5; love at first sight

En başından başla
                                    

Konuşmaya devam etmediğim için "Ne oldu?" diye sordu yabancı şüpheyle. "Yaralandıktan sonra?"

"Niye buradayız?"

Sorusunu cevaplamak yerine başka bir soruyla karşılık verdiğimde önce şaşırmış, sonrasında da bulunduğumuz yerde ne gibi bir problem olduğunu anlamak için etrafına bakmıştı. "Burası orası." dedim. "Düştüğüm yer." Feneri işaret ettim.

Bana döndüğünde omuz silkmişti. "Burası benim."

Gözlerim irileşti yeniden, farkında olmadan burnumu sildim elimin tersiyle. Taehyung'un da daha önce söylediği gibi, bu sahil birine aitti. Arkadaşım özel mülk olduğunu ve beni bulan balıkçıların yanıma yaklaşamadığını söylemişti. "Dün gece sen geldin," diye devam etti. "O yüzden şu an buradayız."

"Özür dilerim, ben," Yutkundum. "Sizin mülkünüz olduğunu bilmiyordum, insanlardan uzaklaşmak için-"

"İnsanlardan uzaklaşmak için birinin seni daha önce kovaladığı ve düşüp yaralandığın yere mi geldin?" diye sordu kısık sesle gülüp.

Evet. Evet, daha önce birinin beni kovaladığı ve düşüp kendimi yaraladığım yere gelmiştim. Sadece bu da değildi. O yaratığı gördüğüm, korkudan altıma yaptığım ve ömrümün kısaldığına yemin edebileceğim yere gelmiştim. Dün gece acıdan gerçekten de ölmek istemiştim.

"Yaralandığında burada değildim." dedi bir anda neye güldüğünü unutup. Ciddileşmişti. "Erkek arkadaşımla dün geldik daha."

O gece deniz fenerinde kimse yoktu yani. Gerçek olmadığını, yalnızca bir halüsinasyon olduğunu ve acıdan kaynaklandığını biliyordum, gerçekten biliyordum; yine de ne zaman o yaratığın var olmadığı ve benim hayal gücümün bir ürünü olduğu ispatlansa rahat bir nefes almanın önüne geçemiyordum.

"Seni korkutmamak için içeri almadım." diye açıklamaya devam etti. "Nerede yaşadığını da bilmiyorum, götüremedim."

"Her şey için teşekkür ederim." dedim dürüstçe. "Ben gideyim artık."

Kalkmaya çalıştığımda şaşırmıştı ama gerçekten iyi bir durumda değildim. Eve gidip duş almak ve uyumak istiyordum, bu akşam festivale katılmayı bile düşünmüyordum. "Anlatman bitmedi ama?" dedi yabancı soru sorarcasına. Bana acıyormuş gibi hissettirmiyordu, beni gerçekten de dinlemek ve benimle dertleşmek istiyormuş gibiydi ve sadece bunun için bile minnettardım kendisine. "Dün gece niye o haldeydin?"

Bana erkek arkadaşı olduğunu söyleyecek kadar güvenmiş olsa da ben, bulunduğum pozisyon düşünüldüğünde, kimseye dün gece uyuşturucu aldığımı söyleyecek kadar güvenmiyordum. Hayatımda hiçbir şey planladığım gibi gitmiyordu ama yine de elimdekileri kaldırıp çöpe atamazdım, öğretmen olmak ve kimsenin beni tanımadığı, geçmişimin peşime takılmadığı bir yere taşınabilmek için yıllardır bekliyordum. Hayır, iyi ya da kötü, bunlarla yetinmek zorundaydım.

"Sarhoştum." dedim bunun yerine.

Gülümsedi. "Anladım."

Başımı sallayarak ben de gülümsedim. Sonra da elimi uzattım, "İsmim Park Jimin." dedim o da elini kaldırıp benimkine uzanırken. "Biraz geç oldu ama."

Hafifçe güldü, gülüşünün güzelliğine bakakaldığım için cildinin nasıl soğuk olduğunu birkaç saniye geç fark ettim. Daha önce koluma ve sırtıma dokunduğunda hanbok kumaşı yüzünden fark edememiş olmalıydım. Elbette, adam kaç saattir benimle bu sahilde üşüyordu, iyice mahcup oldum karşısında. "Kim Seokjin." Sıkıştıktan sonra geri çekti elini. "Seni ilçe hastanesinin aciline götürmemi ister misin? Yarana bir baksınlar."

moontale // yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin