- 𝐜𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐭𝐰𝐨 -

925 154 590
                                    

ev arkadaşımın olacağını öğrenmemin üstünden 2, niall'ı dövmemin üzerinden 1 saat 55 dakika geçmişti. evi o kadar kendime benimsemiştim ki ortak olarak kullanacağımız mekanı  paylaşmak istemiyordum. aynı zamanda ev arkadaşları ortak alanlara göre ayarlanmıştı yani gelen kişi müzikle ilgileniyor olmalıydı.

her ne kadar hüzünlü olsam da eve gidip her yeri toplamıştım. dağınık değildi çünkü daha yeni gelmiştik ama en azından odamı düzene sokmayı başarmıştım.

oda zaten yeterince kullanışlıydı. ağaç ev olmasından dolayı küçük olacağını sanıyordum ama bu bölgeyi özel olarak seçip, sağlam ağaçlara işlem yapılmıştı. bir çok mimarın üstünde çalıştığı bir proje olduğunu söylemişti bölüm hocamız. hem aynı zamanda doğaya zarar vermeden içinde yaşayabiliyor, hem de teknolojiden uzak kafa dinleyebiliyorduk.

odamın kenarında yatağımın üstüne nevresimlerimi sermiştim ve üstünde nirvana posterlerim asılıydı. kenarda bas gitarım vardı ve yerde de küçük ama kullanışlı krem tonlarında bir halı vardı. odalar yalıtımlıydı ki bu sayede seslerimiz birbirine karışmayacaktı(sj)

yatağımda oturmuş gitarımı çalarken aslında kendimi bu konularda hiç yeterli hissetmiyordum. her ne kadar kendime güvensem de bir şeyler eksik gibiydi. ya sesimi sevmiyor ya da çalışımı beğenmiyordum. ama bu olay çoğunlukla insanlarla iç içeyken oluyordu. kendim yalnızken daha rahattım.

Woke up alone in this hotel room
Played with myself, where were you?
Fell back to sleep, I got drunk by noon
I've never felt less cool

bu şarkıyı eskiden sevdiğimi sandığım birisi için yazmıştım, aslında lise aşkımdı. yani ben öyle sanıyordum. normalde erkeklerden hoşlanmamasına rağmen bana çıkma teklifi etmiş, ben de platonik aşık olarak kapılmıştım. gerçekleri niall hep belli etse de onu dinlememiştim.


flashback;

'' aşkım, sorun ne? solgun gözüküyorsun.'' endişeyle hem sevgilisine bakıyor hem de ateşini ölçmeye çalışıyordu. bir karşılık alamadığını hissedince yeşil gözlerini çocuğa dikmişti.

josh harry'nin ellerini yüzünden çekmiş ve kandırdığı güzeller güzeli çocuğa bakmıştı. aslında hiçbirini hak etmemişti karşısındaki çocuk. hepsi arkadaşlarıyla girdiği küçük bir iddia sonucu yüzünden başına gelmişti ve bunu anlatması gerekiyordu.

'' bak harry sana bir şey anlatmam gerekiyor.'' ellerini harry'nin ellerine hapsetti ve konuşmasına devam etti. '' seni gerçekten çok sevdim. ama artık içimde tutamadığım şeyler var.''

harry neler olacağını tahmin etmiş gibi ellerini geri çekti ve devam etmesi için kaşlarını yukarı kaldırdı. o sırada josh ellerine baktı ve devam etti. '' aslında seninle bir iddia yüzünden birlikte oldum. biliyorum bu çok ağır ve kırıcı bir şey ama kendimi durduramadım. seninle çıkmaya başladıktan sonra hayatıma sanki renk geldi ve daha iyi hissetmeye başlamıştım. ama yaklaşık bir ay önce yapılmayacak bir şey yaptım ve bu yüzden kendimden nefret ediyorum.''

utangaç ve pişman gözlerle kafasını kaldırdığında sevgilisinin alay eden sırıtmasıyla karşılaştı. garip bir ifadeyle kandırdığı çocuğa bakarken harry bu sefer sözü devraldı.

''ne yani? beni aldattığını fark etmeyeceğimi mi sandın? sen o kadar adi bir insansın ki gözlerinin önündeki olayları bile göremiyorsun. beni kandırdığını anladığımda o kızın karşına çıkmasını ben sağladım. tabii bu kadar kolay olacağını hiç tahmin etmemiştim. geriye sadece vicdanına yenik düşüp bana anlatman gereken kısım kalmıştı. ve o da gerçekleştiğine göre artık kimseyi kandırmak gibi bir hata yapacağını sanmıyorum. umarım bu sana ders olur.'' 

arkasında şaşkın bir surat bıraktığını fark etmenin verdiği mutlulukla yerinden kalkmış ve çıkışa doğru yürümüştü. hesabı da josh'a kitlemişti ve bu yapacaklarının yanında hiçbir şeydi.

aslında harry bu kadar gaddar bir insan değildi. sadece yaklaşık bir ay önce otel odasında yalnız uyandığından beri bir şeylerin olduğunu fark etmişti. gecesinde çok güzel zaman geçirdiği sevgilisini yanında bulamayınca endişelenmiş ve hemen telefona sarılmıştı. ama kırgın hissettiği için aramamayı tercih etmişti. telefon başında geçen 8 saatin ardında biraz hava almaya çıkmış ve etrafı dolaşmaya başlamıştı. okul gezisinde oldukları için herkes tanıdıktı ve bu yüzden biraz rahatlamıştı. deniz kenarına gelince yürüyüş yapmaya karar vermiş ve uzun bir yüyüyüşe çıkmıştı.

kayalıkları gördüğünde aralarından ilerleyerek yürümeye devam etti. ta ki sevgilisi ve bir kızı beraber görene kadar.

o günden sonra harry hiçbir şey belli etmemiş ve normal davranmıştı. aynı zamanda aldatıldığı kızla konuşmuş ve onunda aldatıldığını öğrenmişti. kız ilk başta sakin kalamamış ve ağlama krizlerine girmişti. harry bu sırada plan yapmaya çalışıyordu ve kızın çok işine yarayacağını ağlayınca fark etmişti. hemen aklındakileri kız sakinleşince anlatmış ve ikisi de sanki bunu bekliyormuş gibi durulmuşlardı.

aslında kızı karşısına harry çıkarmamıştı. sevgilisi onu gerçekten aldatmıştı. bu aldatma mevzusunu  josh'ın yakın arkadaşıyla konuşurken aynı zamanda bir iddiaya yenik düştüğünü de o sırada öğrenmişti. her şeyi sindirmesi çok zor olmuştu. çünkü bunu hak etmediğini biliyordu. bu yüzden josh'ı kandırmış ve oyuna geldiğini düşünmesini sağlamıştı. aslında kız arkadaşı onu gerçekten seviyordu ama artık josh oyuna geldiğini sandığı için kız arkadaşını numara yapan biri olarak görüyordu. ki bu da harry'nin istediği şeydi. onu kimse aldatamazdı. eğer böyle bir şey olursa da sonuçlarına katlanması gerekirdi.

işte şimdi o görüntüleri kendini belli etmeden sızdırmış aynı zamanda kızın yüzü ve saçları gözükmediği için onu da temize çıkarmıştı. josh yaptıklarından pişman bir şekilde hem kendi çevresinden hem de harry'den özür dilemiş ve üniversite için başka şehire taşınmıştı.

harry yaptıklarından asla pişman değildi ama böyle bir insana şarkı bestelediği için kendine çok kızgındı. çünkü en sevdiği bestelerinden biriydi bu şarkı. herkese kolayca güvenmemesini ve her önüne gelene kapılmamasını sağlıyordu.


flashback end;

''Why won't you ever say what you want to say?
  Even my phone misses your call, by the way...''

''ne özleyeceğim be seni pis aldatıcı hain. ben neden değmeyen insanlara böyle şarkılar yazıyorum ya.'' diye kendi kendime söylenirken, yatağa kahve tonlarında olan gitarımı bırakmış ve banyoya gitmek için kafamı kaldırmıştım. ta ki karşımdaki mavi gözleri görene kadar.



-



harry'nin aldatılmasına dayanamayan bir muz bırakalım buraya

bölüm nasıldı? anladınız değil mi? anlatmak için canım çıktı gacılar ama eğer anlamadıysanı kısa bir özet geçiyim.
harryle iddia üzerine çıkan bir josh var ve josh bir kızla harryi aldatıyor. harry onu basıyor ve bu aldatma mevzusunu josh'ın arkadaşıyla konuşurken aynu zamanda iddiaya yenik düştüğünü öğreniyor. çifte vuruş yani. her neyse kız arkadaşını da alıp plan yapıyor ve josh'a iddia üzerine onla çıktığını öğrendiğini, bu yüzden kızı karşısına çıkardığını söylüyor. aslında öyle bir şey yok ama harry işte aga bu anlayun intikam fln aslanım benim ya

harry'nin aşk konusunda sorunları olması gerekiyordu bence ki oldu da artık zuahaha

𝙬𝙤𝙤𝙙𝙚𝙣 𝙝𝙤𝙪𝙨𝙚 🌲 | larry stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin