Bölüm 23.

1.1K 135 55
                                    

Chuuya garip hissediyordu. Dazai'nin söylediği cümle onu soğuk soğuk terletirken uzun boyluya baktı aradaki bu garip havayı dağıtmak için ve mırıldandı.

" Saçma sapan konuşmasana. "

" Ben geldim! "

O sırada konuşmayı bölen kişi Ranpo'ydu. Elinde büyük bir tepsi ve tepside de içeceklerle atıştırmalıklar vardı.

" Hava oldukça iyi değil mi? Sohbetiniz güzel duruyordu, katılmak istedim. "

Dazai tek kaşını kaldırıp küçük adama baktı. Duymuş muydu acaba söylediğini?

" Bizi mi dinliyordun? "

" Oh, hayır. Kapıdan girmeden önce 1 saniye kadar izledim. Çok akıcı görünüyordu konuşmanız. "

Chuuya göz devirdikten sonra yerinden kalktı ve kendini terasın demirlerine yaslayarak karanlığa doğru baktı.

" Uydurmak konusunda üstüne yok, 1 saniyede akıcı konuştuğumuzu nasıl anlayabilirsin? "

" Ben anlarım. "

Ranpo sırıttı ve tepsiyi küçük masaya koydu. Ardından ikiliye baktı.

" Hadi birer tane içecek alın da şu meşhur günü anlatın artık. Meraktan ölmek istemiyorum. "

Dazai sordu.

" Meşhur gün? "

" Hani şu yurdu ilk dağıttığınız zaman. Sanırım çelimsiz sarışın oğlan yardım etmişti size. "

" Evet, Kenji yardım etti. "

6 Kasım 2015

Kasım ayı soğuk bir başlangıç yapmıştı bu yıl. Dazai ve Chuuya kira ödemeden kaldıkları harabeye çeki düzen vermek için ayaktaydılar. Chuuya etrafı toparlıyor, Dazai ise ısınabilmek için ateş yakmaya çalışıyordu.

" Kenji ne durumda acaba? "

Dazai oturduğu yerden kalkarken Chuuya'ya döndü.

" Ben de merak ediyorum. Umarım her şey yolunda gider.  "

--------

Kenji her söyleneni ardında iyi yada kötü bir niyet aramadan yapmaya çalışırdı, eğer istiyorsa. Dazai ve Chuuya'ya yardım etmesinin sebebi ise planlarının içinde heyecan ve aksiyon olmasıydı. Yaşadıkları korkunç çocukluğu anlayabilecek yaşta ve kişilikte değildi. Bu yüzden onlarla küçük istekler karşılığında arkadaş olmuş, hedeflerine ulaşmaları için yardım etmeyi kabul etmişti. O günden beri üçü sabah akşam düşünmüştü ve sonunda kafalarında oturttukları haritaya göre hareket ettikleri gün gelmişti.

Francis ve karısı için yurtta sıradan bir gündü. Saat sabah 8'i gösterdiğinde lüks arabaları ile yurda gelir, 10'da ise çıkıp giderlerdi. Bu iki saat içinde kimi zaman bazı öğrencilere psikolojik şiddet yaparlardı veya eğer ceza alan bir öğrenci varsa tıpkı Chuuya ve Dazai'ye yaptıkları gibi işkence edip giderlerdi. Bazen de hiçbir şey yapmaz, odada çalışanlar ile iğrenç sohbetler edip dönerlerdi.

Kenji kolundaki saate baktı. Çıkmalarına yaklaşık yarım saat vardı. Önce etrafını kontrol etti, ardından da yavaşça arabaya yaklaştı. Sırt çantasındaki çeşitli aletler arabayı bozmaya yetecek kadardı. Küçük bedeni ile kolayca arabanın altına girdikten sonra güç bela alt paneli tahrip ederek motor bölümündeki kabloları kesmeye, aküdeki bağlantıları sökmeye başladı. Bunu yaparken hayatında hiç hissetmediği kadar gerginlik hissetmişti. Çünkü ikilinin anlattığına göre Francis dünya üzerindeki en acımasız insan olabilirdi. Bu da demek oluyordu ki eğer yakalanırsa ölme şansı oldukça fazlaydı.
Yeterli olduğunu düşündüğünde arabadan çıkmadan önce etrafa göz ucuyla baktı. Az sonra bir kaç ses duyduğunda hışımla ordan ayrılarak az önce saklandığı duvarın arkasında yeniden yerini aldı. Nefes nefeseydi.

Mokro [ soukoku ]Where stories live. Discover now