Bölüm 16.

1.2K 172 77
                                    

Dazai ve Chuuya daha önce hiç denk gelmedikleri bir yere gelmişlerdi. Francis'in gönderdiği adres burayı gösteriyordu ama etrafta çok bir şey yok gibiydi, küçük bir baraka dışında. Etrafta 2-3 tane ağaç, bolca taş ve kum vardı.

" Diğerlerini çağırmalı mıyız? "

Chuuya sorduğunda Dazai olumsuz anlamda kafa salladı.

" Hayır, gerek yok. Gin'i yalnız bırakmasınlar. "

" Ne olacağını bilmiyoruz, biz de çok güvende sayılmayız. "

" Bugün neden korkaksın Chuuya? "

" Korkak değilim aptal, temkinli davranıyorum. "

O esnada bulundukları yere doğru yaklaşan iki tane siyah arabaya baktılar. Chuuya hemen silahına davranıp onu eline alırken arabaların durmasını bekledi. Az sonra beklediği olup, içinden bir kaç tane takım elbiseli adam, Kunikida ve Francis çıktığında Dazai bir kaç adım öne atıldı.

" Kunikida, iyi misin? "

Kunikida yüzündeki ciddiyeti bozmadan kafa salladı ve yanındaki Francis'e baktı. Francis asla yaşlanmamış, o karizmatik ama bir o kadar da iğrenç sıfatını saklıyordu.

" Sizi bu kadar büyümüş görmek gözlerimi yaşarttı doğrusu. "

" Ne istiyorsun piç kurusu? "

Chuuya sinirle Francis'e yaklaşırken adamlardan biri silahını Chuuya'ya doğrulttu. Ardından Francis gülerek karşısındaki ikiliye baktı.

" Şimdiye dek bana yaptıklarınızın hesabını tek tek ödetmek isterdim fakat cezanızı toplu bir şekilde ödettireceğim bu defa, şanslısınız. "

Francis elini yukarı kaldırıp parmaklarını şıklattığı an, Dazai ve Chuuya'nın bedenine salisesinde giren iki kurşun ikisini de yere yığdı.

----

Chuuya gözlerini açtı. Henüz nerede olduğunu bile algılayamadan bedeninin özellikle alt kısmında hissettiği acı ile gözleri kaymıştı. Her neredeyse buz gibi bir odaydı, yattığı yatak (?) buz gibiydi, deli gibi üşüyordu.

" Chuuya, uyandın mı? "

Tanıdık sesi duyduğunda Chuuya ancak tam olarak kendine gelmiş sayılırdı. Etrafına baktığında gördüğü şeyler arasında tıbbi malzemeler, beyaz önlükler ve sedyeler vardı. Yanındaki sedyede Dazai yatıyordu ve gözleri kapalıydı.

" Dazai! "

Kendi acısını unutup oraya doğru atılırken Kunikida onu durdurdu.

" Chuuya, yaralısın, dur! "

Chuuya aşağı baktığında kasığındaki sargı bezi ile karşılaştı. En son hatırladığı şey Francis'in el hareketiydi.

" Ne oluyor Kun? Neredeyiz? Sen neden doktor önlüğü giyiyorsun? Dazai iyi mi? "

Kunikida derin bir nefes aldı ve birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra cevap verdi.

" Francis keskin nişancı yerleştirmiş, tek hareketi ile vuruldunuz. Kurşun senin kasığına, Dazai'nin sağ göğsüne denk gelmiş. Durumu biraz kritik ama iyileşeceğine eminim. "

" Ne? Ne diyorsun Kun? "

" Şuan Francis'in yeni yatılı yurdundayız. Yine bizi hapsetti. Şuan şükrettiğim şey henüz faaliyete geçmemiş olması. "

Chuuya olanların şoku ile berbat hissederken hangi birine yorum yapacağını şaşırıyordu. Yeniden Dazai'ye taraf dönüp endişe dolu gözlerle onu süzdü.

" Kunikida, Dazai iyileşecek değil mi?Doktor? Doktor lazım. "

" Şuanlık hemşire görevini üstleniyorum, doktor çağırır mı bilmiyorum Chuuya. İnan hiçbir şey bilmiyorum. Bildiğim tek şey gerçekten belaya bulaşmış olmamız. "

Kunikida yorgunlukla odanın köşesindeki sandalyeye bıraktı kendini. O sırada kapı açılmış, içeriye Francis girmişti.

" Hayat ne garip değil mi? Her şeyi bitireceğini sanarken en başa dönersin. Bugün en başa dönüş gününüz, Chuuya. "

---

Y/N: Bir hayli kısa bir bölümdü biliyorum ama geçiş bölümlerinden biri gibi düşünebilirsiniz. Bizimkiler yine bir aksiyon içine girdiler hadi bakalım. Bu yazar bu aralar ilham konusunda çok sıkıntı çekiyor, eğer kötü yazıyorsam lütfen beni affedin çünkü gerçekten feci bir motivasyon düşüklüğüm var, odaklanamıyorum. Lütfen en yakın zamanda toparlanabilmem için dua edin. Bu şekilde olunca yazdığım yazıdan da zevk almıyorum, çok üzülüyorum..

Her neyse, umarım Mokro'ya olan ilginiz azalmaz. 🥺

Mokro [ soukoku ]Where stories live. Discover now