26🩸"Kız isteme merasimi"

Start from the beginning
                                    

"Neyse ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim, yine görüşürüz inşallah. Ben kızımızı çok sevdim. Çok masum görünüyor."

Belli belirsiz gülümserken teyzeye baktım. Aslında o da tatlı görünüyordu ama sadece teyze. Oğlu ile ilgili değildi bu tatlılık mevzusu.

Annem teyzeyi geçirip odaya yeniden geldiğinde yüzünde güller açıyordu. Mutlulukla yürürken ayağa kalkıp kaşlarımı çattım.

"Anne sen ne yapıyorsun Allah aşkına? Bu da neydi şimdi?"

"Ne demek neydi?" diye sordu sehpalar üstündeki kahve fincanlarını alırken.

"Biraz önce olan şey diyorum, bana sormadan nasıl böyle bir şey yaparsın?"

"Bir şey yapmışlığım yok ki?"

Önden mutfağa doğru yürürken ben de peşine takıldım.

"Sana soracağız elbette ama önce ailelerin tanışması çok daha mühim."

Mutfakta volta atarken üniformamın lacivert dar paça pantolonundan hışırtı sesi eksik olmuyordu. Bir yandan tırnaklarımı kemirirken içimdeki bu huzursuzluğa anlam veremiyordum bir türlü.

"Anne ben evlenmek istemiyorum," dedim aniden durarak.

"Sus kız, ne demek evlenmek istemiyorum? Yirmi altı yaşına gireceksin elbet evleneceksin. Polis oldun diye ailen olmayacak mı? Hem ben," dedi fincanları bulaşık makinesine yerleştirirken "torun istiyorum."

"Anneeee!"

Bağırışım mutfakta yükselirken "Bağırma Hacer, Turhan uyuyor. Çocuk gece uyumadı zaten. Uyusun biraz daha," diye ikaz etti.

"Hem hemen karar verme bakalım. Çocuk mimar, senden üç yaş büyük. Kendi ofisi var ve hali vakti de yerinde. Ayrıca polisleri de ayrı seviyor."

"Of anne ya!"

"Oflama bana. Bir de görüş ayarladık kendi aramızda. Yarın hani şu gittiğimiz pastane var ya işte orada çocukla bir görüşün bakalım. Birbirinizi görmeden olmaz bu işler. Eve çağıracaktım ama Turhan var rahatsız olmasın."

Ne dersen diyeyim anneme etki etmiyordu. Bulaşıkları makineye koyup bana yemek hazırlamak için buz dolabına yönelmişti ki sinirden yemeği falan boşverdim ve bir hışımla evden çıktım.

"Hacer? Nereye giriyorsun? Gel kız buraya!"

Arkamdan bağırsa da umursamadım ve merdivenleri aynı sinirle inip durağa kadar saniyeler içinde yürüdüm. Her şey aklımdan uçup gitmişti. Ama bilinç altım beni Alaaddin'e doğru yönlendirdi.

Daha yarım saat vardı ama ben erkenden tepenin eteklerindeki merdivenlere oturmuştum bile. Oturmak as kalırdı belki, çökmüştüm. Kara kara düşünceler başımı sardığında yüzümü ellerimle destekledim ve bakışlarımı yerdeki hayali bir noktaya ayarlayarak öylece durmaya başladım.

Evlilik...

Aklımın ucuna bile gelmeyen bu kelime nasıl da hop diye gözümün önüne düşmüştü. Belki annemin istediği kadar erken olmasa da yine annemin dediği gibi hiç mi olmayacaktı? Peki ya kiminle olacaktı?

Kara düşünceler beni sardığında "Houy!" diye seslendi biri.

Ses tanıdıktı, o yüzden fazla ilgilenmedim. Aynı noktaya bakmaya devam ederken Emre gelip hemen yanıma oturdu. Baktı benim gözler aynı yere bakmaya devam ediyor elini yüzümün önünde bir iki defa salladı.

"Bir şey mi oldu? Ne bu halin?"

Ona bakmadan cevapladım.

"Ne zaman evleneceksin?"

PROFESYONEL  [F•]Where stories live. Discover now