GM | 23 | Ölüm Silsilesi

2.3K 295 60
                                    

🪦

13 Mart, Cuma 18.13

Yemek masasının hâkimi sessizlikti. Her aile üyesi konuşma gereksiniminde bulunmadan yemeğini yiyor ve arada bir babaannemi kontrol ediyordu. Bu sabahki olaydan sonra herkesin babaannem için endişelendiğinin farkındaydım, lakin babaannemin durumu gayet iyiydi.

Aklım Peder Samuel'in bana söylediklerinde de olsa, bir yandan Simon'ın babası Victor hakkında açık ettiği gerçekleri düşünmeden edemiyordum. Neredeyse tabağıma dokunmamıştım bile.

Sessiz bir nefes aldığım sırada gözlerim yeşil harelerle buluştu. Kuzey de yemeğini yememişti. Tek yaptığı eylem beni izlemekti ve sanırım bunu uzun zamandır yapıyordu. Zira bakışları fazlasıyla yoğundu. Ufak bir gülümseme sergilediğimde, bana gözleriyle Victor'u işaret etti. Tek kaşım anında yukarıya kalkarken bakışlarımı Victor'a çevirdim. Yine her zamanki gibi kötü ve düşünceli görünüyordu. Fakat dikkatimi çeken bir şey olmuştu. Gözlerinin altı kızarmış, göz torbaları oluşmuştu. Ağlamış gibi bir hâli vardı. Yeniden Kuzey'e baktım ve sonra da babama. Babamın da aynı sabahki gibi durgundu.

Masadaki sessizliği bozmak için çekinmezken, "Baba," dedim baskıcı bir sesle. "İyi misin? Tabağına dokunmadın bile."

Başını kaldırıp bana baktıktan sonra bir sorun olmadığını belirtircesine gülümsedi. "Yorgunum sadece kızım."

"Aslında hepimiz yorgunuz ve..." dedi Clara yenge. "Mutsuz."

Babaannem, "Olmayın, ailemiz bir arada, önemli olan bu," dedi teklin etmek amacıyla. "Bu sabah hepinizi korkuttuğumu biliyorum çocuklar ama kendimi gayet iyi hissediyorum."

Masadaki herkesin ifadesi rahat bir şekle bürünürken doğrudan Victor'a baktım. Babaannemin söylediklerinden sonra belli belirsizce yüzünü buruşturmuştu. Aklımda dönüp duran devasa bir ihtimal ve kocaman bir olay örgüsü vardı. Kendime bile henüz net bir açıklama yapamamıştım ancak Victor bu "yakınma" tarzı ifadesini sergileyerek aklımdaki şüpheyi güçlendirmişti.

"Sen bu konuda ne düşünüyorsun Victor?" diye sordum herkesin içinde onu köşeye sıkıştırmak için.

Victor eniştenin gözleri bana döndü ama sadece onun değil, herkesin gözleri bana dönmüştü. Çünkü sert ve sorgulayıcı bir tonda konuşmuştum.

Victor bir cevap vermeyince, "Babaannemin durumundan bahsediyorum," diye sorumu açıkladım. "Kendini iyi hissetmesi, ailemizdeki herkesi mutlu etmeli, değil mi?"

"Hâlâ annemin gerçekten zehirlendiğini mi düşünüyorsun Nora?" dedi Victor, kaşları çatılırken. Beklediğim cevabı almanın hazzıyla geniş bir gülümseme sergiledim.

"Aslına bakarsan, hayır..." dedim alayla. "Belki de evet, düşünüyorum. Ancak benim sana sorduğum soruların hiçbiri babaannemin zehirlenmesiyle alakalı değildi Victor. Neden durduk yere bu konuyu açtın?"

Victor şaşırdı. Daha fazla beklemeden oturduğum yerden ayağa kalkarak Victor'un karşısına doğru yürüdüm. Aslında bu yaptığımın büyük bir saygısızlık olduğunun farkındaydım ama şu an bir kanıt bulmak üzereydim. Hatta evet, bulmuştum.

Herkesin garipseyen gözleri üzerimde gezinirken Victor eniştenin karşısında oturan Simon ve halam İsabelle'in arasında durdum.

"Evet, Victor, konunun babaannemin zehirlenmesiyle bir ilgisi olmamasına rağmen neden ısrarla bu konuyu yeniden gündeme getirdin?" dedim tekrardan. Aramızdaki göz temasını korudum. "Sonuçta doktorlar bugün, babaannemin bir zehir yüzünden hastalanmadığını söyledi. Ancak sanırım sen, zehirlenmesinden şüphe ediyorsun." Hafifçe masaya eğilerek yüzüne yaklaştım. "Söylesene, sence de söylediklerin biraz şüphe uyandırıcı değil miydi?"

Geçmişin Mezarı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin