GM | 4 | Sıfırdan

4K 349 190
                                    

Selam canımın içleri!

Artık esas olayların başladığı yerdeyiz. İnsan, aniden kendi hayatını bırakıp başka bir hayata başlayamıyor maalesef. Bu nedenden dolayı yavaş başladık ama çok hızlı devam edeceğiz!

Keyifle okumanız dileğiyle...
Kocaman öpücükler!

🪦

9 Mart Pazartesi, 03: 57
İstanbul, İstanbul Havalimanı/ İsveç'e giden yolcu uçağı

Gözlerim siyah pistin üzerinde zar zor seçilebilen küçük beyaz ışıklardaydı. Başımı koltuğun kenarına dayayarak pencereden dışarıyı izlemeyi sürdürdüm. Gittiğim yerde beni bambaşka bir hayat bekliyordu. İhtimalleri düşünmek istemiyordum çünkü bunu yapabilecek kadar dinç hissetmiyordum kendimi. Tek istediğim kafamı biraz olsa da dinlendirmekti. İnzivaya çekilmek gibi.

Ancak yine de bunu yapamayacak olmak beni boğuyordu. Boğazıma dolanan görünmez ipler canımı yakıyordu. Bir şeyin görünmez olması, var olmadığı anlamına mı gelirdi?

Yine de içim rahattı. Buradaki hayatımı bırakıyor olmam, beni sandığım kadar üzmüyordu. Zira geri döneceğimden emindim.

Dün gece Kuzey'le beraber annemin peşindeki adamları polise ihbar etmiştik ve ben her ihtimale karşılık onun banka hesabına yüklü miktarda para koymuştum. Sadece ben izin verdiğim sürece paradan harcayabilecekti. Ve artık rahatsız edilmeyecekti. Tabii kendi istemezse.

Öte yandan cinayeti çözmüştüm. Maktul Cengiz Bey'in kullanmış olduğu telefonun kayıtlarında, birilerinden borç aldığına dair konuşma geçmişi bulunmuştu ve kıraathane sahibi Ali Bey'in verdiği ifadeyle beraber tefecilerin işe dâhil olduğu anlaşılmıştı. Tefecilerin kim olduklarını öğrenmem de uzun sürmemişti. Ses kayıtlarından kim olduğunu araştırmış, çok kısa bir sürede adreslerini ve kimlikleri tespit etmiştik. Daha sonra da ilgili birimlere kanıtları göndererek adamların yakalanmasını sağlamıştık. Zaten bu cinayetle ilgilenen tek dedektif ben değildim. İşin en başından bu yana benimle beraber olan, ofis arkadaşım Beyza da ilgileniyordu. Bu yüzden çok sıkıntı yaşamadan problemi halledebilmiştim. İşlerin geri kalanını da ona aktarmıştım.

Bu süreçte, cinayetin işlendiği mekanda yapmış olduğum incelemede bulduğuö tüm ipuçlarının raporları çıkmıştı. Parmak izini ve delillerin hepsini, DNA birimi analiz etmişti. Bu sayede tefecilerle aradaki bağ tamamlanmıştı. Böylece Kuzey'in yasadışı yöntemlerini kullanmadan Beyza'yla ve ilgili birimlerle birlikte cinayeti çözmüştük ama o yasadışı yöntemlerini hâlâ merak ediyordum.

Bu akşamüstü babamla yeniden konuşmuştum. Cenazeye gelmeye karar verdiğimi söylediğimde babam mutluluktan ağlamıştı. Ancak öte yandan ortada çözümesi gereken bir cinayet vardı.

İşimden üç haftalık bir izin almıştım ama bu kadarının yeterli olacağı konusunda pek de emin değildim. Evet, babamı özlediğim doğruydu. İsveç'te de bir cinayet vakasını çözerek işimi yapacaktım; bu da doğruydu. Fakat buraya geri döndüğümde içinde yaşadığım güvenli akvaryumum yerinde olmayacaktı. Çünkü ben, çoktan okyanusa açılmış olacaktım. Sınırlarımı epey zorlayacaktım ve yeniden toparlanmak zor gelecekti. Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum ama ben, sanıldığından daha yalnızdım.

Düşüncelerimin ağırlığını kaldırmayan kafam, benim sınanma yöntemimdi. Gözlerimi kapatarak uzun bir süre nefesimi tuttum. Bu yöntem her daim işe yarardı.

Kuzey, hafiften omuzuma dokununca başımı yasladığım yerden doğrultarak ona baktım. Ayakta, el çantalarını yerleştirmekle uğraşıyordu. Uçağın kargo kısmına koyamayacağım birçok eşyam vardı. Bilgisayar, kamera, elektronik eşyalar gibi.

Geçmişin Mezarı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin