14.

2.2K 85 3
                                    

Yeni bir gün, yeni bir sabaha uyandım. Asel belime sarılmış. Bende ona doğru döndüm ve bir insanı uyurken izlemek bu kadar güzel olabilirdi. Minik bir burnu, mükemmel kirpikleri, kemikli yanakları ile mükemmeldi. Dağılan saçları, dudakları, göğüsleri, daha fazla aşağı inerse gözlerim hiç iyi olmayacaktı. Son bir kez bakıp gerçekten ne kadarda şanslı olduğumu düşündüm. Asel gibi tabiri caizse 'taş bir hatun' benim sevgilimdi. Değerini bil Güneş.

Kalktım yataktan, çıplak ayaklarımla bir işler çeviren pembe panter misali yürüyerek banyoya girdim. Artık diş fırçalarının olduğu yerde iki fırça vardı, bu yüzümü güldürmeye yetmişti. Aynaya baktığımda saçlarımın yağlandığını farkettim, gün içinde bir ara banyoya girmeliydim. Ama öncelikle mis gibi bir kahvaltı hazırlamalıydım.

Poğaca, börek işlerini pek sevmiyorum. Un olmuştu her yer. Küçükken 7-8 yaşlarımdayken babaannem hep derdiki 'işini temiz yap yavrum, hiç birşeyi israf etme.' Bende o zamandan veri en ufak unu bile israf etmemeye çalışırımki hiç faydası olmaz. Etraf dahada çok kirlendi. "Bundan nefret ediyorumm!!" Değişik sesler çıkarırken çok bağırmış olmalıyım Asel kapıdaydı. "Günaydın sevgilim uyandırdım mı?"

"Hayır, yanımda bir boşluk hissedince kalktım direk." Yanıma geldi ve sarıldı. "Heryerim un!!"

"Umurumda değil." Yanağımı öpüp çekildi. Aşkım kabardı sabah sabah.

Kahvaltı masasınıda hazırladım, poğaçaları fırından çıkarıp masaya koydum tamamdır. Dopdolu bir sofra ile karşıkarşıyaydık. "Ne gerek vardı bu kadar şeye, yiyemedik gördün mü?"

"Ya sevgilimle güzel bir kahvaltı yapalım dedim kötümü ettim?" Bu sırada çocuk moduna bağladım çoktan, dudaklarımı büzdüm. Ve o büzülen dudaklarımı vakumlayan Asel sağolsun güldürmüştü beni.

"Afiyet olsun Asel'ime."

Mutfağı toparladıktan sonra Maral'a baktım, hala durgundu. Bugün onunla vakit geçirmeyi planlıyorum. Cafemede bir uğramam lazımdı. Ama bunlardan önce banyo yapmalıydım.

Üzerimdeki çapraz badiyi çıkarıp Asel'e kur yaptım. "Heyy, yakışıklı. Banyoya giriyorum ben." Badiyi Asel'e atıp banyoya ışınlandım hemen. Kapıyı kapattım soyundum direk. Ilık suyu ayarladım. Başımdan aşağı akıyordu su. Küvette su dolmaya başlamıştı. Henüz küvete oturmamıştımki belimde iki tane el hissettim. Bağırmamla kayıp küvete oturmam bir oldu. "Popomm!!"

"Ne işin var senin burda?!"

"Banyo yapmaya geldim sadece." Gözlerinin içinde bir tilkilik hissediyorum. Çapkın sevgilim.

"Göğüslerimemi bakıyorsunuz bayan!! Sapık mısınız!!"

"Çok küçükmüş bu kadar beklemiyordum."

"Beklentilerini karşılayamadımmı onumu diyorsun! Tamam ya tamam bakma! Şimdi şampuanı almak için kalkıcam sakın popomada bakma! Gözlerini oyarım Asel!"

Ayağa kalkıp şampuanı aldığımda "Popon iyi. Sevdim."

"Utandırmayamı çalışıyosun bakma demedimmi ben!"

Bakıcağını biliyordum tabiikide. Oda kalksa bende onunkine bakardım yani. İkimizde saçlarımızı köpükledik, yıkadık ve çıktık. Bu benim için güzel bir deneyimdi. Hayalim değildi, ama güzeldi işte. Sevdiğim kadının yanında bu kadar rahat olabilmek içimi rahatlatmıştı.

Aynanın karşısında bornozumuz ve başımızdaki havlularla güzel bir çift olmuştuk biz. Dişlerimizi fırçalıyodukki beklemediğim bir anda öptü beni. Güldük, şu an çok mutluydum. Hani böyle bitmesini istemediğiniz anlar olurya, şu an öyle hissediyordum işte. Ama zaman akıp geçiyordu, tabiikide sonsuza kadar burada kalamazdık.

Odaya geçtik, o benim kıyafetlerimi ben onun kıyafetlerini seçtim.

"Neden bu kombinin geneli gri Güneş?"

"Çünkü griyi seviyorum Asel. Peki neden benim kombinim beyaz?"

"Bende beyazı seviyorum çok konuşmada giyin üşütüceksin sonra."

Bu kadın düşünceliydi gerçekten. Allah'ım sana çok teşekkür ederim, bu zamana kadar sevgilim olmadı olmadı en sonunda en iyisini ben kaptım nabeer? Tamam tamam kendine gel Güneş.

Kapıyı açmıştı ve Maral'ı alıp önden ben çıktım arkamdada Asel. "Bu bina niye böyle kokuyo Güneş dünde kokuyodu?"

Koca bir kahkaha attıktan sonra "Şu daireden geliyo ya, bi bebekleri var maşallah günde 5 kilo bok yapıyo."

"Yalnız ben şüphelendim, bi bebekten bahsediyoruz burda Güneş. Neyse zehirlenmeden çıkalım en iyisi yürü ya."

Alışıcan artık Asel, yapacak birşey yok. Başladık cafeye yürümeye. Asel'in kolu omzumda, benim elimde Maral'ın tasması. Ben aslında tasmayı sevmedim yani kölem gibi oldu. Cafeye gider gitmezde çıkardım tasmayı. "Asel göz kulak ol Maral'a."

"Deniiz günaydınn! A Deniz yok. Sen kimsin? Sen, sen, sen osun! Deniz nerde naptın ona!! Denizz!"

"Noluyo ya geldim kudurdunmu!"

"Noluyo burda Deniz!!! Bu kadının ne işi var burda! Hemde benim önlüğümü giymiş. Yolarım ben bu kadını! Bana bi açıklama yap artık!"

"Sen gelmedin, bende onu işe aldım."

Sinirlenmiştim, şu an çok sinirliydim. Deniz'e kırılmıştım. Tabiikide bu cafede onunda istediğini yapma hakkı vardı ama bana bi danışabilirdi. Üstelik bu kadını hiç sevmemiştim, ağzında sakızıyla benim önlüğümü giymişti.

"Bu kadından hoşlanmadım demiştim sana, başkasını bulamadın mı gerçekten." Bir hışımla gittin ve önlüğümü aldım ondan. Ben kimseye böyle bir önyargıyla yaklaşmadım hayatımda ama bu kadında birşey vardıki beni itiyordu. Kadın bana dolmuş gözleriyle bakarken "Ben sadece Deniz'e yardım ediyordum. Senin yerinde gözüm yoktu! Deniz gidiyorum ben."

Bu bile kendini kötü hissetmeme yetti. Neden böyle ani bir çıkışta bulundumki, belkide kötü biri değildi. "Hey dur tamam! Ya dursana!!"

Kolundan tutup kendime çekmiştim. "Kaba olmak istememiştim kusura bakma tamam mı? Çalışabilirsin burada, ben şu sıralar özel günümdeyimde kusura bakma. Aramıza hoşgeldin o zaman, adın nedir?"

"Adım Sima, sende Grisin. Yani Güneş, Deniz bahsetti biraz senden."

Artık her ne kadar içimden gelmesede sıcak bir gülümseme yollamaya çalıştım, el sıkıştık. Artık bu cafede 3 kişi çalışıyoruz. Elinde Maral'la Asel içeri girdi. "Bende çalışmak istiyorumm!"

Tabi herkes gülmeye başladı. Asel'ide reddedemiyeceğim için, artık 4 kişi çalışıyoruz cafede.

Sima hakkındada kötü düşünmemeliyim, iyi birine benziyor.

"İçim rahat artık Deniz, biz gidiyoruz Asel'le. Sizde idare edersiniz artık."

Onayladı ve Asel'le çıktık. Ve ben yine rahat durmuyordum "Asel, halletmem gereken işlerim var aşkım sen Maral'la gez toz. Sonrada işte eve gidin."

Oda onayladı ve ben yine pembe panter misali yoluma devam ettim..

Gri HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin