Bölüm 19.

1.1K 153 49
                                    

Chuuya günlerdir bu daracık odada olmanın verdiği çelimsizlikle Dazai'nin başından ayrılmıyordu. Durumu bir iyi bir kötüydü bu yüzden Chuuya ve Kunikida endişelenmekten başka hiçbir şey yapamıyordu. Francis ve Chuuya'nın annesi arada bir gelerek ikiliyi tehdit ediyor, dalga geçiyor ve gidiyorlardı.

Okulun inşaatı bittiğinde sizi öğretmen gibi göstereceğiz, emrimize uymazsanız sizi öldüreceğiz, siz birer eziksiniz. Dazai için doktor çağırmayacağım.

Chuuya'nın kafasında sürekli bu cümleler dolanıyordu. Dazai'nin düzenli olarak kontrol edilmesi gereken bu günlerde yapılan tek şey serum yemekti. Dudakları kupkuruydu, teni cansızdı. Chuuya günlerdir hem annesinin ihanetini, hem de Dazai'nin bu durumda oluşunu kaldıramıyordu.

--------

" Şimdi size ikisinin de fotoğrafını atıyorum. Gözünüzü iyi açın. Ne kadar adam varsa hepsine haber verin. Tamam mı? "

Ranpo adamları ile olan gruba Chuuya ve Dazai'nin fotoğrafını atarken Akutagawa ve Gin de onun evinde, yanındaydı. Kenji ve Atsushi ikiliyi gece gündüz ararken Gin abisinin isteği üzerine onunla kalmıştı. Ranpo ve adamlarına güveniyordu. Güvenmekten başka çaresi de yoktu zaten.

" Ranpo-san, onları bulacağız değil mi? "

Gin endişe dolu sesiyle sorduğunda Ranpo kendinden emin bir şekilde koltuğunda geriye yaslandı.

" Şimdiye kadar halledemediğimiz çok az mesele oldu. Onları da sonraya ertelemiştik. "

Güldükten sonra ayağa kalktı ve çalışma odasından uzaklaşmaya başladı.

" Gidip dinlenin, bir şey olduğunda haber veririm. "

Gin ve Akutagawa birbirlerine baktıktan sonra Akutagawa kardeşinin elini tutarak odadan ayrıldı.

---------

" Acele edin! Acele! Ne kadar yavaşsınız. "

Bakır saçlı bir yandan içinden küfürler etmekle meşgulken diğer yandan iç mimarın emirlerine karşılık hızlı olmak için çabalıyordu. Sırtında taşıdığı kuru alçıları daha da sıkı tutarak inşaat hâlindeki binanın en üst katına taşımak oldukça zordu. Üstelik telefonuna gelen bir sürü bildirime bakma fırsatı da bulamamıştı henüz. Eğer yazan kız arkadaşı ise sabaha kadar trip yiyeceğine emindi. Bu yüzden kalan son gücünü de kullanarak merdivenleri ikişer üçer çıktı ve en üst kata ulaştı. Soluk soluğa taşıdığı alçı torbalarının üzerine kendini bıraktıktan sonra cebindeki telefonu çıkararak ekrana baktı. Gelen mesajların kız arkadaşından değil de gruptan olduğunu fark ettiğinde içi rahatlamıştı. Ranpo Edogawa'dan gelen ses kaydını açtıktan sonra hoparlör kısmını kulağına tuttu ve dinledi. Ardından görsele tıklayarak, fotoğraftaki iki kişiyi incelemeye koyuldu.

" Bunca işin arasında bir de bunlarla mı uğraşacağım? "

Kendi kendine söylendikten sonra telefonunun ekranını kilitledi ve geri cebine koydu. Her ne kadar mafyaya mensup olsa da üst kademelerdeki adamlardan olmadığı için çok para kazanamıyordu. Bu yüzden de ek iş olarak inşaatçılık yapıyor, kız arkadaşı ile evlerinden kaçarak yeniden dizdiği yuvalarında birlikte yaşıyorlardı. Şimdiye kadar Ranpo'nun hiçbir işinde doğru düzgün başarı elde edememişti. Zaten bunun için de pek şansı yoktu çünkü mafya o kadar kalabalıktı ki kendisine kalmadan iş zaten halloluyordu. Haftada bir veya iki kez Ranpo'nun yanına sırf görünmek için uğruyordu.

Yeterince dinlendiğini fark ettikten sonra yeniden aşağı inmeye başladı. Neyse ki en fazla yarım saatlik işi kalmıştı. Eğer çabuk bitirebilirse daha azdı tabii. Bu yüzden olabildiğince hızlı hareket ederek yeni bir torba aldı.

" Tachihara! "

O esnada kendi ismini duyduğunda o tarafa döndü. İç mimar yanına doğru geldikten sonra kızgın ifadeyle baktı.

" Yukarıdan aşağıya inmek neden bu kadar zor?! Yukarıda oyalanma, acele et! "

Tachihara oldukça sinirlense de bu davranışa veya benzerlerine çok rastladığı için sabretmek konusunda üzerine yoktu. Bir şey demeden yukarıya çıktı.

Yaklaşık 25 dakika sonra bugünki işi de bitirmişti. Üzerini silkeleyerek aşağıya inerken 2. kattaki kullanılan odanın kapısının açıldığını gördü. İçeriden çıkan turuncu saçlı, mavi gözlü çocuğu fark ettiğinde elini hızlıca telefonuna attı. Gruba girip, Ranpo'nun attığı fotoğrafı açtı ve karşısındaki bedene doğru tuttu telefonu. Eğer gözleri sağlamsa bu kişi tam da fotoğraftaki turuncu saçlı olandı.

Mokro [ soukoku ]Where stories live. Discover now