31. Bölüm

202 25 18
                                    

7 yıl sonra

"Baba Bay Jhonson geldiler"

Derek gömleğinin kolunu ilikledikten sonra aşağı indi ve Jen'in omzuna elini koyup bay Jhonson için elini uzattı. Nazikçe eli sıkıldığında bayan Jhonson'ın elini eline alıp üzerine bir öpücük bıraktı.

"Hoşgeldiniz"

Misafirleri mutfağa geçerken Derek Jennie'ye göz kırpıp ondan bir tebessüm aldığında içeri girdi.

"Baba ben yukarda yesem olur mu?"

Derek kafasını sallayıp yeni aşçısı Rosa'ya baktı. Genç kadın Derek'le göz göze geldiğinde hızla bir tepsi hazırlayıp Jennie'yle yukarı çıktı. Ona tepsiyi verdikten sonra odadan çıkıp müsaade isteyerek evdende çıktı.

Derek Bay Jhonson ve eşiyle hem yemek yiyip hem şirket ile ilgili konuşuyor, ortaklık içinde bir zemin hazırlıyordu. Bunu hep yapmıştı. Kabul ettireceğine emindi her zamanki gibi.

Salona geçtiklerinde yaşlı adamın gözleri ister istemez duvardaki çerçevelere takıldı. Heryerde genç bir çocuk gülümsüyordu. Bu bayan Jhonson'u da şaşırtmıştı sadece o kahverengi çocuk vardı fotoğraflarda.

"Ah, eşim"

"Onu göremedik"

"Melekler görünmez"

Bayan Jhonson elini ağzına kapatıp özür diledi ama Derek sorun olmadığını söyledi. O alışmıştı Stiles'ın yokluğuna. Jennie'ye dediği gibi mutlu değil ama güçlüydü. Kendisinin beklediğinden bile fazla güçlü...
------

Sonra ki gün Derek İspanya'da açtığı ikinci şirketinin çalışan listesine bakarken içeri giren kişiyle dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı.

"Bu ne kalabalıktır? Önemli bir şey mi vardı"

Derek, amcası koltuğa oturduğunda kafasını salladı. "Kabul edildik"

Peter hiçbir heyecan göstergesi gerçekleştirmeden gülümsedi. "Birikimini katılıyorsun Hale" diye mırıldandı ve yeğeniyle gurur duyduğunu da ekledi. Derek ise gözlerini devirirken göz göze geldiği Stiles'ın fotoğrafıyla yüzünü tekrar amcasına çevirdi.

"Çok zaman geçti ama ben neden onu unutamıyorum, neden hâlâ canım acıyor"

"Çünkü onu seviyorsun"
------

Derek yolda giderken trafikte sıkışmış, kırmızı ışıkları bile göremediği bir yerden ilerlemeyi bekliyordu. Korna sesleri beyninin içinde yankılanıyordu. Camı açıp bir sigara yaktı. İçine dolan dumanı havaya üflediğinde zamanı durduran görüntüyü gördü.

Hızla arabadan inip son hızla, elinde ki bebek arabasını yanında ki adamın bağışlarını umursamadan ittiren gence baktı. Kilitlenmişti. O muydu? Bebeği mi vardı, evlenmiş miydi? Neden yanında ki adama bir şey demiyordu, ya kendisinin ayakları neden yere çivilenmiş gibiydi.

Kendine geldiğinde daha sıranın çok olmasının rahatlığıyla koşmaya başladı. Oydu işte. Ölmemişti ki.

"Stiles!"

Arabayı ittiren genç asla yavaşlamadan sert adımlar atıyordu yanında ki adamsa nasıl bebeğimi kaybettin diye bağırıyordu.

Çıldırıyor olmalıyım diye düşündü, Stiles ölmüştü. Vücut parçaları gömülmüştü bembeyaz bir çarşafın içinde. Derek çarşafı görmüştü. Adam bir örtüyü yere düşürdüğünde koşarak onu aldı ve arabasına geri döndü. Yolunu değiştirip küçük örtüyü burnuna götürdü. Stiles'ın kokusundan çok uzaktı ama hatırladığına emin değildi. Onları kokuya göre bulduğunda girdikleri büyük villanın önünde durdu. Adam bebeğini alıp içeri girerken kapıda ki çocuğun yüzüne sert bir tokat attı.

"Dua et seni kapıda bırakmıyorum"

Derek sinirle elini sıktı o Stiles olsa da olmasa da adamın yaptığı sinirine dokunmuştu. Adamın dışarı çıkmasını beklemeye karar verdi.

Saat gece 3 olduğunda adam kucağında uyuyan bebekle evden çıkıp kendi arabasına binip gözden kayboldu. Derek'te hızla arabasından çıkıp arka bahçeye dolandı duvara atladığında açık gördüğü cama doğru yürüdü. Işıkları kapalı ama camı açık yerden içeri atladı ve evin içine girdi. Burası bir şatoya benziyordu. Derek'te iyi bir yerde oturmasına rağmen buraya hayran kalmıştı ama kendini silkeleyip odaları sessizce gezmeye başladı.

Sonunda kapısı kapalı odaya sıra geldiğinde içeri dalıp iki kişilik yatağa baktı. Bir şey göremediğini fark ettiğinde titreyen eli ışığı açtı.
------

Dylan posterlerim geldiii. Onun şerefine mutluyum😌

Bir Pasta Where stories live. Discover now