23. Bölüm

282 28 12
                                    

Stiles çok dalgındı. Hatta öyle ki dışarı çıktığı zaman yanlışlıkla başka bir arabanın kapısını zorlamış, açılmayınca etrafında bakınıp öyle girmişti arabalarına.

Stiles:
Biner binmez Derek'in bana gülümseyen suratına bende gülümsedim "Günün nasıldı" diye sorduğunda gözlerimi cama çevirdim. "Yorucu"

"Kahve içmeye gitmek ister misin?"

"Sonra yapsak eve gidip uyumak istiyorum sadece"

Derek 'hay hay' der gibi başını salladı ve bizi eve bıraktı. Ben içeri girer girmez Jen'i öpüp yukarı çıkarken Derek'in endişeli gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.

Pijamalarımı giyerkende içeri girip bana sarıldı. "İyi misin sen?" Dediğinde ne diyeceğimi bilemiyordum. İyi miydim anlayamıyordum. Her şey fazla karışık geliyordu gözüme.

Sonunda titreyen dudaklarından "Korkuyorum" kelimesi döküldüğünde Derek kafamı boynuna bastırdı. Bende ellerimde tuttuğum tişörtü bırakıp onun beline sarıldı. "Hiçbir şey olmayacak bebeğim. Hemde hiçbir şey"

"B-ben bugün bir not aldım" ona her şeyi söylemek istiyordum. Aramızda gizli saklı hiçbir şey olmamasını. "Üzerine bu en kolayıydı yazıyordu. Yanında da 'L' vardı"

"Hastanenin arka ve ön kapısına birkaç koruma ayarlayabiliriz sen ordan çıkarkende seni arabaya kadar takip ederler"

Gözlerimi şaşkınca ona diktim. Korumaya ihtiyacım var mıydı cidden? Logan bana zarar verir miydi?

Derek dudağıma eğildiğinde hiç beklemeden karşılık verdim. Elleri yanağım ve sırtımı okşuyor, bende belinde ki ellerimi aşağı yukarı oynatıyordum.

Benden ayrıldığında bir süre gözümü açmadım ve kafamı göğsüne yasladım. O bana duvar falan örmüyordu. Derek duvarın ta kendisiydi. Gerektiğinde bana gelen mermilerin bile önüne atlayabilecek bir duvar...

"Uyumadan önce yemek yemek ister misin? Çok güzel tavuk yemeği var"

İştahla kafamı salladığımda gülümseyip alnıma da bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı. Bende üzerimi değiştirip aşağı indim. Jen kocaman butu ısırmaya çalışıyor Derek'te gülerek onu izliyordu. "Oy kuzum" diyip yanına oturduğumda tavuğu bıraktı. Zaten yiyemiyordu. "Ben sana parçalayım".

Yemek faslı bittiğinde Derek ve Jen bir oyun oynamaya başladılar bende gidip yatağıma yattım. Saat yediye geliyordu ama yorgundum.
Bu yüzden uyumamda uzun sürmedi.

Gözlerimi açtığımda ev karanlığa bürünmüş, Derek'in odasının olduğu taraftan gelen ışık tek aydınlatma aracıydı. Bugün ay da yoktu.

Yavaşça kalkıp onun odasına gittim ve kitap okuyan Derek'in göğsüne sığıştım. Onun eli anında benim kolumu okşarken biraz gülümseyip gözlerimi kapattım.

"Uykun var mı" diye sorduğumda Derek kafasını iki yana salladı. "Benimde"

"Pekala ne yapmalıyız Bay Hale" bana sorduğu soruyla yutkundum ve omuzlarımı silktim. "Böyle duralım. Sen kitap oku bende senin yeşillerini izleyeyim"

Biraz gülümseyip kitabını bıraktı ve iki koluyla sardı beni. Ben hâlâ onun göğsünde yatıyordum. Benim yastığımdan daha rahat olduğu gerçeği bırakmıyordu peşimi.

"Derek, benimle evlendiğin için kötü bi yorum aldın mı" diye sordum ona. O ise kafasını olumlu anlamda salladı.

"Ne dediler" dediğimde ise bacağını bacaklarımın arasına soktu. Bunu söylemek istemiyordu onu anlamıştım. Bende uzatmadan gözlerimi kapattım. Onun sıcaklığı mayıştırıyordu beni.
———

Sabah uyandığımda dün sarıldığımız halden eser yoktu. Bedenim yerde, bacaklarım havada, ağzım yarım açıktı. Hızla yerden kalktım ve saate baktım. Daha altı bile değildi. Bende kahvaltıyı kendim hazırlamaya karar verdim. Üstelik mükemmel kahvaltıları yapan kişiyi de görmek istiyordum.

Aşağı indiğimde bir tava çıkardım. Bir çırpma kabını da tezgaha koydum ve malzemeleri çıkardım. Annemin en sevdiğim yemeğini yapacaktım: Kaşarlı Krep

Ben yapmaya başlamışken dış kapı açıldı ve içeri aşçı olduğunu düşündüğüm kadın girdi. Kırklarının ortasında gibi duruyor, yüzünde ki küçük gülümsemeyi hiç eksiltmiyor gibiydi.
Montunu asıp mutfağa girdiğinde yanıma gelip biraz daha gülümsedi. "Günaydın efendim"

"Günaydın?"

Hızla elini uzattı. "Natalie Roden"

"Stiles Stilinski"

Tanıştığımızda hızla elimde ki malzemeleri almaya çalıştı ama ben geri çekildim ve şaşkınca ona baktım. "Ben hallederim"

Kadın kafasını salladı ama bir yanlış yaparsam elimden alacak gibi bakıyordu. Her hareketimi inceliyor sanki içinden puan veriyor gibi bakıyordu.

Her şeyi hazırladığımda tabakları masaya koydum ve Natalie'de masayı hazırlayıp çıktı. Masaya son kez göz gezdirdiğimde her şeyin hazır olduğunu düşünüp önce Derek'in odasına çıktım ve üzerine tırmanıp dudağını öptüm. "Günaydın Derek"

"Günaydın bebeğim" diyip elini gözüne götürdü ve bir koala edasıyla ona sarılış şeklime gülümsedi.

"Kahvaltı hazır"

Kafasını sallayıp beni yanına düşürdü ve ayağa kalktı. Banyoya girdiğinde bende Jen'i uyandırmak İçin onun odasına girdim.

"Ohoo bizim küçük fare uyanmış bile"

Jennie gülümseyip okul kıyafetinin fermuarını çekti ve üzerime atladı. Onu biraz havaya kaldırıp gülümserken o da gülüyordu.

"Kahvaltı hazır"

"Ne olduğunu gördün mü abi" diye sorduğunda kafamı salladım. "En sevdiğin"

Jennie gözleri parlayarak aşağı koştu. Koşarken de bağırdı "kaşarlı krep"

Gülümseyip yanına indim ve çoktan yemeye başlayan Jen'in yanına oturup Derek'i beklemeye başladım.

O geldiğinde hızla kahvaltılarımızı yapıp dışarı çıktık. Arabaya oturduğumuzda Derek daha önce böyle bir şey yemediğini söylüyordu. Jen ise buna isyanlar çıkarıp Derek'in kulağının dibinde bağırıyordu.

Hastaneye geldiğimizde arabadan indim ve el sallayıp çantamı düzelttim. Kapının önünde bekleyen iki koruma bana bakıyordu. Elimi kaldırıp selam verdiğimde kafalarını salladılar.

"Arka kapıda da iki arkadaş bekliyor efendim. Merak etmeyin güvendesiniz"

Teşekkür edip içeri girdim ve üzerimi değiştirdim. Yeni bir günün sadece sorunsuz bir şekilde bitmesini umuyordum. Üstelik Logan'ın bana verdiği hapın ne içerdiğini de bulmalıydım.

O bana bir şey yapmadan...
———

Bir Pasta Where stories live. Discover now