun bir ihtiyaç olduğunu ve isteğim dışında yükselebileceğimi biliyordum. Sadece, bu olsun istemiyordum.

Kız üzerime geldiğinde salak gibi olduğum yerde kalmıştım. Sırtım duvarla birleşirken ayaklarının ucunda kalktı ve dudaklarıma hissedilemeyecek kadar ufak ve hafif bir öpücük bıraktı.

Karşılık vermemiştim ama karşı da koyamamıştım sanki. Gözlerimi sıkıca kapatmıştım sadece. İyice dibime girdiğinde arkasını dönüp kalçasını bana tekrar bastırdığını hissetmiştim. Bir elimi alıp karnına doğru götürürken kısık sesle konuştu. "Güzel bir gece geçirmek istemez misin? Hem buralarda bir daha kız bulabileceğini sanmıyorum."

Kalçasını erkekliğimin üzerinde aşağı yukarı hareket ettirirken ses çıkarmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Her şeyden önce, üstümdeki üniformaya saygımdan kendime kızmış ve bu kutsal görevin gücüyle kızı kenara çekmiştim.

Ardından çamaşır arabasını alıp hızla odadan çıktım, asansöre bindim ve gereken kata geldiğimde koşarak ütü odasına girdim. "Ş-şey. Bunlar... Ah... Ütü." Kelimeleri birleştiremeden teyze yanıma gelmiş ve elimdeki çamaşır arabasını kenara çekmişti.

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now