26.

1.4K 48 4
                                    

Mutimedya Ela'nın saçlarını temsil ediyor.

Beni görür görmez utançtan kıpkırmızı kesildiler karşımda. "Demek Sima'yı öptün Deniz."

Gitgide utanmışlardı. Kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Amacım bu değildi. "Şaka yapıyorum biliyorsunuz dimi? Tamam tamam bişey demedim. Adınıza sevindiğimi bilin ama. Neyse çıkıyorum ben kolay gelsin size."

Deniz giderken beni sarılarak uğurladı. Ve biz dost olduğumuz için böyle bir durumda benden utanmaması gerekiyordu. Öylede olmuştu zaten. Bana sinsi sinsi güldü giderken. Karşılığı olarak bende ona gönderdim bir sinsi gülüş. Ve ardından yoluma devam ettim.

Bugün hasta olmamın verdiği yorgunluğa aldırmadan eve yürümek istiyordum. Daha öncede hastayken yürürdüm eve, büyük bir sorun değildi.

Yürümek insanın düşünmesini sağlıyor tabiikide benim gibi dalıp arabanın korna sesiyle düşüncelerinizden korkarak sıyrılmadığınız sürece

Çok dikkatsiz ve dengesiz biriyim. Bunun üzerine birde fazla derecede sakarlık ve dalgınlık eklenince işler biraz boka sarıyor diyebilirim. Ama buna alışmıştım artık. Eskisi gibi hissetmiyordum ve davranmıyordum kesinlikle. Bir yanım eskisi gibi olmak istiyor ve bir diğer yanımda böylede iyi olduğunu söylüyor.

Şuanda daha fazla düşünmek istemiyorum ve şarkı dinlesem hiç fena olmaz.

Ben sessizlik olmadığı zaman mantıklı düşünemeyenlerdenim. Bu yüzden şarkılar benim çoğu zaman kurtarıcım oldular.

Binanın kapısına gelmiştim. Bu gribin en iyi yanlarından birisi koku alamamaktı. Çünkü eğer şuanda binada bok kokusu varsa kesinlikle kokuyu alamıyordum. Buna sevinerek dairemin kapısına çıktım ve anahtarımı çıkarıp eve girdim. Saat sekizdi. Asel ve Ela gelmemişlerdi henüz.

Üzerimdekilerden biran evvel kurtulup mutfağa geçtim. Bugün nede çok olay olmuştu bugün. Ela'nın annesi, dövme yaptırışım ve en son bombada Deniz'le Sima'ydı. Birgünde bu kadar heyecan yeterliydi.

Pankek yapmak geldi içimden birden. Pankekin hamurunu hazırladım ve tavaya döktükten sonra ortaya yayılan o mis koku stresimi tamamen alıyordu. Bu yüzden çok seviyordum pankeki. Ve bu güzel lezzete layık bir süsleme gerekirdi.

Kremşanti ve çileklerle küçük bir şölen hazırladım. Hazırladığım dokuz tane pankeki üçer tane üstüste olmak üzere üç gruba ayırdım ve herbirinin arasına kremşanti sürdüm artı çilek koydum. En sonunda baya artan kremşantiyide bir pasta kaplar gibi pankeklerin etrafına sürdüm. Mesleğimin verdiği yetenekten olsa gerek kalıp gibi olmuştu, becerebilmiştim doğrusu. Son olarakta çileklerle etrafını süsledim. Dolaba koydum ve hazırdı.

Yatak odama geçtim. Üzerime pikeyi ve onun üzerinede laptobımı alıp eski günleri yâd etmek adına kulaklığımı takıp yarısında kaldığım yabancı dizime devam ettim. Ela ve Asel ne zaman gelirdk bilemiyorum ama aramayacaktımda.

"Biraz daha gecikirlerse ararım ama Ela'yı"dedikten sonra yine farkında olmadan sesli konuştuğumu farkettim ve bir noktayı atladığımızıda farkettim. Ela'nın telefonu yoktu. Ona en kısa zamanda bir telefon almak gerekti. Ve birde araba almalıydık.

Çok sevdiğim bu diziden bir bölüm daha izledim ve alınacaklar listesi oluşturmak üzere yemek kitabımı sakladığım o gizli bölmemek gittim. Elime aldığım kağıt ve kalemle birlikte yatak odama geçip komidine yan dönerek rahat bir pozisyona geçtiğimde yazmaya başladım.

-Araba (Bunu biraz aceleye getirmemiz gerek.)
-Ela'ya cep telefonu (Bunuda aceleye getirmeliyiz.)
-Daha büyük bir ev (Bunu düşünmemiz gerek.)
-Güneş kremi (Benim kremim, her zaman saçmalamak zorundamısın Gri?)
-Bir üst model fırın (Mesleğime saygıdan dolayı.)
-Ela'ya siyah dışında kıyafet (Bunu kesinlikle düşünüyorum, arabayı alırsak o gün bile yapabilirz ama bu yapılmalı.)
-Mor oje (Gayet hoş.)
-Mor ruj (Gayet hoş.)
-Bordo ruj (İşte bu mükemmel, bunu hemen almalıyım.)
-Bir önlük (Belki diyelim buna.)
-Koşu bandı (İşte buda belkiler arasında biryerde dursun.)

Gri HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin