Bölüm 2

1.3K 178 252
                                    


Bana ait olan yatağın üzerindeki manzara midemi bulandırıyordu. O yatakta sadece benim kokum olabilirdi, eşim diye hitap ettikleri yabancı bir bedenin değil.

Omeganın yatağımda rahatça uzanmasından nefret ediyordum, o benim eşimdi ve bu hislerim evlilik kurallarına hiç uygun değildi. İnsan evlendiği kişiyle aynı yatağı paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyardı ama bende durumlar farklıydı, tahammül edemiyordum.

Tahtın benden çaldığı en büyük şeylerden biri de geleceğimdi, aşkı çalmıştı benden, gelecekle ilgili kurduğum hayallerin gerçekleşme ihtimallerini bir bir yok etmişti. Bir insanı yaşatan şey hayalleri değil miydi? İçi bomboş bir varlığa dönüştürmüşlerdi beni, hiç de acımamışlardı.

İleride sevdiğim insandan çocuk sahibi olamayacaktım, elini tuttuğum beden hayalimdeki o insan olamayacaktı, önüne tüm güzellikleri sereceğim bir eşim olmayacaktı benim. Onun yerine zorunlulukla görüştüğüm, her dokunuşta midemin bulandığı, anlaşmalı bir evliliğim olacaktı.

Göstermelik sevgi kırıntılarım kaplayacaktı dört bir yanı.

Evlen demişlerdi, halkını kurtarmak ve biraz olsun saygı duyulmak için tek çaren iki krallığı birleştirmek, bunun yolu da evlilikten geçer. Sorgulayamamıştım, apar topar çıkarıldığım taht adeta boğazımı sıkarak beni boğarken tek yaptığım etrafımdaki insanların sözlerine güvenmek olmuştu. Buna mecbur kalmıştım, ölüm korkutmuştu gözümü, korkak ruhuma ağır gelmişti böylesine korkunç bir tehdit.

O tahttan inmenin tek yolu ölümden geçiyordu. Ben de ölümden delicesine korkan bir zavallıydım.

Boynumdaki mührüm zincirim olmuştu, karşımdaki omegayla olan ilişkilerim iki krallığı birden ilgilendirirken kendimi sabırla tutmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ona en ufak kötü davranışım bağlarımızı koparıp, bizi büyük bir savaşa sürükleyebilirdi.

Benimle beraber yüzlerce kişinin ölümü ağzımdan çıkacak bir kelimeye bakardı.

Yatakta uzanan beden dakikalar geçmesine rağmen tek bir kelime dahi etmemişti, bir umut beni bekliyordu. Onunla birlikte olmamı, tüm dedikodulara bir son vermemi.

Maalesef bekleyişleri anlamsızdı, istediği şeyi bugün de alması mümkün olmayacaktı. Beni etkilemek için salgıladığı feromonlar, ilgi çekici geceliği, dudaklarını daha canlı ve çekici göstermek adına yaptığı makyaj, özenle şekil verilmiş saçlar, hepsi boşa gidecekti.

"Biraz daha bekledikten sonra odana çekilebilirsin." Demiştim kısık sesimle. Yatağın yakınına bile yaklaşamamıştım, odanın en kuytu köşesine çekilmişken benden bir şeyler beklemesi çok saçmaydı.

Sözlerimin üzerine başı eğilirken yine o kötü his kaplamıştı içimi, karşımdaki insana kötü hissettirme gibi bir amacım yoktu ama elimde değildi. Dokunamıyordum, midem bulanıyor, ellerim hiç olmadığı kadar titriyordu. Devlet büyükleri ve halkın bildiği gerçek kraliçeyle defalarca ilişkiye girmeme rağmen çocuğumuzun olmamasından ibaretti, ona bir kez olsun dokunmadığımı ikimiz ve can dostum Taehyung'tan başka kimse bilmiyordu.

Bilselerdi gözlerinde çok daha beceriksiz bir alfaya dönüşürdüm.

Kraliçeye biraz bekle dememin sebebi de buydu, odamdan kısa zaman içerisinde çıkarsa yine hakkımda söylentiler çıkacaktı, en azından biraz beklerse insanlar ilişkiye girdiğimize inanabilirdi. Bugün sabahın ilk saatlerinde yapılan toplantıda veliaht konusu yine, acımasızca ortaya atılmıştı. Canımı yakmanın en kolay yolunu bulmuşlardı ve bunu kullanmaktan asla çekinmiyorlardı.

"Halk arasında zayıf bir kral olduğunuz, savaşlardan acizce kaçtığınız, ülkeye bir veliaht bile veremediğiniz söyleniyor."

"En azından bir veliaht vererek kendinizi ispatlamalısınız, aksi taktirde halk arasında isyan çıkması an meselesi."

La Douleur Exquise / yoonmin (ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin