***

Aden ve Yankı'nın sohbeti dışında kimse konuşmadı kahvaltıda. Sonra da yol çıktık. Araba ile yolculuk yapmayı planlamıştım ancak babamgil uçak ayarladıklarını söylediler.

Şu an uçakta oturuyoruz. Yankı, ben ve Ömer. Biz nasıl denk geldik anlamadan oturmuştuk. Aden zaten abimlerin arasında oturuyordu. Halinden de memnundu.

Uçak henüz kalkmamıştı. Telefonumla oynarken mesaj geldi. Bildirim sesine Ömer ve Yankı da dönmüştü. İkiside telefona bakarken mesajı açtım. Emir'dendi.

Emir: Kaç kişiyi aynı anda idare ediyorsun bilmiyorum ama ailemden uzak dur artık. Durmazsa olacaklara karışmam.

Mesajı okurken kaşlarım çatıldı. Yankı ve Ömer de okumuştu. Yankı hışımla ayağa fırladı. Ömer ise yönünü cam tarafına döndü.

Mesaja inanmıştı.

Yankı'yı durdurmak için arkasındak bende kalktım. Ama yankı yumruğunu çoktan Emir'e geçirmişti. Hiddetle bağırdı.

"Kız kardeşim dediğim kızı benimle yakışturmanıza ve ima yapmanıza sabrettim. Ne demek lan kızı anlamadan dinlemeden suçlayıp tehtit etmek? Ne istiyorsunuz bu kızdan? Yeterince sabretmedi mi lan? Ama şu tatil bir bitsin. Bir daha ne Temmuz'u ne Aden'i görebileceksiniz. Onlara geldiğinden beri Arar vermekten başka bir şey yapmadınız. Yeter!"

Yankı'nın haklı olduğunun farkındaydım ve ona katılıyordum. Emir ile aynı evde yaşamak istemiyordum. Hatta görmek bile. Cihan da çok şey yap mıştı ve öylece unutamazdım.

"Kimin kardeşini kimden saklıyorsun lan sen? Ne demek göremezsiniz? Kimsin lan sen?" diyen Cihan ile ileri atılım Yankı'nın elini tuttum ve son sorusuna cevap verdim.

"Abim, kardeşim, en yakın arkadaşım, sırdaşım, kızımın idolü kısacası her şeyim. Bir şey hariç. Sevgilim değil." dedim Ömer'e bakarak.

Pişman bakışlarını umursamadım. Emir'e döndüm.

"Merak etme aileni rahat bırakıyorum. Tatilde aileme belli etmeyin yeter. Döndükten sonra kendi evime döneceğim. Eğer isterseniz hafta bir gün görüşürüz. O kadar."

"Kızım..."

Babamın konuşmasına izin vermeden konuştum.

"Böyle olması gerekiyordu baba, Ta en başından."

Eski yerime oturdum. Ömer'e bakmadım bile. Dilem yan taraftan elini uzatıp elimi tuttu ve gülümsedi. Hafif tebessüm ettim zorla. Yankı gelince çekti elini. Yankı, Dilem ve benim aramızdaki ufak koridordan geçip yanımdaki yerine oturdu.

Sarıldım ona. Kokusunu içime çekti doya doya. Kimsenin görmeyeceğini bilsem ağlardım. Ama sustum yine. Güçlü durmalıydım.

Kısa süre sonra uçak havalandı. Sessize hala Yankı'ya hafif sarılır durumdayken benden ayrıldı. Yüzümü elleri arasını alıp burnumu öptü. Gülümsedim minicik. Arkasına ne zaman sakladığını bilmediğim bir şey çıkardı.

Kitaptı bu. Özdemir Asaf'ın şiir kitabı. Her yolculukta Özdemir Asaf'ın bir kitabını okurdum. Eğlenceli ve anlamlıydı bana gör. Ben bu kargaşada unutmuştum ama o almıştı yanına. Benim için.

Hemen yanağını öpüp gülümsedim. Yol boyu bunu okuyup lafamı dağıtırdım.

***

Uçağın inmesiyle toparlandım. Kitao bitmişti ve benüm de kafam dağılmıştı biraz. Uçaktan inince Ahmet babamın gönderdiği arabayla karşılaştık. Kalabalıklığımızdan dolayı minibüs tarzı bir şeydi. Şoför Ali abiyle sarıldık.

"Nasılsın, ufaklık."

"İyiyim abi. Sen nasılsın?"

"İyiym abim. İş güç öyle. Seni nasıl özlemişim. Aden nerde?"

Arkamda görünmeyen Aden ismini duyunca ortaya çıktı. Büyük ihtimalle Ali abiyi hatırlamıyordu. Son geldiğimizde çok küçüktü.

"Tanımadın mı minik. Ali amcan ben. Hani son geldiğinizde kandırdığınız amca."

En son geldiğimde onu ekmemizi diyordu. Babam 'peşlerini bırakma, göz kulak ol.' diyince inat etmiş AVM 'deyken kaçmıştım Ali abiden. Bundan bahsediyordu.

"Abi biliyorsun beni. Babam öyle yapınca inat ettim. Senke alakası yoktu ki."

"Tamam tamam. Hadi gidelim artık."

Herkes arabaya bindi. Ali abinin şoförlüğüyle sessiz geçti kısa yolculuğumuz.

Ömer' in bana bakışlarını fark etsemde ona dönmüyordum. Abi tayfası ve Batı da bakıyordu ama onlara da bakmıyordum. Zeynep annem ve Demir babamım ise kafaları eğikti ve bana hiç bakmıyorlardı.

Sonunda eve gelmiştik. İşte şimdi evimde ve huzurlu hissediyordum. Nostajik, tatlı ve bakımlardan dolayı hala sağlam olan üç katlı eve baktım. Derin bir nefes alıp gülümsedim ve bahçeye girdim. Arkamdan da diğerleri girdi.

Kapıya kadar yavaşca ve etrafı izleyerek gittim. Özlemiştim burayı. Sonunda kapıyı çaldım.

Doğa ve Doğu'nun tartışma sesleri geliyordu. Kapu için yarışıyorlarken birbirlerine şaf yetiştirmekten de geri kalmıyorlardı. Kapı açıldı ve Doğu üatüme atladı. Arkamdaki Yankı tutmasa düşüyordum.

"Ablaaa! Hoşgeldin. Nasıl özlemişim seni."

Bir yandan konuşurken beni de kendiyle birlikte iki yana sallıyordu. Kahkaha atıp kendi ondan kurtardım.

"Bende seni özledim ablacım." dedim öperken.

Doğa birden Doğu'yu itti ve kendi sarıldı. Aynı şeyleri onu lada yaparken Yankı'nın bakışlarını görüp gülümsedim. Doğa'yı izliyordu hayran hayran.

Arkadaki sesle o yöne döndük hepimiz. Arkada Nur annem ve Ahmet babam olmasından çok öndeki kişi beni şoka sokmuştu.

"Torunum nerelerdesin sen?"

"Dedee..."

Merhaba!

Nasılsınız?

Okulların açılması ve lisd sayısal öşrencisi olmamdan dolyı sık böüm atamıyorum. Kusura bakmayın. Biraz düzene girince olaylar sık sık atmaya çalışacağım.

Bölüm nasıldı?

İyi geceler!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!!

TEMMUZOn viuen les histories. Descobreix ara