𝑻𝒘𝒐☘︎

2.5K 118 22
                                    

❦︎

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❦︎


"İyi misin Taehyung?"

Jin hyungun bu sorusuyla on dakikadır gözümü kırpmadan ekranına kitlendiğim telefon ellerimin arasından kayıp yerle buluşmuştu.

Gecenin bu saatinde gündeme bomba gibi düşen bu haber dans pratiğini yarıda kesmeme neden olmuştu. Anın şokuyla hiçbir şey hissedemiyordum. Bütün algılarım kapalıydı.

"Tamam önce sakin ol" derin derin nefesler almaya çalışırken Jin hyung çoktan neyim olduğunu anlamıştı.
Pratik odasında ikimizden başka kimse yoktu bu gece boş vaktimiz olduğu için birkaç gün sonraki ödül törenine hazırlanıyorduk.

"Taehyung bir yere otur istersen" yere düşen telefonun yanına yığılıvermiştim bir anda. Bağıra bağıra ağlamak bir şeyleri kırıp dökmek istiyordum.
Benimle beraber önüme oturan Jin hyungun teselli cümleleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu.
Hala ona tepki vermiyor aynı zamanda gözümdeki yaşın düşmemesi için büyük çaba sarfediyordum.

"Bekle geliyorum." o gittiğinde yanımdaki telefonu büyük bir hışımla alıp aynı makaleyi tekrar tekrar okudum belkide yüzüncü okuyuşumdu bilemiyorum.
Bunun kötü bir kabus olmasını diliyordum. Ama gerçekti. Bu canımı çok acıtan koca bir gerçekti.

Jin hyung elindeki şişeyi bana uzattığında geldiğini yeni farketmiştim. Vücudum uyuşuyor midem bulanıyordu. Sudan bir yudum aldığımda ise zar zor yutkunabilmiştim. Hiçbir şey düşünemiyor; nefes dahi anlamıyordum.

"Daha iyi misin?" Sorusuyla birlikte daha fazla dayanamayıp gözlerimdeki yaşları serbest bırakmıştım. Canım hiç bu kadar yanmamıştı. Onu bunca zamandır karşılıksız severken bile.

"Hyung. Ben... eve gitmek istiyorum" kafasını olumlu anlamda sallayıp kolumdan tutarak kalkmama yardımcı oldu. Hala ekranı açık olan telefonu dalgınlıkla yerden alarak pratik odasını terk ettim. Saat çok geç olduğu için şirket sessizdi. Karanlık koridorlardan tıpkı bir sarhoş edasıyla adımlarken biran önce temiz hava almak için kendimi dışarı atmak istiyordum. O kadar dalgındım ki arkamdan gelen Jin hyungu bile farketmemiştim. Başım feci halde dönüyordu.
En son hatırladığım şey ise adımımı dışarı atamadan gözlerimin kararması ardından yere yığılmam olmuştu.

"Tehyung! Aç gözlerini!" Sesler kulaklarıma bulanık bir uğultu gibi geliyordu. Fakat daha fazla dayanamıyordum. Bir daha asla açılmamasını umarak kapatmıştım gözlerimi.

                                          

Kulaklarımı dolduran tanıdık sesler ne yazık ki hala yaşadığımı gösteriyordu. Başımda bekleyen bu altı adamı gerçektende korkutmuş olmalıydım. İstemsizce açılan gözlerimle gördüğüm ilk şeyin güneş gözlükleri olmasını beklemiyordum.
Elimle başımı okşarken parmaklarımın çarptığı gözlükleri farketmiştim.

"Hangi ruhastası taktı bunu bana?" Sorumla beraber herkes uyandığımı farkedip yatağın kenarında toplanmışlardı.

"Jimin-shi al şu gözlüklerini" Namjoon hyungun sesiyle yattığım yerden doğrulmaya çalışmıştım fakat kolumdaki serum buna engel olmuştu.

"Kalkmaya çalışma yeni uyandın" Hoseok hyungun uyarısıyla tekrar yerime yattım.

"Nasıl oldu bu?" Yoongi hyunga cevap vermek için dudaklarımı araladığımda araya Jin hyung girdi.
"Dans pratiği yaparken kendini fazla zorladı. Neredeyse mola vermedi" bu odada herşeyden haberdar olan tek kişi oydu. Ona minnettar bir şekilde bakarken o ise bana bıkkınlık la bakıyordu.

"Bu kadar mı? Kendini zorladı diye mi bayıldı?" diye bir soru yöneltti Jungkook.

"Şirkete gitmeden önce biraz içmiştik. Temiz hava alır almaz bayıldı" benim yerime cevap veren Jin hyung bana verdiği söz yüzünden kimseye söylememişti bu güne kadar. O tanıdığım en güvenilir kişiydi bu yüzden iki yıl önce yapılan bir ödül töreninden sonra içimi ona dökmüştüm.

"Eve gitmek istiyorum. Doktor nerde?" Daha fazla bu hastane odasında kalırsam boğulacağımı hissediyordum.

"Serumun bitmesini bekliyoruz. Birazdan gelir" dedi Namjoon hyung

"Hyung iyiyim ben. Burda kalamam"  tekrardan yerimde doğrulmaya çalışmıştım bu sefer başarmıştım.

"Pekala doktoru çağıralım o sana gerekli açıklamayı yapar"  jimin doktoru çağırmak için çıktığında onun yerine Hoseok hyung geçmişti.

"Nasıl hissediyorsun?" Yıkılmış gibiydim. Orda atan bir kalbim vardı ama hissetdemeyecek kadar meşguldü beynim. "fena değil" yalan söylemek işimin bir parçası bu yüzden zorlanmıyordum.

"Haberleri gördünüz mü? Dispatch atmış bombayı" elindeki telefonla ilgilenen jungkookun sözleri haberi ilk gördüğümde hissettiğim şeyleri yeniden hissetmeme neden olmuştu. Midem kasılmaya başlamış düşüncelerim uyuşuyordu düzensizleşen nefesimde bunlara eşlik ediyordu.

"Hey jungkook hadi abilerine su almaya git" Jin hyung yine kurtarıcım olmuş olası bir krizi önlemişti.
"Yine en küçük olduğum için ben gidiyorum değil mi?"
Söylenerek odadan çıktığında jimin doktorla birlikte geri dönmüştü. Kırklı yaşlardaki bu kadın doktor önümde durmuş elindeki tahlil sonuçlarını inceliyordu.

"Daha iyi hissediyor musunuz bay Kim?" Doktorun sorusuna "kesinlikle" diye cevap verdiğimde burdan hemen kurtulmak istediğimi anlayarak küçük bir tebessümle karşılık vermişti.

"Doktor lütfen ona dinlenmesi gerektiğini söyler misiniz kendisi bizi dinlemiyor" Namjoon hyungun sözlerine göz devirdiğimde doktor bu geceliğine biriyle birlikte hastanede kalmam gerektiğini söyledi.

Tüm ısrarlarıma rağmen doktoru ikna edememiştim. Şimdiden herkes kimin bu gece kalacağını tartışıyordu.
"Hadi ama artık gidin bu gece ben kalıyorum" tahmin ettiğim gibi Jin hyung yine durumu kurtarmıştı. Bende onun kalmasından yanaydım bu gece birilerine içimi dökmeye ihtiyacım vardı.

"Pekala. Ona iyi bak Jin" Hoseok hyung herkesi toplayıp odadan ayrılmıştı                            


      ❦︎

      ❦︎

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
𝑺𝒄𝒆𝒏𝒆𝒓𝒚 ❦︎ 𝑇𝑎𝑒𝑛𝑛𝑖𝑒Where stories live. Discover now