"Oğuz'a bak sen." diyerek güldü Özgür yeniden. Kıkırdadım. "Bizim birlikte olacağımıza inancı benimkinden daha fazlaydı." diyerek mırıldandığımda bakışları beni buldu. "O ne demek şimdi sevgilim?" dediğinde derin bir nefes aldım. "Yani ne bileyim. Normal bir lise öğrencisiydim ben, sen ise Özgür'sün. Beşiktaş'ın sol beki. Aramızda mesafe vardı." diyerek mırıldandım. Kendimi açıklayamadığımı hissederken, araba birden durdu ve Özgür bana döndü. "Ben hala Özgür'üm ve aşkımız aramızdaki mesafeleri aştı. Şimdi ellerini tutuyorum. " diyerek konuştu sakince. Eğildi ve dudaklarımın üzerine minik bir öpücük kondurdu. "İmkansız diye bir şey yokmuş." dedim kısık çıkan sesimle. Kafa salladı ve dudaklarını ıslattı. "Özellikle konu aşksa." dediğinde gülümseyerek kafa salladım ve eğilip dudaklarının üzerine bir öpücük kondurdum.

Telefonumun zil sesi arabayı doldurunca irkilerek geri çekildim. Ekranda Sude'nin ismi belirirken, ekranı kapattım ve etrafa baktım. Az kalmıştı. "Arkadaşlarından biri mi?" dediğinde kafa salladım usulca. "Sude, nerede kaldınız diye aramıştır muhtemelen." dedim dudak büzerek. Navigasyona kısa bir bakış attı. Az kalmıştı. "Az kalmış." dediğinde kafa salladım. Araba hareket ettikten dakikalar sonra mahalleye girdiğimizde, yüzümde huzur dolu bir gülümseme belirdi.

"Çocukluğumun geçtiği yerlere hoş geldin Çalhan." dedim genişçe gülümseyerek. Özgür arabayı park etti. Heyecanla çantamı aldım ve aşağı indim. Özgür yanıma gelip elimi tutarken, mahallelinin çıkartacağı dedikoduları pek umursamıyordum. 

Özgür ile Sude'lerin evine doğru yürürken, geçtiğimiz her köşedeki bir anımı anlatıyordum. Özgür ise yüzünde kocaman bir gülümseme ile beni izliyordu. Kahvenin önünden geçerken elimle işaret ettim içeriyi. "Deplasman maçlarını kendimi bildim bileli hep burada izlerim." dedim heyecanla. Aklıma dolan şeyle gözlerim kısıldı."Senin ilk maçın da burada izlemiştim sanırım. Göztepe maçıydı yanlış hatırlamıyorsam." diyerek devam ettiğimde kafa salladı Özgür. Aklıma üç seneki o heyecanlı hali gelirken gülümsedim. "Göztepe maçıydı, ilk kez A takımı ile 11'de başlamıştım." dedi güzel bir gülümseme eşliğinde. "On yedi yaşındaydın daha." dedim. Kahvedeki amcalar bana garip bakışlar eşliğinde selam verirken el salladım. 

Sonunda mahallemizin dedikoducu teyzelerinin görüş açısına girdik. "Bu teyzelerden az çekmedik. Ama hepsi iyi insanlardır. Her dedikodu onlarda." dedim sessizce mırıldanarak. "Arda kız kaçıracak diye mahalleye haber yaymıştı, yalan olduğuna zor ikna ettik babasını. Arda nefret eder o yüzden onlarda." diyerek kıkırdadım. Güldü Özgür. Evimizin önüne gelince heyecanla durdum. Evi satmamış, kapatmıştık. "Burası da evimiz." dedim Özgür'ü bahçeye çekerken. "Doğup büyüdüğün yer." dedi Özgür etrafa bakarken. Kafa salladım ve arka bahçeye götürdüm onu. Babamın yaptığı küçük futbol sahası gözüktü. Kale direğinin ortasında asılı duran Beşiktaş bayrağı hala oradaydı. "Bizim evde de böyle bir yer vardı." dedi Özgür gülümseyerek. Kaşlarım havalandı. "Fotoğraf çekilelim." diyerek beni bayrağın asılı olduğu kaleye çekiştirdi. Telefonunu cebinden çıkardı ve kolunun altına aldı beni. Arkamızdaki bayrak gözükürken, kocaman gülümsedim. 

Sonunda Sude'lerin evine geldiğimizde zili çaldım. Birkaç saniyenin ardından kapı açıldı ve Sude'nin annesi Serap teyzem görüş alanımıza girdi. "Kuzum. Hoş geldiniz." dedi neşeyle cıvıldarken. Özgür'ün elini bırakıp sımsıkı sarıldım ona. "Özlemişim seni kız." dedim neşeyle. Anne yarımdı Serap teyzem. Biz ayrılınca Özgür'e döndük ikimizde. Gülümseyerek bize bakıyordu. "Teyzoşum Özgür, erkek arkadaşım." diyerek tanıttım hızlıca. Formaliteydi tamamen. Annem herkese anlatmıştı muhtemelen Özgür'ü. "Özgür, Serap teyzem. Anne yarım." 

Sera teyzem Özgür'ü de sardı sıkıca. Özgür başta şaşırmış gibi görünsede şaşkınlığını çabucak atlattı ve gülümsedi. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Özgür'ü hayatımda önemli yere sahip insanlarla tanıştırmaya bayılıyordum. Sanırım oda bundan oldukça memnundu. Muhtemelen olması gereken de buydu. 

KOÇWhere stories live. Discover now